3.6 milyon yıllık dünyanın en eksiksiz iskeleti keşfedildi

Onur Binay/milliyet.com.tr

Bugüne kadar eksiksiz olarak keşfedilen en eski insan fosili, bundan 1.5 milyon yıl önce yaşamış Güney Afrika kökenli antik insanlara aitti. 20 yıldır süren kazıların ardından dünyanın en eksiksiz insan fosili keşfedildi. 3.67 milyon yıl önce yaşamış fosil, bir kadına ait ve bilim camiası tarafından "Küçük Ayak" (Little Foot) olarak adlandırılıyor.

Witwatersrand Üniversitesi’nde görevli olan ve çalışmanın mimarlarından Ron Clarke, "Bu, insan kökenleri araştırmaları tarihinde yapılan en dikkate değer fosil bulguları arasında yer alıyor. Böyle önemli bir bulguyu dünyaya duyurmak ayrıcalıktır." dedi.

Küçük Ayak, aslında en eski insan iskeleti (fosili) değil. 4.4 milyon yıl önce Etiyopya'da yaşayan Ardi isminde bir iskelet vardı.Fakat , Ardi'den çok daha eksiksiz ve daha bilgilendirici olabilir.

Küçük Ayak'ın Australopithecus'un erken dönem ataları hakkında zengin bilgi sunabilir. O dönemde yaşayan insanların nasıl bir görünüme sahip oldukları, fiziksel kabiliyetleri hakkında detaylı bilgiler öğrenilebilecek.

Hatta fosilleşmiş diş minesinin izotop analizi, Küçük Ayak'ın yaşadığı dönemde onun yediği yiyecekler hakkında bazı boşlukları doldurmaya bile yardımcı olabilir.

Küçük Ayak yaklaşık 135 santimetre (4 fit, 4 inç) boyunda ve nispeten küçük. Yüzü ve dişleri tarafından belirlendiği üzere kadın bir iskelet. Kemiklerinin incelenmesi sonucunda, gençken bir mağaraya düşüp öldüğü anlaşılıyor.

En önemlisi boyu ve kemik yapısı gereği Afrika’dan dünyaya yayıldığı düşünülen insanların kökeni hakkında engin bilgiler sunacak olması. İlk belirlemelere göre bacaklarının kollarından daha uzun olduğu ve bir maymundan çok modern insana benzediğini ortaya koydu.

Bacakları kollarından daha uzun. Bu onun maymunlardan çok insan gibi olduğu, dik durduğu ve muhtemelen ağaçlarda yaşadığının bir kanıtı.

Fosilleşmiş iskelet ilk başta 20 yıl önce Johannesburg'dan uzak olmayan Sterkfontein mağaralarında bulundu. Clarke’ın fosilin bulunduğu mağaraya ilk ziyareti 1994 yılında gerçekleşmiş ve çalışmalarına 1997 yılında başlayabilmiş.