Yucatan, Meksika'nın, aynı adı taşıyan körfezine uzanan yarımadası. Dağı, ovası, ormanı deniziyle dünya güzeli bir yarımada burası
      "Piramit" dendiğinde, doğal olarak insanın aklına Mısır'ın göremli piramitleri gelir. Ama oradan binlerce kilometre uzakta, zamanında başka uygarlıklar da piramit tutkunuymuş! Bugün Meksika'nın sınırları içinde Aztek ve Mayaların bu şaheserlerini görmek mümkün. Bu ülkenin kuzeyinden başlayarak güneyde Kostarika'ya kadar inen, adına topluca "Mesoamerika" denen bu üstün uygarlıkların tümünde, göğe tırmanan piramitler en benimsenmiş mimari tarzı.
     Â
"Gavur" işi bunlar!      Orta ve Güney Amerika bahtı kara bir geçmişe sahip. Bu topraklarda tarihin, gizemli olduğu kadar gelişmiş, ileri ve çağının üstün "
teknoloji"sine sahip uygarlıkları yeşermiş, sonra... "Kökten dinci" zorba İspanyollar gelmiş ve her şeyi, "gavur" işi diyerek yerle bir edip, yerine barok kiliseler dikmişler! Maya uygarlığı bunun en tipik örneklerinden biri. Yucatan, Meksika'nın aynı adı taşıyan körfezine uzanan yarımadası. Dağı, ovası, ormanı, deniziyle dünya güzeli bir yarımada burası. Kuzeydoğu sahili, Cancun ve Kaptan Jacques Cousteau'nun sualtı belgesellerinden tanıdığımız, Palancar resifi ve Cozumel adası dev bir turizm yöresi. Yucatan'ın en uç kuzey noktası, Küba ile kadeh tokuşturma yakınlığında olup, yarımadanın içleri de bir tarih ve arkeoloji cenneti. Koskoca Maya uygarlığı burayı boşu boşuna seçmemiş...
     Â
Türkçe gibi      Bir düzine Maya şehri, Yucatan'ın ortasında yer alıyor. Bildiğim kadarıyla Maya uygarlığıyla uzaktan veya yakından hiçbir ilişkimiz olmamasına karşın, bu yerleşim alanlarının bazılarının isimleri bana sanki Türkçe gibi geliyor: Sayıl, Kabah, Tulum, Zibilçaltun! Rastlantının bu kadarı da... Bu şehirlerden biri bizi özel olarak ilgilendiriyor: "Chichen Itza". Zira burası Maya kültür ve sanatının en güzel temsil edildiği yer. 1517 yılında İspanyollar, işgal etmek amacıyla değil, büyük soygun arifesinde durum değerlendirmesi yapmak için Yucatan'a uğradıklarında, karşılarında ilkel kabileler bulacaklarını sanırken, gelişmiş bir uygarlığın izleriyle karşılaştıklarında, şaşkınlıklarını gizleyememiş, yalnız mimari, güzel sanatlarda değil, astronomi ve matematikte de gördüklerinden etkilenmişler. Mayaların ünü böylelikle Avrupa'ya kadar ulaşmış. 1519'da işe Kuzey Meksika'dan başlayan "Conquistador"ların Yucatan Yarımadası'nı ele geçirmeleri, 1527 - 1547 yılları arasında gerçekleşmiş.
     Â
Basamak sayısı 365      Ağaçlar seyrekleşip büyük meydana girdiğimizde, Chichen Itza'nın ünlü piramidiyle karşılaşıyoruz. Dört yanında, her biri 91 basamaktan oluşan, sarp, dar, taş merdivenin bulunduğu 30 metre yüksekliğindeki bu piramide yöre halkı "El Castillo", yani kale diyor. Dört merdivenin basamak sayısının toplamı 364 ediyor, buna en üstteki tapınak platformu da eklendiğinde, yılın gün sayısı olan 365 rakamı çıkıyor. Merdiven başları kutsal kuş yılanı "Kukulkan" heykelleriyle süslü. 10'uncu veya 11'inci yüzyılda inşa edildiği sanılan bu simetrik mimari şaheseri, kilometrelerce uzaktan görülebiliyor.
     Â
İn çık, in çık..!      Buraya akın eden yerli ve yabancı turistlerin en büyük eğlencesi, piramidin en üst noktasına çıkıp, inmek. Demesi kolay da, gerçekleştirmesi o kadar değil! Yüksekten başı dönmeyen, ruhsal dengesi yerinde olan ve bir de tehlikeyi fark edemeyecek kadar "avanak" olanlar, bu merdivenlerin şaşmaz müşterileri! Çıkması nispeten daha kolay, çünkü arkanızı görmüyorsunuz. Ama inmesi, insana soğuk terler döktüren türden, zira ayaklarınızın altında keskin bir uçurum sizi yutmaya her zaman hazır. Piramidin yakınında 24 saat tam teçhizatlı bir ambülansın beklemesi boşuna değil. El Castillo'nun biraz ilerisinde, Bin Sütunlu Tapınak ya da Savaşçılar Tapınağı adı verilen muhteşem yapıtlar duruyor. Bin olmasa bile, bugün ayakta kalan sütun sayısı 221'i buluyor. Rasathanesi, stadyumu ve kutsal kuyu "cenote"sini de gördükten sonra, İspanyolların 500 yıl önce bu uygarlık karşısındaki şaşkınlıklarını bugün biz de aynen yaşıyoruz!..