Mavi Akım projesini Rus yazarı Maria Beat yorumluyor. Beat Orta Asya, gaz ve petrol boru hatları üzerine uzman. Değişik yayın organlarına bu konuyla ilgili yorumlar yapıyor ve şirketlere danışmanlık yapıyor. Bir süredir İstanbul'da yaşıyor.
"Mavi Akım" gibi zarif ve gizemli bir isme sahip olan projenin muhalifleri ve şüpheyle bakanları başlangıçta ona "Mavi
Rüya" adını taktı. Projeyi tasarlayanların Karadeniz'in dibinden geçerek Rusya'dan Türkiye'ye uzanan bir doğalgaz boru hattı inşa etme iddiası, cesareti ve yaratıcılığıyla dünyanın en parlak beyinlerini büyülerken, yapılabilirliği hakkında haklı şüpheler uyandırdı.
Türkiye ve Rusya projenin ön anlaşmalarını 1996'da imzaladı. Bu, tökezleyen Rus ekonomisinin gururu olan RAO Gazprom'un uluslararası pazarda halka açıldığı ve aşırı ilgi gördüğü yıldı. Tüm dünyada ilgi gören bu olay, RAO Gazprom'u yılın olmasa bile ayın şirketi yaparak, şirketin doğalgazda tekelci ve 21. yüzyılda yaşanması olası açığın kurtarıcısı pozisyonunu güçlendirdi. İşadamlarının Gazprom'un doğalgaz rezervlerinin Rusya, Türkiye ve Avrupa ülkelerini yıllarca besleyeceği inancını pekiştirdi.
Ayrıca bu, "Mavi Akım" doğalgaz boru hattının ekonomik fizibilitesi olabileceğini de destekledi. Projedeki tek açık nokta, gerek teknik gerekse mali açıdan, nasıl inşa edileceğiydi. Zira dünyanın hiç bir yerinde böylesi bir proje uygulanmamıştı.
Mavi Akım'ın sürükleyicisi Sovyet döneminin en başarılı uygulamalarının mirasçısı Gazprom. Bu şirket için hiçbir şey imkansız gibi gözükmüyor: Rus özelleştirmelerinde Sovyet Petrol ve Doğalgaz Bakanlığı'nın mallarından kayda değer bir bölümünü devraldı; yüksek düzeyde hükümet görevlileriyle iyi ilişkiler kurdu. Eski Başbakan Viktor Çernomirdin şirketin yönetim kurulu başkanı.
Bu imkanların bileşimi ve Gazprom'un projeyi gerçekleştirme kararlılığı, boru hattının inşasıyla ilgili kuşkuları gideriyor. Gazprom, Sovyet döneminde "Bu iş yapılacak... Nokta..." anlayışıyla tanınıyor. Projenin gerçekleşmesi ona bir numaralı ve 21. yüzyılda Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacını karşılayan Rus şirketi olarak kalma güvencesini sağlayacak.
Mavi Akım projesi
son hızıyla devam ediyor. Son olarak Mart ayında mali yapının sağlam olduğu açıklandı: Karadeniz'in altından geçecek olan bölümün inşasının tahmini maliyeti olan 1.6 milyar ABD doları İtalyan bankalar konsorsiyumu ve Japon şirketleri tarafından karşılanacak. Gazprom'un İtalyan ENI ile ortaklığı, boru hattının Karadeniz'in depreme eğilimli derin sularında inşasıyla ilgili şüpheleri gideriyor.
Mavi Akım boru hattı projesinin 1 Nisan 2001 yılında başlamasını beklemek için bir sebep daha var: Rusya'nın Orta Asya ve Kafkaslardaki politik faaliyetleri. Rusya'nın öteden beri kendi nüfuz alanı olarak gördüğü bu bölgeler, doğal kaynak zenginlikleriyle 1990'ların başından beri Batılı şirket ve hükümetlerinin büyük ilgisini çekiyor.
Royal Dutch Shell, Exxon Mobil ve BP Amoco gibi çokuluslu şirketler doğal kaynakları geliştirmeye ve ulaşım şebekeleri kurmaya yönelik projeler peşindeler. Batı'ya ihraç için çok kanallı petrol ve doğalgaz boru hattı sistemleri kurmaya kararlılar. Bu projeler ABD hükümeti tarafından büyük destek görüyor. Başkan Clinton geçen Kasım ayında İstanbul'da Bakü - Ceyhan ve Hazar boru hattı projelerine imza attı.
Bu gelişmeler yeni Rus hükümetinin ilgisini Yeltsin zamanında ihmal edilen Orta Asya ve Kafkasya üzerinde odaklaması için yeterli neden. Başkan Vladimir Putin Rusya'nın bölgede eski nüfuzunu yeniden kurmak için kararlı. Putin'in bölgesel konulara öncelik tanıdığının bir kanıtı da Dışişleri Bakanı Ivanov, Savunma Bakanı Sergeyev ve Gazprom yönetim kurulu başkanı Vyakherev ile birlikte Özbekistan ve Türkmenistan'a yapmış olduğu gezi.
Hükümetler düzeyinde temasların yanı sıra Putin Rus şirketlerini destekleyerek de Orta Asya ve Kafkasya'ya uzanıyor. Nitekim, üç büyük Rus petrol ve doğalgaz şirketi Gazprom, Lukoil ve Yukos, Hazar Denizi'nin Rus kesimindeki kaynakları ortaklaşa araştırma projelerini açıkladı. Rusya'nın Batı'nın doğalgaz ithalatı üzerindeki tekelini korumak Başkan Putin için politik bir prestij meselesi.
Mavi Akım boru hattının başarıyla tamamlanacağına dair tüm belirtileri gölgeleyen bir unsur var. O da Gazprom'un şu anda yılda 160 milyar metreküp dolayındaki doğalgaz üretiminin, iddialı ihracat vaadlerini karşılamaya yeterli olmaması. Gazprom'un doğalgaz kaynakları çok zengin. Üretim kapasitesi bakımından da dünyanın ikinci gelen şirketi. Ancak soru, yeni Sibirya alanlarında yapılacak arama faaliyetlerinin fizibilitesinin ne olduğu.
Gazprom'un Batı'ya ihraç tekelini elinde tutmasının nedeni, özelleştirmeden sonra eski Sovyet topraklarındaki tek boru hattının eline geçmesi. Sovyet döneminde bu ihracatın büyük bölümü Türkmenistan'dan geliyordu. Bugün bağımsız olan Türkmenistan, doğalgaz kaynakları bakımından dünyada dördüncü sırada geliyor. 1991 yılında Türkmenistan'ın doğalgaz çıkarma kapasitesi yılda 80 milyar metreküpün üzerindeydi. Ancak, bu miktar Gazprom'un denetimindeki boru hattına ulaşım eksikliği sebebiyle önemli derecede azaldı. Gazprom'la anlaşmazlık 1993'te Türkmenistan'ın batıya doğalgaz ihracının sona ermesi ve
dolar gelirlerinin azalmasıyla neticelendi.
Trans - Hazar, Rusya hattına alternatif
Gazprom ve Türkmenistan arasında doğalgaz ihracının sürdürülmesiyle ilgili anlaşma geçen Aralık'ta gerçekleşti ve 2000 yılında Rusya'ya 20 milyar metreküp doğalgaz verilmesi kararlaştırıldı. Bu ortaklık Rusya ve Türkmenistan'ın çıkarlarını birleştiriyor ve uzun süreli olma potansiyeline sahip. Putin'in Türkmenistan'a son ziyareti sırasında Rusya'ya yapılan doğalgaz ihracatının yılda 10 milyar metreküp artırılmasına karar verildi. Bu nakit sıkıntısı çeken, doğalgaza bağımlı Türkmen ekonomisi için büyük bir rahatlama oluşturuyor.
Bu anlaşma Gazprom için de ucuz ve güvenli bir doğalgaz rezervi sağlıyor. Ve aynı zamanda Rusya'nın Sibirya'da yeni ve pahalı rezervleri geliştirmesine lüzum kalmadan ihracat potensiyelini arttıracak. Ayrıca Gazprom'un Mavi Akım boru hattı üzerinden her yıl Türkiye'ye yollayacağı 16 milyar metreküp doğalgazı düzenli olarak sağlamasına yardımcı olacak.
Bu gelişmeler şu soruyu akla getiriyor: Boru hattı Türkiye'ye hangi doğalgazı getirecek? Rus mu, yoksa Türkmen doğalgazını mı? Rusya ile Türkmenistan arasında anlaşılan miktar olan 30 milyar metreküp, Mavi Akım'ın kapasitesinin iki katı.
Türkiye ayrıca Türkmenistan'la planlanma aşamasındaki Trans - Hazar boru hattı üzerinden senede 16 milyar metreküp doğalgaz alımı için anlaşma imzaladı. Bu hattın amacı Türk ve Avrupa pazarlarına, Rusya'dan geçmeden, Orta Asya ve Kafkas doğalgazını getirebilmek. İnşa edildiği zaman, Trans - Hazar doğalgaz boru hattı güneyden geçen alternatif bir doğalgaz boru hattı olacak ve hiç şüphesiz Rusya'nın Avrupa'ya doğalgaz tedarikindeki tekeline son verecek.
Mavi Akım ve Trans - Hazar boru hatlarının, ikisi de Türkmenistan'dan doğalgaz getirdikleri halde, Türk pazarındaki paylarını arttırmak için rekabete girişecek olmaları garip değil mi?