01.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:
İSLAMCI feminist yazar Konca Kuriş'in (37) kaçırılışı üzerinden 15 gün geçtiği halde izine rastlanmaması sonucu, polis, ipucu bulmak amacıyla genç kadının geçmişini araştırmaya başladı.
Kuriş'in son derece profesyonel bulunan kaçırılışının ardında kimilerine göre kontrgerilla, kimilerine göre de dış güçler var. Hizbullah üzerindeki kuşkular da geçerliliğini koruyor.
Televizyon ekranlarındaki feminist çıkışlarıyla adını duyuran Kuriş, gençliğinde 68 kuşağının ateşli savunucusu, bir dönem Nakşibendi Tarikatı'nın müridi, kaçırılmadan önce de militan bir feministti. Evlenmeden önce mini etekli, evliliğinin ilk yıllarında başı açık olan Kuriş, daha sonra türbanı seçti.
Yapılan araştırmada, küçük yaşta Orhan Kuriş'le yaptığı evlilik ardından din ve tarikatlarla ilgilenen, daha sonra da Bağımsız Kadın Derneği'ne katılan Kuriş'in yurtdışı temasları dikkat çekti. Kuriş'in Mersin ve Ankara'da ABD Kültür Ateşesi Andreo Kortez'le görüşmeleri, İsviçre'den bazı kuruluşlarla ilişkileri, 1996'da İran'da düzenlenen Müslüman Kadınlar Kongresi'nde katılışı birçok soru işaretini de gündeme getirdi. Hala yaşadığına inanan ailesi, Kuriş'in kaçırılmasında CIA'nın parmağı olabileceğini de öne sürüyor.
Eşi Orhan Kuriş, ÖDP'lilerle de, türbanlılarla da yakın ilişkisi bulunan, gençliğinde Sosyalist görüşe yakın olan Konca Kuriş'i şöyle anlatıyor:
"17 yaşındayken bana kaçtı. 20 yıl mutlu bir yaşam sürdük. Sürekli okur, araştırırdı. Bu araştırmalar sonunda Allah'a ulaşmanın tek yolunun Kuran olduğu kanısına vardı. Tarikat ve benzeri oluşumların dışında kaldı. 1978'de, iki yıl içinde bulunduğu Nakşibendi Tarikatı'ndan koptu. İnandığı görüşleri çok katı bir şekilde savunurdu, ama melek gibi bir kalbi vardır."