Heba olan potansiyel
Taleplerinizi yaptırımlarınızla destekleyemezseniz, geleceğinizi karşınızdakinin ellerine teslim etmişiniz demektir. Sonunda avucunuzu yalamak kuvvetle muhtemeldir. Kimse çıkarını zedelemek, tıkır tıkır çalışan tezgahını tatil etmek pahasına boyun eğmez size.
Hele, epeydir orman kanunu uygulanan futbol aleminde…
Yaptırımlar da boş tehdit değil, güçlü ve korkutucu olacak. Son nefese kadar geri adım atılmayacak. O zaman blöf mü gerçek mi fark etmez. Anahtar kelime “caymamak”. Zaten yaptırımı yumuşatmak, “pazarlık” demek.
Pazarlık ayrı, mücadele ayrı. Biri uzlaşmacı öteki köktenci.
Yoksa, sahip olduğunuz gücü heba etmekle kalmaz bir çuval “haklılık gerekçenizi” berbat edersiniz.
Almadan verirsiniz!
Büyüklüğünü tarif etmeye rahmetli İslam Çupi’nin muazzam kalemi bile yetmeyen Fenerbahçe ve onun ete kana bürünmüş güncel hali Fenerbahçelinin kıyaslanamaz gücüne rağmen, sadece kulübe çelme takmakla kaldığınız gibi.
Bu tür direnişi bir tek Ghandi kazanmıştı tarihte. Ne bize uyar ne Fenerbahçe’ye.
Yerel Seçim yorgunu 23 bin Fenerbahçe delegesi Ramazan’ın en sıcak iftar vakti, mesaiden koşup niye tribünleri doldurdu?
“Yönetime ligden çekilme yetkisi vermek için”.
Yönetim “sportif devrim” onayını cebine koysun, sistemin payandalarını mıhlarından söksün, uğradığı haksızlıkları gidermekle kalmasın, yerine daha adil olanını kurmaya önayak olsun diye.
Heyhat!.. Genel Kurul, karşısında Süper Kupa maçını veto etmekten bile çekinen bir yönetim buldu… Nerede kalmış futbolu zangır zangır titreterek hakkını alacak ve futbolda yok olmuş adaleti geri getirecek bir irade!
Yarım yamalak bir mücadele.
Ligden çekilmeyi destekleyenler bilmiyor muydu eylemin “intihardan” farksız olacağını? Lakin olay öyle bir noktaya gelmişti ki, karşındaki organize kötülüğe, ancak senin intihar girişiminde uğrayacağı zarar geri adım attırabilirdi.
Yahu, al çekilme yetkisini… Hiç olmazsa “kullanırım ha” yaptırımın olsun. Urfa’ya U19 ile gidip tarihe 8-0 hezimet yazdırmak mı kozun?
İddia edilen ve ipuçları bariz olan “antifenerbahçe” organizasyonun yetkilisi, paydaşları, sempatizanları arasında olsam, sadece dalga geçerim.
Fenerbahçe’nin başına gelen; “eldeki muazzam potansiyelin en verimsiz kullanım halidir” yazık olmuştur.
Devamının, özünü travmatize eden “mazoşist” eylemler dizisi olmasından ve futboldaki her kötülüğün aynen kalmasından korkulur!
Fenerbahçe’ye acil olarak net ve somut bir “yarar” ortaya çıkmazsa, Fenerbahçe başaracak yönetimi bulur.