'O' F.Bahçe 'bu' F.Bahçe işte!
Muhtemelen bu sezonki en iyi maç başlangıcıydı Fenerbahçe’nin… En iyi maç bitirişi ve tabelası olduğu ise kesin!
Sokaktaki büyük bıkkınlığın ve kızgınlığın onlar da farkında olmalıydı.
Tempoluydu. Orta sahaya hakimdi. Sabırlıydı takım. Çünkü özgüveni yerindeydi. Geçiş oyunlarının vazgeçilmezi ve üstadı Fred dönmüştü. Onun varlığı diğer futbolcuları ne kadar etkiledi bilemem ama Szymanski ve İsmail de birer vites üstteydiler sanki. Hatta Djiku ve Oosterwolde bile.
Zaten bu sıçramayı yapamasaydı Fenerbahçe, Rize’den Karadeniz’e atlayıp karanlık bir bilinmeze doğru gidebilirdi.
Rizespor o kadar sert oynuyor, Fenerbahçe her topa sahip olduğunda öyle bezdirici ve acımasız adam adama markaj yapıyordu ki, bırakın gol atmayı geriden oyun kurması bile zordu Fenerbahçe’nin. Bir devrede 17 faul olmuştu maçta.
Zaten maçın heyecanlı ama pozisyonsuz başlama sebebi buydu.
Fred bu konuya da el koydu. Henüz 16. dakikada
uzaktan attığı gol ve Rizespor’un tüm gayretine
karşın buna yanıt verememesi asıl etkisini maçın ikinci
yarısında gösterdi.
Rizespor sürdürülemez enerjisini ve hırsını kaybetmeye başlarken Fenerbahçe sahanın patronuydu. 53’te çözülmeye ve geride boşluk bırakmaya başlayan rakiplerin affetmez cezalandırıcısı Dzeko skoru 0-2, sahadan ayrı haftalarını geri almak isteyen Fred 0-3 yaptı. Adından Fred’in hat-trick’i; 0-4…
Fenerbahçe’nin oyununa şapka çıkarmak zorunda kalan Rizespor’un kendi kalesine gönderdiği “bonus” ile skor 0-5 oldu ki, ardında her futbolcuyu diri ve oyunun içinde tutmak isteyen Mourinho’nun beş futbolcuyu sahaya sürmesi vardı. İrfan Can ve En Nesyri en başta.
Görünüşe göre rayına oturdu Fenerbahçe’nin şampiyonluk treni. Hızlı giden geçsin. Lakin ne Fenerbahçe’nin ne Mourinho’nun traversler üzerinde zıplayan tekerleklerle perişanları oynama hakkı yoktu.