The OthersAkın Birdal'a suikast

Akın Birdal'a suikast

13.05.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Akın Birdal'a suikast

Akın Birdala suikast

İNSAN Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal'a dün dernek genel merkezinde silahlı saldırıda bulunuldu. Vücuduna altı kurşun isabet eden Birdal, kaldırıldığı Sevgi Hastanesi'nde ameliyata alındı. Yetkililer, Birdal'ın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu bildirdi.
Tunalı Hilmi Caddesi'ndeki İHD Genel Merkezi'ne dün saat 12.15 sıralarında iki kişi geldi. İHD'de çaycı olarak çalışan Muhtullah Döğmeci, sekreter Türkan Demir ve dernek yöneticilerinden Meral Bekar'ın ifadelerine göre, olay şöyle oldu:
Kimliği belirsiz iki kişi, İHD'nin kapısını çaldı. Bu kişiler, kapıyı açan çaycı Döğmeci'ye, yakınlarının İstanbul'da gözaltına alındığını ve bununla ilgili Birdal'la görüşmek istediklerini söyledi. Durum, sekreter Türkan Demir'e iletildikten sonra iki saldırgan Akın Birdal'ın odasına girdi. Saldırganlar, bir süre Birdal ile içerde oturdu. Kısa bir süre sonra Birdal, telefonla sekreterinden İHD Ankara Şubesi'nin telefon numarasını isterken, içeriden silah sesleri gelmeye başladı. Kapı aralandığında, saldırganlardan biri, sekreter Demir'e de silahı doğrulttu. Birdal'ın odasının çıkışında da ateş etmeye devam eden saldırganlar, daha sonra kaçtı.
Saldırıda Birdal'a biri koltuk altı, üçü göğüs bölgesi, ikisi de sağ bacağa olmak üzere altı kurşun isabet etti.
Saldırı sonrası olay yerine ilk ulaşan İHD'nin iki bina yanındaki UBA'nın Yazıişleri Müdür Yardımcısı Veli Özdemir oldu. "Ölüyorum beni kurtarın" diyebilen Birdal'ı Sevgi Hastanesi'ne Gazeteci Özdemir yetiştirdi. Aşırı kan kaybeden Birdal, hemen ameliyata alındı.

Kalp Cerrahı Prof Dr. İlhan Paşaoğlu, Prof. Dr. Kamil İnanoğlu ve ortopedist Sabri Dokuzoğlu tarafından ameliyat edilen Birdal'ın sağlık durumuyla ilgili ilk açıklamayı, Sevgi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Ali Küçükbaş yaptı. Küçükbaş, şunları söyledi:
"Saat 12.40'ta getirildi. Tansiyonu yoktu, nabzı çok zayıftı. Kalp cerrahi, genel cerrahi, beyin cerrahi ve ortopedistten oluşan ekip, Birdal'ı ameliyata aldı. Sağ göğüse saplanan bir kurşun kola giden damarı parçalamış. Sol bacakta da kurşuna bağlı yaralanma var. Kalp, akciğer ve karında yaralanma yok. Kan kaybı nedeniyle kalp, böbrek ve beyninde ciddi hasar var. Foksiyonu ve vücut foksiyonları kontrol altına alındı. Halen hayati tehlike sürüyor. Bilinci kapalı, şimdiye kadar 10 ünite kan verdik."
Doktorları daha sonra yaptıkları açıklamada, Birdal'ın şuurunun açıldığını ancak vücudundaki borulardan rahatsızlık duyması nedeniyle uyutulduğunu bildirdi.

Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu ile Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral hastaneye giderek Birdal'ın sağlık durumuyla ilgili bilgi aldı.
Daha sonra hastaneye İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu geldi. Başesgioğlu'nun gelişi sırasında arbede yaşandı. Hastane önünde biriken kalabalık, Başeşgioğlu'nun üzerine yürümeye kalktı ve sloganlar attı.
Başesgioğlu'nun ardından hastaneye ayrı ayrı gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve CHP Lideri Deniz Baykal da sloganlar ve yuh sesleriyle karşılandı.
Hastaneye sırasıyla İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, CHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş, FP Grup Başkanı Recai Kutan ile İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu geldi. Hastane önünde bekleyen kalabalık; Türk, Kutan ve Ateş'in gelişi sırasında da "yuh" sesleriyle olayı protesto etti. ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras da Birdal'ı ziyaret etti.
İHD Genel Sekreteri Nazmi Gür, hastanede yaptığı açıklamada, "Bu saldırıyı devlet yapmıştır" derken; İHD Ankara Temsilcisi Yıldız Temirtürkan da İHD hakkında uzun süredir bir kampanya yürütüldüğünü belirterek, saldırıdan güvenlik kuvvetlerinin sorumlu olduğunu ileri sürdü.

Birdal'a silahlı saldırı olayından sonra Asayiş Şube Ekipler Amirliği'nce gözaltına alınan iki kişi, emniyette görgü tanıklarıyla yüzleştirildi. Gözaltına alınan kişilerin olayla bir ilgisi olmadığı anlaşılınca serbest bırakıldı.
Birdal'a silahlı saldırıda bulunan iki kişinin robot resimleri çizilerek, tüm emniyet birimleri ile basın ve yayın kuruluşlarına dağıtıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanlığı uzmanlarının hazırladığı robot resimlere göre eşkaller şöyle:
"1. şahıs: 170 cm boylarında, 25 - 26 yaşlarında, siyah saçlı, buğday tenli, ela gözlü, kot pantolonlu, lacivert montlu, etine dolgun.
2. şahıs: 175 cm boylarında, 25 -26 yaşlarında, zayıf yapılı, montlu, kot pantolonlu, düzgün traşlı, yuvarlak yüzlü, siyah saçlı, kısa alınlı, siyah düz saçlı."
Ankara Cumhuriyet Savcılarından Hamza Uçar, olay yerinde incelemelerde bulundu. Uçar eldeki delillerin yetersiz olduğu için bir değerlendirme yapmalarının mümkün olmadığını, delillerin toplanmasına devam edildiğini kaydetti.
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, olay yerinde yapılan inceleme ve araştırmalar sırasında dokuz milimetre çapında yedi boş kovan altı mermi çekirdeği bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvar Dairesi'nde yapılan incelemeler sonucu, saldırıda kullanılan silahların sabıkasız olduğunun ortaya çıktığı öğrenildi.
Bu arada saldırının ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü'nü arayan bir kişinin olayı Türk İntikam Tugayları (TİT) adına üslendiklerini bildirdiği öne sürüldü. Ancak bu iddia, emniyet yetkililerince yalanlandı.

İHD genel merkez eski yöneticilerinden Erol Anar, bina önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, saldırının kontrgerilla tarafından yapıldığını öne sürdü. Anar, "Bu olayı devlet kontrgerillası yapmıştır. Faillerinin de bulunacağına inanmıyorum. Bu, bizim mücadelemizi bileyecektir. Bu olayların peşini bırakmayacağız. Akın Birdal ölür ama binlerce Akın Birdal bu topraklardan yetişecektir" dedi. Anar açıklamasından kısa bir süre sonra baygınlık geçirdi.
İHD Onur Kurulu üyesi Avukat Hüsnü Öndül de Birdal'a koruma verilmemesi nedeniyle hükümeti eleştirdi. Öndül, "Akın Birdal tehdit altındaydı. Başvuru olmasa da yaşam hakkı güvence altına alınmalıydı. Bu olay yalnızca Türkiye'de tepki görmeyecek, uluslararası alandan da baskılar gelecek. Bakalım o zaman hükümet bu baskıları göğüsleyebilecek mi?" diye sordu.

İHD Genel Başkanı Akın Birdal'ın vurulmasına tepki yağdı. Aralarında Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi, baro, odalar ve derneklerin de bulunduğu İstanbul'daki 40 sivil toplum örgütü, yayınladıkları bildiride, uzun süredir tehdit edildiği bilinen Birdal'ın neden korunmadığının açıklanmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Demirel'e de gönderilen bildiride şöyle denildi:
"Susurluk kazasıyla ortaya çıkan devlet içindeki çetelerin varlığı toplumda büyük bir infial yarattı. Ne yazık ki, geçen bunca zamana karşın çeteleri kuranlar da, çete üyeleri de suçsuzmuş gibi aramızda dolaşmayı sürdürebildi. Suçluların yakalanmamasındaki ısrar, yeni suçların işlenmesinin tek nedenidir."
* DİSK Genel Sekreteri Murat Tokmak: "Türkiye bilinçli olarak bir çatışma ortamına itiliyor. Ülkenin çeşitli yerlerinde faşist odaklar tarafından yönlendirilen saldırılarla toplum üzerinde bir baskı oluşturulmaktadır. DİSK olarak Birdal'a yapılan saldırıyı lanetliyoruz."
* Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: "Geçmişte yaşanılan karanlık günlere dönülmesini önlemek için devlet, saldırganları kısa sürede yakalamalı ve varsa arkalarındaki karanlık güçleri de ortaya çıkarmalıdır."
* Liman - İş: "Birdal'a yapılan saldırı aynı zamanda insan haklarına yapılan bir saldırı. Birdal'a saldırının tek sorumlusu ve faili kontrgerilladır."
* Türk Eczacıları Birliği Başkanı Mehmet Domaç: "Gözü dönmüş birtakım caniler, insanların canına kastederek Türkiye'yi şiddet ve terör ortamı içine çekmek istemektedir."
* TÜSİAD: "Bu menfur saldırıyı, 21. yüzyılın eşiğinde insanlığın ortak ideali olan demokrasi ve insan haklarının gelişmesi çabalarına yönelik bir saldırı olarak değerlendiriyoruz."
* KESK: "Bu saldırılara karşı işçi, emekçi ve demokrasi güçleri açık bir tavır belirlemedikçe, saldırganlar daha bir pervasızlaşacak, özgürlük ve demokrasiden yana güçlere saldırıları sürecektir."
* BM Türk Derneği Başkanı Rahmi Kumaş: "Bu kurşunlar Türkiye'deki barışa sıkılmış kurşunlardır. Son günlerde ülkede sağlanan kalıcı barışı kıskanan hainler bu tiksindirici suçu işlemişlerdir."
* Çağdaş Gazeteciler Derneği: "Bizce, bu saldırının sorumluluğu, kin ekip, hoşgörüsüzlük bulutları gezdiren, barışın sağlanması için kılını kıpırdatmayan çevrelerindir. Saldırıyı şiddetle protesto ediyoruz."

İHD Genel Başkanı Akın Birdal, Ağustos 1996'da, dönemin RP Van Milletvekili Fethullah Erbaş'la birlikte, rehin tutulan askerleri almak amacıyla Kuzey Irak'taki PKK kampına gitmişti. Rehin askerler, bu temas ardından serbest bırakılmıştı.
Birdal, 1986'da İHD'nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Kuruluşundan 1992'ye değin derneğin genel sekreterliğini ve üç dönemdir de genel başkanlığını yürütüyor.
İHD Genel Başkanı olarak yaptığı konuşmalarından ötürü, Konya DGM'ce 1 yıl hapis cezasına çarptırılan Birdal'ın cezası Yargıtay'da temyizde. Birdal, Ankara DGM tarafından da bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu dava da temyiz aşamasında.
Avukat - Yazar Eşber Yağmurdereli'nin affı için mücadele eden Birdal, 13 Nisan 1997'de Susurluk kazasına ilişkin düzenlediği basın toplantısından dolayı, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandı ancak bu davadan beraat etti.
Musa Anter Barış Treni girişimi nedeniyle halkı din ve mezhep farklılığı gözeterek halkı kin ve düşmanlığa açıkça tahrik suçuyla ilgili hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı, davası devam ediyor.
Geçen yıl İnsan Hakları Haftası nedeniyle düzenlenen "Barış hakkı" konulu toplantıdaki konuşması nedeniyle de yargılandı bu davadan da beraat etti.
Birdal, geçen ay Türkiye'ye gelen ABD'nin İnsan Haklarından Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı John Shattuck ile görüştü. Görüşmede, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris de bulundu.
Birdal, Şemdin Sakık'ın ifadelerinin ardından yaptığı basın açıklamasında, operasyonu gerçekleştiren özel kuvvetler ile ilgili değerlendirmelerinde bu kuvvetleri, "bilmem ne bereliler" olarak tanımlamış "bunlar neden esir askerler için böyle bir beceri gösteremediler. Bu tertipler mücadelemizi engelleyemecek" diye konuşmuştu.
Birdal, 1948'de Niğde'de doğdu. 1970'te Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ni bitirdi. Öğrencilik yıllarında Niğde Gençlik Derneği Başkanlığı ve Fakülte öğrenci derneğinde çalıştı.
Birdal, 1973'te işletme masteri yaptı. 1974 - 1977'de Ziraat Mühendisleri Birliği ve Ziraat Mühendisleri Odası yönetiminde çalıştı. 1977 Köy Kalkınma Kooperatifleri'nin kuruluşlarına katıldı. Köy - Koop Niğde Birlik Başkanı oldu. Köy - Koop Merkezi Birliği Eğitim Örgütlenme Daire Başkanı ve Merkez Yöneticisi olarak çalıştı. Aynı yıllar Halkevleri Merkez Yönetim Kurulu'nda görev yaptı. 1979'da üniversitede öğretim görevlisi oldu. 1980 askeri darbesinde cezaevine giren Birdal, 1 yıl hapis yattı. 1981-1984 yılları arasında bakkal dükkanı işletti.

CLINTON yönetimi, İHD Başkanı Akın Birdal'a düzenlenen saldırıyı resmi bir açıklama ile kınarken, ABD'li yetkililer bu saldırı ile "Şemdin Sakık'ın ifadesi" olarak basına yansıyan metinde, Birdal hakkında kullanılan ifadeler arasında bağlantı kurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü James Rubin yazılı açıklamasında "ABD, Türkiye'nin en önde gelen insan hakları savunucularından Akın Birdal'a yönelik açık suikast girişimini kuvvetle kınamaktadır. Başbakan Yılmaz'ın saldırıyı kınamasını not ediyor ve Türk yetkilileri, bu utanç verici saldırının sorumlularını hızla adalet önüne getirmeye çağırıyoruz" dedi.
Birdal'ın kendisini Türkiye'de insan haklarının durumunun iyileştirilmesine adadığını vurgulayan Sözcü, "ABD, demokratik bir toplumda hükümet dışı kuruluşların oynadığı hayati rolü kuvvetle desteklemektedir ve Türk yetkilileri de, bu tip grupların serpilip gelişeceği bir atmosfer yaratmaya çağırmaktadır" dedi.
ABD'nin Türkiye'yi yakından izleyen diplomatik kaynakları ise, Sakık'a maledilen ifadede adı geçen isimlerin "hedef gösterilmiş olmasından" kaygı duyduklarını kaydettiler. Bir yetkili, "Türkiye'nin ilgili kurumları aracılığıyla, herhangi bir ciddi suç iddiası konusunda yasal işlem yapabileceğine inanıyoruz. Adalet süreci işlemeden, çeşitli isimlerin itham altında kalması, bazı suç şebekelerinin bu isimleri hedef yapması tehlikesini doğuruyor" değerlendirmesinde bulundu.
Aynı kaynaklar, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris'in Birdal'ı bir süre önce yemeğe davet etmesinin de, Sakık'ın ifadesinin kamuoyuna yansıtılma biçiminin doğurduğu kaygılarla ilişkili olduğunu bildirdi.

AKIN Birdal'ın silahlı saldırıya uğraması içte olduğu gibi yurtdışında da büyük tepkilere yol açtı.
Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) Yeşiller Grup Lideri Alman Parlamenter Claudia Roth, Birdal'a düzenlenen silahlı saldırıyı kınadı. AP Genel Kurul oturumunda gündem dışı bir konuşma yapan Roth, saldırıyı yapanların biran önce yakalanarak yargı önüne çıkartılmaları çağrısında bulundu.
AP'deki siyasi grupların, Birdal'a yönelik saldırıyı, yarın yapılacak "acil konular" oturumuna getirmek için hazırlandıkları öğrenildi.

Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel de, Akın Birdal'a silahlı saldırı düzenlenmesinden büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Kinkel'in, Birdal'ın hayatına kast eden saldırganların biran önce yakalanmasını istediğini söyledi. Sözcü, Kinkel'in, olaydan ağır yaralı olarak kurtulan Birdal'ın bir an önce sağlığına kavuşmasını dilediğini kaydetti.

AB Dönem Başkanı İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi David Logan, Dernek Genel Sekreteri Nasmi Gür'e bir mektup gönderek saldırıyı kınadı. Mektubunda "Birdal'a yapılan saldırıyla ilgili haberleri duymak beni çok sarstı ve dehşete düşürdü" diyen Logan, Büyükelçilik'teki herkesin, Birdal, ailesi, arkadaşları ve Dernek yetkilileriyle beraber olduğunu dile getirdi. Büyükelçi Logan, mektubunda, "Bu çirkin ve alçakça saldırıya rağmen, Türkiye'de insan hakları davasını ileriye götürmek için yürekli çalışmanızı sürdürmeye kararlı olacağınızı biliyorum" ifadelerine yer verdi.
Büyükelçi, saldırganların en kısa zamanda adalet önüne çıkarılmasını da ümit ettiklerini kaydetti.