14.05.2018 - 12:53 | Son Güncellenme:
Londra, Roma imparatorluğu döneminde ileri bir karakol işlevi gören küçük bir yerleşim yeriydi. Thames nehri kıyısında kurulu olan Londonium zaman içinde dünyanın en önemli kentlerinden birine dönüştü. Vaktiyle bataklıklarla kaplı olan yerler bugün dünyanın en pahalı emlak piyasasına ev sahipliği yapmakta. Peki Londra'yı bu kadar özel kılan ne? Londra'da nereleri görmeli? İşte Londra hakkında mutlaka bilinmesi gerekenler... En önemlisi de Londra turu nasıl yapılır?
Londra nerede? Londra'ya nasıl gidilir?
Londra, Manş Denizi'ne akan Thames Nehri'nin iki yakasına kurulu bir kenttir. İngiltere ve Birleşik Krallık'ın başkenti olan Londra ülkenin güneydoğusunda yer alır. Yaz aylarında dahi aniden bastıran yağmuru, kasvetli havasıyla bilinen Londra'da başta Heathrow ve Gatwick, Stansted, City ve Luton gibi dört önemli havaalanı bulunmaktadır. İstanbul'daki Atatürk ve Sabiha Gökçen'den Heathrow ve Gatwick'e doğrudan uçuşlar gerçekleştirilmektedir. Bu havaalanlarından kent merkezine doğrudan tren seferleri bulunmaktadır. Ancak dileyenler taksiyle de kente ulaşabilir.
Ancak şunu hatırlatmakta fayda var, Londra dünyanın en pahalı kentlerinden biridir. Dolayısıyla bu pahalılık ulaşım fiyatlarına da yansımış durumda. Örneğin Heathrow Havaalanı Londra'ya bir saatlik uzaklıkta kentin batısında bulunan dünyanın en büyük havalimanlarından biridir. Londra'nın en merkezi yerlerinden biri olan Paddington Metro İstasyonu'na Heathrow'dan 15 dakikalık bir ekspres tren yolculuğuyla erişmek mümkün. 5 pound karşılığında gişelerdeki makinelerden alabileceğiniz Oyster Card, dünyanın en gelişmiş metro ağlarından biri olan Londra'da kurtarıcınız olacaktır.
Londra seyahati için önceden yapılması gerekenler...
Birleşik Krallık'ın başkenti olan Londra'ya seyahat etmek isteyenlerin bu ülkenin verdiği vizeye sahip olmaları gerekmektedir. Brexit'ten önce de Schengen bölgesine dahil olmayan İngiltere'ye gitmek için Türk vatandaşları 6 aydan başlayan vizeler için başvuruda bulunabilir. Birleşik Krallık vize süreci yaklaşık 10 iş günü sürebiliyor. Ancak dileyenler 5 günlük ekspres vize için ek ödeme yapabiliyor. 6 aylık vize başvuru bedeli 120 dolarken, bunu beş iş gününde almak isteyenlerin 400 doları gözden çıkarması gerekiyor. Tabii bu meblağlar sizin %100 vize almanızı garantilemiyor. Yine de daha önceden alınmış Birleşik Krallık, ABD, Kanada veya Avustralya vizeniz varsa işiniz kolaylaşacaktır. Banka hesabınızda iyi bir meblağnın bulunması da çok önemli bir artı puan.
Londra ve kentin tarihi hakkında bilinmesi gerekenler...
Londra, 19. yüzyıl itibariyle "Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk" olaran anılan Büyük Britanya İmparatorluğu'nun başkenti olması nedeniyle büyük bir ihtişamla inşa edilmiştir. Kentin dört bir yanındaki görkemli yapılar özellikle Kraliçe Victoria döneminin mimari özelliklerini yansıtmaktadır. İmparatorluğa en güçlü günlerini yaşatan Kraliçe Victoria döneminde büyük bir inşaat faaliyeti geçiren kent, bugünkü görünümünü büyük oranda o dönemde kazandı. Roma döneminde yani milattan sonra 2. yüzyılda bugünkü Tower Bridge olarak bilinen kentin doğu yakasında gelişen ve o dönem bir ileri karakol olan Londonium, zaman içinde büyük gelişim gösterir. 11. yüzyıldaki Norman istilaları sonrasında da hızla büyüme gösteren kent, İngiltere'nin yönetim merkezi olma özelliğini korudu. Dünyanın dört bir yanındaki kolonilerden gelen zenginliklerle inşa edilen kentin dört bir yanı dünyaca ünlü konser ve tiyatro salonlarıyla, parklarla ve alışveriş yapabileceğiniz caddelerle doludur.
Londra'nın masalsı diyarı Notting Hill...
Londra'ya gelen ve dahi gelmek isteyen turistlerin mutlaka görmeyi arzu ettikleri yerlerin başında Notting Hill gelir. Kentin kuzeybatısında bulunan Notting Hill,festivali, dükkanları, pazarları ve kafeleriyle Londra'nın ruhunu en iyi yansıtan yerlerden biri olarak göze çarpar. Hemen yanıbaşındaki ünlü ve pahalı Portobello semtiyle birlikte turist rotalarının favorisi olan Notting Hill çok sayıda filme de konu olmuş bir yerdir. Londra'dan dönerken sevdiklerinize hediye alabileceğiniz yerlerin başında gelen Notting Hill'e bu konuda en büyük rakip kentin tam göbeğindeki Oxford Street'tir.
Londra gece hayatı, alışveriş ve Oxford Street
"Bir şey Londra'da yoksa hiçbir yerde yoktur". 140'tan fazla dilin konuşulduğu, dünyanın her yerinden insanların gelip yaşadığı Londra'da her kültürden bir şey bulmak mümkün. Dünyaca ünlü markaların boy gösterdiği Oxford Street ve Knightsbridge gibi yerlerin yanı sıra kentin farklı yerlerinde de büyük mağazalara rastlamak mümkün. Harrods gibi dünyanın en çok bilinen mağazalarından birine sahip olan kentte elbette fiyatlar da bir o kadar pahalı. Piccadilly Circus'tan bir yönde Oxford Street diğer bir tarafta ünlü Leicester Square bulunur. tüm bunların göbeğinde bulunan Piccadilly, özellikle geceleri renkli reklam panolarıyla, gençlerin buluşma merkezinin tam göbeğinde yer alır. Gece hayatının kalbinin attığı Leicester Square ve çevresi, gece kulüpleriyle ünlüdür. İngiliz tipi barların, diskoların yer aldığı bu bölge, özellikle hafta sonu dolup taşar. Leicester'ın hemen yanındaki Chinatown da hem turistlerin hem de yerlilerin eğlenmek için en çok rağbet ettiği yerler arasındadır.
Gezmesi günler süren Londra müzeleri...
Londra dünyanın kültür başkentlerinden biridir. Öyle ki sık sık Paris ile de kıyaslanır. Londra'yı rakipleri Paris, Viyana ve New York'tan ayıran en önemli fark, neredeyse tüm müzelerinin ücretsiz olmasıdır. Evet, yanlış okumadınız. Londra'daki hemen hemen tüm müzelere girişler ücretsiz. Büyük bağışçıların katkılarıyla yaşatılan bu müzeler yine de ziyaretçilerinden 5 pound civarı bir bağış beklemekte. Bu, zorunlu olmasa da genel kabul görmüş bir beklentidir. Kentin en önemli müzeleri British Museum, The National Gallery, Tate, Victoria & Albert Museum, The Natural History Museum yer alır. Bunun yanı sıra kraliyet ailesine mensup kişilerin yaşadığı Buckingham ve Kensington saraylarının belirli bölümleri de ücret karşılığı ziyarete açıktır. British Museum, The National Gallery ve Tate, sanatseverlerin hayranlıkla saatlerce vakit geçirdiği müzelerdir. Buralarda bulunan sanat eserleri dünyanın dört bir yanından getirilmiş olup önemli bir kısmı da Türkiye kökenlidir. Özellikle The National Gallery'de dünyanın en ünlü ressamlarının en önemli tablolarını görebilirsiniz. Picasso, Rembrandt, Caravaggio, Rubens, van Gogh gibi ressamların en ünlü eserleri burada sergilenmektedir.
Londra'da nerede kalınır?
Londra tatilinin belki de en zorlu kısmı konaklama. Pahalılığyla ün salmış kentte, konaklama için genellikle toplu taşıma hatları üzerinde bulunan kentin dış semtlerindeki otel ve pansiyonlar tercih edilmekte. Kentte nispeten iyi bir yerde konaklamak isteyenlerin günlüğü 120 poundtan başlayan fiyatları gözden çıkarmaları gerekiyor. Bunun dışında kent dünyanın en lüks otelleri listesinde bulunan pek çok konaklama merkezine de ev sahipliği yapmakta. Kısacası önemli olan nokta bütçeniz.
Bir popüler ikon olarak Londra...
19. yüzyıl itibariyle önemi büyük oranda artan ve dünyanın sayılı başkentlerinden biri haline gelen Londra, bu dönemde yazılan pekçok romana da esin kaynağı olmuştur. Charles Dickens'ın İki Şehrin Hikayesi, Oliver Twist ya da Sir Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes serisi Londra ile bütünleşmiştir. Bunun dışında özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünyayı kasıp kavurmaya başlayan pop ve rock kültürü Londra'dan yayılmıştır. The Beatles, The Rolling Stones, Pink Floyd, Queen, Led Zeppelin, David Bowie ve daha nice ünlü grup ve sanatçı müzikal üretimlerini bu şehirde gerçekleştirmiştir.
Londra'da mutlaka yapılması gerekenler... Londra turu nasıl yapılır?
Londra'ya gelen bir kişinin en azından üç günde kenti ana hatlarıyla görebileceğini söylemek mümkün. Ancak kentin havasını, dokusunu tam manasıyla anlayabilmek için en azından bir haftayı gözden çıkarmak gerekiyor. Londra'yı Thames nehrinin güneyi ve kuzey şeklinde ayırarak gezmek en akıllıca yöntemlerden biri olur. Nehrin kuzeyi Londra'nın en çok görülmesi gereken noktalarıan ev sahipliği yapar. Şehrin batısında bulunan ve kenti kuzey-güney yönünde kesen Tottenham Court aslında bir tura başlamak için en ideal caddelerden biri. Bu caddeyi güney yönüne doğru yürüyerek Oxford Street, Harry Potter Theater, British Museum, Leicester Square, The National Gallery ve Trafalgar Square'i hızlı bir şekilde görebilirsiniz. Trafalgar Square'den Canada House yönüne gittiğinizde Piccadilly Square'e çıkıp buradan da kolaylıkla Big Ben ve Westminister bölgesine erişmek mümkün. Piccadilly ayrıca sizi Deniz Kuvvetleri'ne adanan zafer takından geçip Buckingham Palace, St. James Park ve onunda arkasındaki Hyde Park'a ulaştırır.
Tüm bu gezi rotasının en dışında kalan yer ise kentin doğusundaki Tower Bridge ve Tower of London bölgesidir. Ancak Big Ben üzerinden Westminster Köprüsü'nden geçip London Eye'a ulaşıp, kıyı boyunca devam eden yolda Tate Müzesi, nehrin karşısındaki dünyanın en büyük katedrallerinden biri olan St.Paul'ü görebilirsiniz. London Bridge ve Millenium Bridge de bu yolun üzerinde yer alıyor. Unutulmaması gereken nokta, kentte son derece düzgün işleyen bir metro ve otobüs sisteminin bulunduğu. Dilediğiniz an otobüse 1.50, metroya da 2.40 pound vererek hızlı bir şekilde seyahat edebilirsiniz.
Londra'da ne yenir?
Londra denince akla gelen ilk şey fish&chipstir. Bunun dışında İngiliz kahvaltı kültürünün de Avrupa'nın geri kalanından bir nebze de olsa daha zengin olduğunu belirtebiliriz. Ancak kahvaltıda kurufasülye görmek sizi biraz şaşırtabilir. Londra, dünyanın dört bir yanından farklı kültürlere ev sahipliği yaptığı için mutfak konusunda çok çeşide sahiptir. Özgün mutfağı kısıtlı olsa da farklı lezzetleri tatma konusunda Londra dünyanın en önemli kentidir. Kentte çok sayıda Michelin yıldızlı restoran da mevcuttur. Türklerin işlettiği restoranların, Londra'da en çok tercih edilen yerler olduğunu da belirtmekte fayda var.
Hazırlayan: İhsan Dindar