The Others‘Gizlilik’ baskısı

‘Gizlilik’ baskısı

08.03.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Muhabir ve yazarların, sorumlu yazı işleri müdürlerinin üzerinde ‘Demoklesin kılıcı’ gibi sallanan ‘gizliliğin ihlali’ davaları medya üzerinde ağır baskıya dönüşmüş durumda. Ergenekon nedeniyle açılan soruşturma sayısının 3 bine ulaştığı tahmin ediliyor

‘Gizlilik’ baskısı

Ergenekon, Dağlıca, Balyoz gibi soruşturma ve yargılama sürecine ilişkin haberleri yayımlayan gazeteciler hakkında açılan davaların çokluğu ve kararların mahkemelere göre farklılık göstermesi, Türkiye’de basın özgürlüğünü yeniden tartışılır hale getirdi.
Bugüne dek sadece Ergenekon’la ilgili haber yapan gazeteciler için açılan soruşturma sayısının 3 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Bu gazetecilerden 28’i köşe yazarı, 167’si muhabir, 11’i sorumlu yazı işleri müdürü.
Hakkında sayısız dava açılan sorumlu yazı işleri müdürlerinden birisi de Milliyet ve Radikal gazeteleri Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan Çakkalkurt.
Çakkalkurt, Milliyet ve Radikal gazetelerinde yayımlanan Dağlıca, Ergenekon dışında “Paşalara baskın”, “Ulusalcılık terör dosyasına girdi”, “Ergenekon’u yazan Tayyar ifade verdi”, “Gözaltı tahliye”, “Gözaltı tartışması”, “Baskında demli çay sürprizi”, “Ergenekon’da Jitem İddiası”, “Perinçek cezaevine Alemdaroğlu serbest”, “İlk mesaj Başbakan’a”, “Danıştay davasında Ergenekon sorgusu” benzeri haberlerle ilgili olarak gizliliğin ihlali ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten yargının karşısına çıktı.
300’ün üzerinde savcılık soruşturması geçiren Çakalkurt hakkında 150’nin üzerinde dava açıldı. Ceza aldığı iki dosya Yargıtay’da.
Türk Ceza Yasası’na göre; bir soruşturmanın gizliliğine aykırı davranışlar TCK’nın 285. ve 286. maddelerinde ve Basın Kanunu’nun 19. maddesinde “suç” olarak tanımlanıyor. Ancak gazetecilere yönelik soruşturmalar genellikle Türk Ceza Kanunu (TCK) 285. maddede düzenlenen “gizliliğin ihlali”, 288. maddede düzenlenen “adil yargılamayı etkileme”, maddelerindeki fiillerinden dolayı açılıyor.

TCK’nın 285. ve 288. maddesi
Bu madde “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” başlığı altında bir olayla ilgili başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişinin, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını hükme bağlıyor.
Anılan suç, basın ve yayın yoluyla işlenmiş ise verilecek ceza yarı oranında artırılıyor. Basın yayın yoluyla işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılarak, 1.5 yıldan 4.5 yıla çıkıyor.
285. madde de soruşturmanın gizliliğinin alenen ihlaline ilişkin. Ve failin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını hükme bağlıyor. İstisnalar dışında suçun oluşması için ihlalin aleni olması gerekir. Takibi şikâyete bağlı değildir.
CMK’nın 157. maddesi gereğince soruşturma sırasında yapılan işlemler gizlidir. Soruşturma aşamasında alınan ve yasa gereği “gizli” tutulması gereken kararların ve yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlali açısından aleniyet gerçekleşmese de “suçun oluştuğunu” bu suçun basın yoluyla işlenmesi halinde cezanın artırılmasını hükme bağlıyor.
Henüz mahkûm edilmemiş kimseleri peşin olarak suçlu ilan edecek yöntemle görüntülerin yayımlanması da suç sayılarak altı aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.

Basın Kanunu madde 19
Yargıyı etkileme başlığı altında düzenlenen bu maddeye göre de hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse ağır para cezasıyla cezalandırılıyor.
Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da anılan cezalar uygulanır.

Bu davalar AİHS’ye aykırı
Hukukçular, söz konusu haberlerden dolayı gazeteciler hakkında dava açılmasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesine aykırı buluyor. Buna rağmen gazeteciler hakkında açılan davaların, para cezasıyla sonuçlanacak Basın Kanunu’nun 19. maddesi yerine, hapis cezasıyla sonuçlanabilecek 285. madde üzerinden açılması da gazeteciler üzerinde baskı oluşturmak olarak değerlendiriliyor. Kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla yayımlanan basına açık duruşma haberlerinin bile bir davaya konu edilmesi, gazetecilere yapılan baskının vahametini gözler önüne seriyor.

Haberin Devamı

Cinmen: Davalar AİHM’ye gidebilir
Avukat Ergin Cinmen, gazetecileri ve sorumlu yazı işleri müdürlerini hedef alan uygulamaları Milliyet Okur Temsilcisi’ne şöyle yorumladı:
“Ergenekon, Dağlıca, Balyoz gibi soruşturma ve davaları konu alan haberlerle ilgili çok sayıda dava açılmış bulunuyor. Ancak benzer gerekçelerle açılan davalar mahkemelere göre farklılıklar içermekte. Bazı mahkemeler Basın Kanunu’nun 19. maddesinden bazıları ise TCK’nın 285. maddesinden mahkûmiyet veriyor, dava açıyor. Bazıları da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni referans göstererek, beraat kararı veriyor. Yargıtay’dan bu davalarla ilgili henüz bir karar çıkmadı. Yani Yargıtay’ca karara bağlanan bir dosya yok. Yargıtay’ın bu dosyalarla ilgili ne söyleyeceği önemli.
Eğer bu haberler Yargıtay’ca da suç teşkil ediyorsa bu dosyalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidebilir. AİHM’nin sözleşme gereği bu davaların tümüyle ilgili ihlal kararı vereceğini şimdiden söyleyebiliriz.
Çünkü kamuoyu yararı gözetilerek soruşturma ve davalarla ilgili bu haberleri yayımlamak suç teşkil eden fiiller değil. Bütün bu ihlal kararlarının sonucu, Türkiye yeniden insan haklarını ihlal eden ülkeler statüsü içine girebilir.
Bu nedenlerle yargıçların ilgili ceza maddelerini yerleşim kararları doğrultusunda yorumlaması ve uygulaması gerekmektedir.”

Haberin Devamı

OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ
Gazeteciler hakkında açılan bu davalar, Türkiye’de yargının düşünce özgürlüğüne yaklaşımının da bir göstergesi. Bu davaların çokluğu yargının düşünce özgürlüğünü genişletici değil, daraltıcı bir rol üstlenmesiyle açıklanabilir.
Hukukçular, onlarca gazetecinin izlediği açık duruşmaya dava açılmasının basın özgürlüğünü ortadan kaldıracağını, mahkeme aşamasında soruşturmanın gizliliğinin söz konusu olmadığını vurguluyorlar. Bu uygulamanın önüne geçmek için yasalardaki özgürlüğü engelleyici maddelerin değiştirilmesi ve uluslararası mevzuata uygun hale getirilmesi şart. Bu davalar, medyanın üzerinde “Demoklesin kılıcı” gibi sallanırken basın özgürlüğünden söz edilemez! Demokrasilerde halkın bilgi edinme hakkı sınırlandırılamaz. Prof. Çetin Özek, “özgür haber dolaşımı” hakkını ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olarak savunmaktaydı.

KEŞFETYENİ
Kazandığı ilk parayla aldığı şoke etti! 'Bebeklikten ödem var'
Kazandığı ilk parayla aldığı şoke etti! 'Bebeklikten ödem var'

Cadde | 14.04.2025 - 07:03

Ünlü sanatçı Sibel Can, yeni tarzıyla dikkat çekiyor. Ramazan ayından sonra tekrar sahnelere dönen Sibel Can, kazandığı ilk parayla ne aldığını açıkladı.

Yazarlar