05.10.2021 - 10:43 | Son Güncellenme:
AA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı'yla birlikte Türkiye'nin muazzam sinerjisi, akıl ve gönül enerjisidir." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yaklaşık 2,5 aylık aradan sonra TBMM'nin çalışmaya başlamasından memnuniyet duyduğunu, yeni yasama yılının, başta egemenliğin sahibi Türk milletine, milletvekillerine ve parti gruplarına hayırlı olmasını diledi.
Zan ve zehaptan uzak, önyargıdan ve vehimden azade, tutuk ve tufeyli bir duruştan ayrı sağlam bir duruş ve duyuş zenginliğiyle "ülkemize ve milletimize daha fazla ne yapabiliriz?" sorusunun cevabını aradıklarını belirten Bahçeli, bunu ısrarla, inançla ve itinayla yaptıklarını ifade etti.
Huzurlu bir geleceğin kilitlerini açmak için çırpındıklarını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"İnsanı huzursuzluğa iten asıl hususun, cevabını bulamadığı veya bulsa bile mevcut şartlarda içinden çıkamadığı kronik soru ve sorun alanları olduğunu biliyoruz. Söz konusu bu huzursuzluk halinin, aynı zamanda tatmin edici cevabı bulunamamış sorunların ve de zihni kurcalayan soruların varlığına işaret ettiğinin de farkındayız. Bizim her soruya verilecek bir cevabımız, her soruna yönelik çözüm önerilerimiz vardır, her zaman da milletimizin emrine ve hizmetine bilaistisna amadedir. Böylesi bir müktesebat ve mukavemet ışığında, taşıdığımız sorumlulukların fevkinde hareket etmeye kararlıyız. Teslimiyet anaforuna düşmeden, taviz çukuruna devrilmeden yolumuza ve tarihi yolculuğumuza şevkle devam edeceğiz."
Devlet Bahçeli, MHP'nin, Türk milletinin sesi, Türkiye'nin beka siperi, Cumhur İttifakı'yla birlikte Türkiye'nin muazzam sinerjisi, akıl ve gönül enerjisi olduğunu aktardı.
"ONLARA GÜLÜP GEÇECEĞİZ"
TBMM'nin yeni yasama yılında Cumhur İttifakı olarak Türkiye'ye kazandırılacak pek çok yasal düzenlemenin olacağını ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her defasında kükremiş sel olup bendimizi çiğneye çiğneye, dikilmiş korkulukları devire devire, korku tacirlerinden hesap sora sora mücadelemizi müthiş bir seciye ve selametle süsleyeceğiz. Karşımıza geçip 'yapamazsınız' diyenler çıkacak, onlara gülüp geçeceğiz. Yine ve yeniden önümüzü kesmek isteyenler olacak, bir kez daha onları bomboş hayalleriyle baş başa bırakacağız. Nefesi yetişmeyenlere, nefsi elvermeyenlere, kötü niyeti ve nimet bilmezliği gizlenemez düzeyde bulunanlara fırsat vermeyeceğiz, fitneyle örülmüş tuzaklarına düşmeyeceğiz. Doğru duracağız, dürüst davranacağız, düzgün yaşayacağız, dengeli olacağız, milletimizin derdiyle dertlenip, sevinciyle serpileceğiz. Nerede bir mazlum varsa elinden tutacağız, nerede bir garip varsa yanında bulunacağız, nerede bir hain çıkmışsa tam karşı cephesinde yerimizi alacağız."
Bahçeli, bölge istişare toplantılarını yüksek bir başarı ve katılımla gerçekleştirdiklerini, ancak geçtiğimiz pazar günü Ankara Bölge İstişare Toplantısı'na katılmak üzere Bartın'dan yola çıkan dava arkadaşlarının içinde bulunduğu minibüsün, elim bir kazaya karıştığını söyledi.
Kazada Bartın Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Kömeç ile Bartın il yönetim kurulu üyesi Murat Sevilmiş'in yaşamını yitirdiğini, 14 dava arkadaşının da yaralandığını hatırlatan Bahçeli, hayatını kaybeden dava arkadaşlarına Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifa temenni etti.
"YA İŞBİRLİKÇİ MAHLUKLAR YA DA MANKURTLARDIR"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Amerika yaptırım kartını masaya çıkardı diye devletimizin egemen vasfından vazgeçeceğimizi bekleyenler, bunu dileyenler, aldığımız füze ve hava savunma sistemini depolarda çürümeye terk edilmesini tavsiye edenler ya iş birlikçi mahluklar ya da iradesiz mankurtlardır." dedi.
Hükümetin, maharet ve makuliyetle takip ettiği çok yönlü ve aktif diplomasiyle, farkı dönemlerde, farklı ve çıkarları çatışan taraflarla aynı masaya oturabilme, Türkiye’nin haklarını savunabilme dinamizmine sahip bulunduğunu belirten Bahçeli, bunun bir denge siyaseti değil, dirayetli siyaset numunesi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gerçekleştirdiği Soçi Zirvesi'nin, verimli ve yararlı neticelere kapı araladığının gün gibi aşikar olduğunu dile getiren Bahçeli, zirvenin, Türkiye ile Rusya arasındaki netameli konuların en azından yumuşama ümitlerini ve mevcut statükoyu canlı tuttuğunu kaydetti.
Bahçeli, Rusya ile iş birliği alanlarının uçak motorları, savaş uçakları, uzay çalışmaları, gemi ve denizaltı yapımı hedeflerini kapsayacak şekilde genişleyecek olmasının, her iki ülkenin de çıkarına uygun olduğuna işaret ederek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, Suriye’de kalıcı, nihai ve sürdürülebilir bir çözüm bulma vakti gelmiştir. Ülkemizde misafir bulunan Suriyeli sığınmacıların evlerine ve yurtlarına güvenle dönebilmeleri, İdlib merkezli yeni bir göç dalgasının sınırlarımıza yığılmasına mani olabilmek için bahse konu çözüm ikliminin gerçekçi bir şekilde yeşermesi şarttır." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan ile Putin arasındaki görüşme öncesinde, iç ve dış nifak kazanının kaynatıldığını, "Türkiye’nin İdlib’de ödünler vererek muhtemel bir anlaşmaya hazır olduğunun" ifade edildiğini anımsatan Bahçeli, fakat Soçi Zirvesi'nin, İdlib’in çok ötesine geçerek bütüncül bir perspektife büründüğünü, Türkiye ile Rusya arasındaki iş birliği imkanlarının derinlemesine ele alındığını ve karşılıklı anlayışın ön plana çıktığını belirtti.
Bahçeli, Rus hava saldırılarının, Türkiye’nin M-4 kara yolunun güneyindeki askeri varlığını ve üslerini direkt tehdit boyutuna ulaştığını dile getirerek, "PKK’ya, PYD’ye Moskova’da ofis açma imkanı sunan Rusya’nın, İdlib’de terörle mücadele söylemi bize göre inandırıcı ve ikna edici değildir. Sözde M-4 kara yolunun güvenliğini sağlamak maksadıyla Suriye-Rusya ortaklığı tarafından bir kara operasyonu dahi gündeme gelmiştir. Böylesi bir askeri operasyon demek, İdlib’de mukim insanların Türkiye’ye kaçmaları ve sığınmaları demek olacaktır ki, buna rıza göstermemiz, olur vermemiz hayal ötesi bir beklentidir." dedi.
"PATOLOJİK SİYASİ ZİHNİYETLERİN NE DEDİĞİNİN EHEMMİYETİ YOK"
ABD yönetiminin, Rusya’dan silah ve askeri malzeme alan ülkelere muhtelif yaptırımları devreye soktuğunu hatırlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amerika yaptırım kartını masaya çıkardı diye devletimizin egemen vasfından vazgeçeceğimizi bekleyenler, bunu dileyenler, aldığımız füze ve hava savunma sistemini depolarda çürümeye terk edilmesini tavsiye edenler ya iş birlikçi mahluklar ya da iradesiz mankurtlardır. Türkiye olarak neyi alacağımızın, ne zaman alacağımızın, nasıl alacağımızın, hangi vasıtaları kullanacağımızın ihtiyaç duyulan hesabını yalnızca büyük Türk milletine vereceğimizi herkesin bilmesinde yarar vardır. Palavracı tiplerin, histerik kişiliklerin, patolojik siyasi zihniyetlerin ne dediğinin, ne söylediğinin, neyi önerdiğinin hiçbir ehemmiyeti yoktur. ABD yönetimi yeni yaptırımlarla bizi tehdit ediyormuş.
Varsın etsinler, nasıl olsa alıştık, yaptırım var diye Türkiye Cumhuriyeti'nin şeref ve haysiyetini hiç kimseye çiğnettirmeyiz, hiç kimseye de böylesi bir teşebbüs şansını vermeyiz. Yağlı kuyruk gördüler mi ağızlarının suyu akan içimizdeki emperyalist kalıntıların Türkiye’de hatırı sayılamaz, hükmü geçemez.
ABD, 'silah almayın' diye ülkemize yaptırım gözdağı verirken, aynı anda Suriye’nin kuzey doğusunda ne işler çevirdiğini itiraf edecek dürüstlüğe sahip midir? PKK’ya, YPG’ye suikast ve saldırı silahlarını bedelsiz vermeyi kendisine hak görüyor da milli güvenliğimizi korumak amacıyla temin ettiğimiz silahlar mı gözüne batıyor? Teröristlerle ittifak içinde olan bu ülkenin şaşkın ve şuursuz yöneticileri Türkiye’yi ne sanıyorlar? Hainlere gelince mubah olan, Türkiye’ye gelince ne hakla günah sayılıyor?"
Bahçeli, Bingöl’ün Genç ilçesi Yolçatı köyünde yaşanan bir elektrik arızasını gidermek için yola koyulan iki işçiyi şehit eden PKK'lıların, "ABD’nin kelepir beslemeleri, emperyalizmin kiralık tetikçileri" olduğunu ifade etti.
"SİS PERDE ARALANDIKÇA ARALANIYOR"
"Afganistan’ı bu hale getiren kimdir? Dünya üzerinde 800 noktada 350 bine yakın askeri konuşlandırarak yapmadığını bırakmayan ülke Türkiye’ye ne anlatıyor? Dost ve müttefiklik, onların lügatinde düşmanlıkla mı tanımlanıyor?" sorularını yönelten Bahçeli, şunları kaydetti:
"YPG’li terörist Mazlum Kobani kod isimli alçak, 28 Eylül 2021'de The Times Gazetesi’ne verdiği demeçte, Biden’in Suriye’de kendilerini terk etmeyeceklerine dair söz verdiğini ileri sürüyor. Üstelik ABD Merkez Kuvvetler Komutanı güvence vermek, Biden’in sözlerini aktarmak için bu terörist başını ziyaret ediyor. Terörizmin paravan yapılanması olan Demokratik Suriye Meclisinin sözde yürütme kurulu başkanı ABD’nin bölgede kalacağını söylüyor. Kimin kimlerle yürüdüğü netleşiyor, sis perdesi aralandıkça aralanıyor. Biz 'HDP demek PKK demektir' diyorduk, meğerse bu denkleme ABD de bağımsız değişken olarak eklenmiştir. Yüz kızartıcı, utanç verici, insanlık değerlerini hiçe sayan kanlı bir ittifak Türkiye’ye karşı kurulmuştur. Böylesi bir dönemde, CHP Genel Başkanı’nın sözde Kürt sorununu telaffuz etmesi tesadüf müdür? Yoksa iç işgal cephesine restoresi ve yeni baştan dizaynı yapılarak siparişi verilen bayatlamış sömürge teklifi midir?"
"BU KADAR MI KORKUYORLAR BİZDEN"
FETÖ irtibatlı Demokrat Partili bir senatörün, ABD Temsilciler Meclisinin gündemine Ülkü Ocaklarını getirdiğini hatırlatan Bahçeli, 2022 yılı ABD Ulusal Savunma Yetki Yasası’nın Temsilciler Meclisinde onaylanan metninde, Ülkü Ocaklarının bir terör örgütü olup olmadığı hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından rapor hazırlanmasını öngören bir madde de yer aldığını belirtti.
Bahçeli, "Bu kadar mı korkuyorlar bizden? Bu kadar mı kabuslar görüyorlar Ülkücülerin varlığından? Bu denli mi ürküyorlar cesaretimizden?" diye sordu.
Ülkü Ocaklarında yetişmekten iftihar eden bir Genel Başkan olduğunu dile getiren Bahçeli, "Hayatım boyunca kalbimin ve fikrimin bir köşesinde MHP'yi, diğer köşesinde Ülkü Ocaklarını bir sancak gibi taşıdım. İkbal için değil, Türklüğün muzaffer şafağının sökmesi, Türk milletinin istiklal ve istikbal haklarının ebed müddet muhafazası için ülkücü oldum, ülkücü yaşadım, vakti saati geldiğinde can emanetini de ülkücü olarak Rabb'ime teslim edeceğim. Bundan da şeref ve bahtiyarlık duyacağım." ifadesini kullandı.
Ülkü Ocaklarından şehit, gazi, kahraman, vatan ve millet sevdalısı, devlet ve siyaset adamı, sanatçı ve bilim insanı, yiğitler yiğidi insan çıkacağını; bir tek terörist, hain, devlet ve millet düşmanı çıkmayacağını söyleyen Bahçeli, "İlle de terörist arıyorlarsa, terör örgütü görmeye merak sarmışlarsa, onlara Pensilvanya’ya bakın, FETÖ’yü kurcalayın, PKK’ya, YPG’ye, DEAŞ’a odaklanın diyeceğim. Velakin nafile, çünkü baktıkları yerde görecekleri yalnızca kendileri olacaktır." görüşünü paylaştı.
"KÜRT SORUNU YOKTUR"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP vardır, İP vardır, HDP vardır, köşesiz köşe yazarları vardır, karanlığın teşrifatçısı satılmış aydınlar vardır. Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir." dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "zillet ittifakı"nın ana ortaklarını ikaz ettiğini, "sözde Kürt sorununu tartışmak" demenin, milleti tartışmak anlamına geleceğini söyledi.
Milletin tartışılmasının, devleti tartışmaya açmakla eş anlamlı olacağını belirten Bahçeli, "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP vardır, İP vardır, HDP vardır, köşesiz köşe yazarları vardır, karanlığın teşrifatçısı satılmış aydınlar vardır. Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir. Bu büyük millet gerçeği, sadece Türkiye'yi değil, haksız bir yenilgiye uğramış soylu bir medeniyetin tüm coğrafyasını kucaklayan, onun onurunu, onun haysiyetini, meydan okuyan bir kahramanlıkla müdafaa eden güçlü bir irade şahikasıdır." diye konuştu.
Bahçeli, HDP'nin meşru organ değil, terörizmin gayrimeşru oluşumu olduğunu vurgulayarak, HDP'yi meşru görmenin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu, bölücülüğün ve terörün vagonu yapacağını savundu. Devlet Bahçeli, meşruiyetin değerlendirilmesinde yegane ölçünün, Anayasa'nın çizdiği hukuki ve siyasi çerçeve olduğuna işaret etti.
Anayasa'nın ilk dört maddesinin milli varlığın kilidi, zırhı, ziyneti olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Buna aykırı hareket edilmesi, anayasal yaptırımlar uygulanmasını gerektiren anayasa suçudur. Milli iradenin tecelli ettiği yegane mercii TBMM'dir. Doğrudur, Gazi Meclis her meselenin çözüm mekanıdır. Fakat ihanetin çözüm kaynağı olamaz, bölünmenin çözüm adresi görülemez, bu kutlu çatı altında siyasi istismar kaygısıyla, emperyalizmin dayatmasıyla sanal sorunları çözmenin hesabı yapılamaz. TBMM üyeleri görevlerine başlarken devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak için büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir. Bu yemine herkesin bağlı kalması, sadakat göstermesi, aksi halde namus ve şeref bahsinin açık kalacağı herkesçe bilinmelidir."
"EKONOMİDE FELAKET TELLALLIĞI YAPAN UTANMAZLAR..."
Türkiye'nin 37 yıldır milli varlığı hedef alan silahlı terör ve bölücülük sorunuyla mücadele halinde olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Terörle mücadelede çok ağır bedeller ödenmiştir. 1984-2020 yılları arasında asker, polis, güvenlik korucularımızdan mülhem olmak üzere 8 bin 123 güvenlik görevlimiz şehit olmuştur. Yaralanan güvenlik görevlimiz ise 25 bine yaklaşmıştır. Bu dönemde PKK’nın hunhar saldırıları sonucunda 6 bin 21 sivil ve masum vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 1984’den 2020 yılına kadar 84 bin terör saldırısı gerçekleşmiştir." ifadesini kullandı.
Devlet Bahçeli, yine bu dönemde terörle mücadeleye 898 milyar 522 milyon dolar harcandığını, ölüm ve yaralanmalara bağlı insani maliyetin 309 milyar 426 milyon dolar olduğunu bildirdi.
Terörün doğrudan maliyetinin, 1 trilyon 207 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Terörden dolayı kesintiye uğrayan, daha güvenli ülke ve coğrafyalara yönelen para miktarı 698 milyar 100 milyon dolar civarındadır. Son tahlilde, FETÖ ve diğer örgütlerle mücadelede harcanan 350 milyar doların da eklemlenmesiyle terörün ülkemize toplam faturası, sağır kulaklar burayı iyi dinlesin, ekonomide felaket tellallığı yapan utanmazlar bize kulak versin, tam 2 trilyon 256 milyar 48 milyon dolardır.
Terör sorununa maruz kalmasaydık, teröre sarf edilen devasa kaynakla; 69 adet GAP projesi, 505 adet Marmaray, 749 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 1880 adet Osmangazi Köprüsü, 282 adet Kuzey Marmara Otoyolu, 205 adet İstanbul-İzmir otoyolu, 102 adet İstanbul Havalimanı, 564 adet Atatürk Barajı, 1834 adet İstanbul Şehir Hastanesi yapılabilir, 902 adet S-400, 644 adet Patriot Hava ve Füze Savunma Sistemi, 9 bin 24 adet de F-35 savaş uçağı alınabilirdi. Üstelik terörün anormal maliyetine katlanmış olmasaydık, önümüze koyulan kanlı faturayı ödemeseydik, bugünkü şartlarda kişi başına gelirimiz bin 585 dolar fazla olacaktı. Sorarım sizlere kazanan kim, kaybeden kim? Zarar kime, ihanet kimden? Kılıçdaroğlu başka bir alemde yaşamıyorsa, Kandil merceğini gözüne koydurmamışsa, bu yakıcı gerçeklerden ne zaman haberi olacaktır? İzanı kaldıysa itiraf etsin, sonra nedamet getirsin. Meraklanmasın, bu millet onu bile affedecek gönül enginliğine haizdir."
"TÜRKİYE'NİN TERÖR VE BÖLÜCÜLÜK SORUNU VARDIR"
"Masum ve haklı öğrencilerimizi hariç tutarak söylüyorum, 'yurt sorunu var' diyenler, nöbetçi provokatörleri sahaya sürenler, 'barınamıyoruz' diye banklarda eylem yapan örgüt üyeleri, sizin propagandasını yaptığınız caniler olmasaydı, her mahalleye bu devlet yurt yapar, her evladımızı da sıcacık ve insani şartlarda ağırlardı" ifadesini kullanan Bahçeli, yumurta, et, süt, peynir fiyatlarının artışından; çarşı, pazar, marketlerdeki vicdani olmayan zamlı ürün satışlarından samimi olarak sızlananlara hak verdiğini dile getirdi.
Bahçeli, "Fırsatçıların üzerine gidiliyor, simsarların peşine düşülüyor, vatandaşımızın kesesine göz diken yağmacılardan da hesap soruluyor. Destekliyoruz, sonuna kadar gidilmesini istiyoruz.
Fakat vatandaşlarımızın günlük iaşe çabasını istismar edip pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır." dedi.
"Kürt sorunu var" diyenlerin, aynanın karşısına geçip vahim sorunun gerçek hüviyetini ve yansıyan halini görebileceklerini dile getiren Bahçeli, "Türkiye’nin terör ve bölücülük sorunu vardır. Ve bu sorunlara neşter vurulmuş, cerrahi müdahalenin sonuna gelinmiştir. Renklerle tanımlanan listelerde isimleri bulunan terör elebaşları, nokta operasyonlarla imha edilmektedir. Bu devletten kaçamayacaklar, bu milletin cezasından kurtulamayacaklar. Bölücü ve ayrılıkçı emellerin toplumsal siyasi kimlik talebi olarak kabul edilmesi, siyasi statü taleplerine zemin hazırlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Kürt sorununun" seslendirilmesinin, evvelemirde Kürt kökenli vatandaşlara yapılan hakaret ve iftira olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bizi bugüne getiren kökenimiz, doğduğumuz yer, muhterem anamızın dili, ruhumuzu teslim ettiğimiz inancımız ve mezhebimiz ne olursa olsun, bizim adımız Türk milletidir." görüşünü paylaştı.
"LAİKLİK TARTIŞMALARINI BİR KENARA BIRAKALIM"
İstikrar, güven ve büyüme için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin güçlenerek devam etmesi, gerekli olan uyum yasalarının çıkarılması gerektiğini belirten Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin işlerlik ve işlevsellik kazanması için mücadelelerinin devam edeceğini, Cumhur İttifakı olarak Türkiye'nin yarınlarını güvenceye alma kararlılığının süreceğini vurguladı.
Artık laiklik tartışmalarının bir kenara bırakılıp, inanan-inanmayan kamplaşmasından vazgeçilmesini isteyen Bahçeli, Türk milletinin, Müslüman bir millet olduğunu, manevi değerler üzerinde oynamaların, Anayasa temelinde yıkıcı tekliflerin ancak düşmanları sevindireceğini anlattı.
Bahçeli, "PKK belgesini demokratik tutum belgesi olarak yutturmaya çalışan siyasi bölücülerin adaletin pençesinde hesap vermelerini yakından takip edeceğiz. TBMM Karma Komisyonda bekleyen 1359 yasama dokunulmazlığı tezkerelerinden, teröre yardım ve yataklık yapan milletvekillerinin öncelikle tasnif ve tefriki yapılarak karara bağlanmasını, ardından da Genel Kurul'a getirilmesini istiyoruz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun, partisine "baskın seçime hazır olun" mesajı verdiğini anımsatan Bahçeli, "Zihni ve siyaseti baskın yemiş bu zata tekraren hatırlatıyor, sözlerimin kulağına küpe olmasını ümit ediyorum. Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının Haziran ayına göre yapmalıdır. Zillet ittifakı biraz sabretsin, onlara cumhurun gücünü, Türkiye'nin büyüklüğünü, ona buna minnet etmelerinin sonuçlarını mutlaka aziz millet iradesiyle göstereceğiz." sözlerini sarf etti.