Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul dün olağanüstü bir güne uyandı. İBB Başkanı İmamoğlu başta çok sayıda kişinin gözaltına alınmasıyla meteorolojik verilere göre düşüş gösteren, soğuyan hava, siyasi anlamda aniden sıcağa dönüştü, yüksek basınç arttı… Dört gün boyunca sürmesi beklenen bu sert iklimle ilgili en çok merak edilen de bunaltıcı sürecin nasıl sonlanacağı. Yargının ne karar vereceği… Çünkü o ana kadar masumiyet karinesi esas elbette... Ama hakkında iki ayrı suçlama bulunan İBB Başkanı İmamoğlu isnat edilen iddialardan suçlu bulunursa, sadece bireysel anlamda değil, hem CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yeni arayışlar, senaryolar belki de sürprizler içerme hem de İBB koltuğuna odaklı farklı siyasi gelişmeler, olası. Eğer terör soruşturması kapsamında bir tutuklama söz konusu olursa İBB’ye kayyum atanma durumu olabilir. Yok ondan değil de süreç ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, yolsuzluk gibi mali suçlamalar, iddialar kapsamında tutuklanırsa, süreç böyle sona ererse belediye meclis üyeleri arasından yeni bir başkan seçimi yapılır yasalara göre…

Haberin Devamı

Her ikisinin de ayrı ayrı yaşanmış örnekleri var zaten, Hem de yakın zamanlarda...

Bu kararların nasıl verildiği, yani süreç yönetimi de belli... Sonuçta gözaltı kararı soruşturmayı yürüten savcılık makamınca kişinin adliyeye çıkarılmasından önce yapılacak arama, el koyma işlemleri için uygulanan bir durum. İfadelerin alınması bittikten sonra savcılık makamı tek başına serbest bırakılmalarına da karar verebilir… Ya da dinledikten sonra mahkemeye sevk edebilir, tutuklama veya adli kontrol istemiyle... Bu konuda karar verecek olanlarda Sulh Ceza Mahkemeleri… Bu bağlamda an itibarıyla görünür gerçeklik de şu:

Verilen dört günlük gözaltı süresi, suçlamaların çok ciddi ve yasalardaki karşılığının, müeyyidelerinin ağır olması. Yargılama süreci sonlanana kadar da masumiyetin esaslığı... 

***

Ancak böylesine kritik bir süreçte var olan bir başka gerçeklik de kamuoyunda, özellikle de siyasi arenadaki kamplaşmadan kaynaklı sert çıkışlar, dalgalanmalar... Herkes ne oluyor, bitiyor diye anlamaya, kendi yakın çevresinde sorgulamaya çalışıyor… Bir taraf gelişmeleri İmamoğlu’nun siyaseten önünü kesmek amaçlı, iktidardan kaynaklı bir kurgu iddiasında ve bununda ülkeye zarar verdiğini savunuyor. Diğer taraf ise aksine bu soruşturmaların ülkenin zararına değil çok yararına ve temiz siyaset için büyük adımlar olduğunu söylüyor... Bundan hareketle de ne yapılırsa yapılsın İmamoğlu’na yaradığını, yarayacağını iddia edenler kadar, tam aksi yönde görüş bildirenler de söz konusu. Her iki tarafında kendilerine göre belki haklı nedenleri, gerekçeleri olabilir, birbirlerine yönelik farlı eleştiriler, göndermeler, yorumlar yapabilirler. Ama bu spekülasyona açık, toplumun fay hatlarını tetikleyici, manipüle edici yorumları onaylama anlamına gelmez gelmemeli… Çünkü bir de arada gerçekten ne oluyor, bunun doğrusu nedir diye durumu anlamaya çalışanlar da var... Dolayısıyla da hangi yorumun, bilginin ne amaçla yapıldığı, sızdırıldığı kritik önemde… Yani yorumdan ziyade gerçek haberin öncelenmesi itibar edilmesi gereken bir dönemdeyiz... Bu anlamda siyasete düşen görevin de sağ duyulu ve soğuk kanlı davranarak adaletin vereceği kararı beklemek olduğu açık ve net...