23.01.2019 - 20:41 | Son Güncellenme:
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "ABD'nin çekilme sürecinde, terör örgütlerinin istismar edebileceği bir boşluğun doğmaması kritik önemdedir." dedi.
Rusya'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Putin'e sıcak ve samimi misafirperverliği için teşekkür etti.
Ziyaretin, Kerç Boğazı'nda yaşanan elim kaza sonrasında gerçekleştiğini belirten Erdoğan, pazartesi meydana gelen kazada aralarında 4 Türk vatandaşının da bulunduğu 16 kişinin hayatını kaybettiğini, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diledi.
Kazadan yaralı kurtulanlara acil şifa dileğinde bulunan Erdoğan, hayatını kaybeden diğer ülke vatandaşları için de taziye dileklerini bildirdi.
Rus makamlarının, olayın ilk anından itibaren gereken tüm çabayı sergilediğini dile getiren Erdoğan, "Zorlu hava şartlarına rağmen arama kurtarma faaliyetlerine katılan tüm Rus yetkililere, başta değerli dostum Putin olmak üzere, şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Türkiye ile Rusya arasında ekonomi, ticaret, sanayi, enerji ve kültür alanlarında çok yoğun bir iş birliğine sahip olduklarını aktaran Erdoğan, son dönemlerde turizmin bu işin başını çektiğini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bilhassa iki lider olarak Sayın Putin ve şahsımın gayretleriyle mevcut iş birliğimiz gün geçtikçe güçlenmektedir. Ekonomi alanında olumlu sonuçlar almaya devam ediyoruz. Ticaret hacmindeki artış eğilimi devam ediyor. Bu da az önce Sayın Başkanın ifade ettiği gibi, 26 milyar doları ticaret hacmimiz bulmuş durumda. İkili iş birliğimizin nişanesi konumundaki Akkuyu nükleer güç santrali ile Türk Akım projeleri emin adımlarla ilerliyor. 2019 yılı bu noktada çok özel bir yıl olacaktır. Bu sene Türkiye'de ve Rusya'da karşılıklı olarak kültür ve turizm yılı etkinliklerini gerçekleştireceğiz."
Türkiye'nin son 2 yıldır misafir ettiği turistler arasında Rusların ilk sırada yer aldığını belirten Erdoğan, "Geçen yıl 6 milyona yakın Rus misafirimizi ağırladık. Bu sayının 2019 yılında daha da artacağına inanıyorum. Vize muafiyeti de görüşmemizin gündeminde yer alıyordu. Tam muafiyet sağlanması ilişkilerimizin eriştiği noktanın bir gereği olarak inanıyorum ki halklarımızın kaynaşmasını çok daha güçlendirecektir." dedi.
Bugün Putin ile özellikle Suriye'deki durumu ele alma fırsatı bulduklarını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerek İdlib Mutabakatı'nın, gerekse 4'lü Suriye Zirvesi'nin sonuçlarının uygulanmasının takibini yaptık. İdlib başta olmak üzere arazideki gelişmeleri gözden geçirdik. ABD'nin çekilme kararı üzerinde değerlendirmeler yaptık. Türkiye ve Rusya iş birliği, Suriye'nin barış, güvenlik ve istikrarı açısından mihenk taşıdır. Yakın diyaloğumuz ve iş birliğimiz sayesinde pek çok başarıya, pek çok olumlu gelişmeye imza attık. Rus dostlarımızla koordinasyonumuzu güçlendirmekte kararlıyız. ABD'nin çekilme sürecinde, terör örgütlerinin istismar edebileceği bir boşluğun doğmaması kritik önemdedir. Bu konudaki değerlendirmelerimi kıymetli dostumla paylaştım. Türkiye olarak yegane amacımızın başta DEAŞ olmak üzere PYD/YPG gibi terör örgütlerine karşı bunların temizlenmesi görevimizi özellikle ifade ettim. Bunları kimin desteklediğini, kimin provoke ettiğini de gayet iyi biliyoruz. Türk Rus iş birliğini dinamitlemeyi hedefleyen, özellikle terör örgütlerine karşı da ortak bir mücadelenin gereğini ifade etmek istiyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güvenli bölge konusunda başta liderler olmak üzere bunun yanında ilgili bakan arkadaşlarımız görüşmelerini devam ettiriyorlar. Bu konuda bizler için tehdit oluşturan bölgelerin hassasiyeti büyük önem arz ediyor." dedi.
17 Eylül 2018'de Soçi'de imzalanan "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıra"nın ihlaline yönelik teşebbüslere karşı eşgüdüm içinde çalışacaklarını ve aldıkları kararları süratle uygulayacaklarını vurgulayan Erdoğan, özellikle Anayasa Komitesinin kuruluş sürecinin en kısa sürede tamamlanmasının aciliyet arzettiğini ve bu noktada çabalarını yoğunlaştıracaklarını dile getirdi.
Recep Tayyip Erdoğan, "Görüşmemizde özellikle ilgili arkadaşlarımızın müşterek çalışmalarıyla bu konuda bir mesafe alınacağına da inanıyorum." ifadesini kullandı.
"BUGÜNE DEK 300 BİN SURİYELİ GERİ DÖNDÜ"
Görüşmede, Suriyeli mültecilerin geri dönüşü konusunu da değerlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Yaklaşık 4 milyon mülteciye kucak açmış ülke olarak bu konu bizi yakından ilgilendiriyor. Gerek Fırat Kalkanı, gerek Zeytin Dalı harekatlarıyla terörden arındırdığımız alanlara bugüne dek 300 bin Suriyeli geri döndü. Afrin'den Cerablus'a uzanan 4 bin kilometrekarelik alanda Suriyeli kardeşlerimiz terör korkusundan uzak, emniyet ve huzur içerisinde normal yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Geri dönüşlerin önünü açan bu modelin, Fırat'ın doğusuna da uygulanması gerekiyor." diye konuştu.
Bu iş birliğini gelecek dönemde ikili temaslarla ve Astana formatındaki görüşmelerle sürdüreceklerini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kısmet olursa önümüzdeki ay, bu kez Sayın Ruhani'nin de katılımıyla yeni bir üçlü zirveyi malum Rusya'da gerçekleştireceğiz. Ayrıca bununla birlikte de Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızı hemen akabinde yine gerçekleştireceğiz." şeklinde konuştu.
Ziyaretin ve alınan kararların iki ülke için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Değerli dostum Putin'e konukseverliği için ayrıca teşekkür ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Recep Tayyip Erdoğan, bir gazetecinin, "Güvenli bölge konusunda ABD ile yapılmakta olan görüşmelerde somut bir gelişme var mı? Bu konu görüşmenizde gündeme geldi mi? Gündeme geldiyse teknik detaylar hakkında bilgi verebilir misiniz?" şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:
"Güvenli bölge konusunda başta liderler olmak üzere bunun yanında ilgili bakan arkadaşlarımız görüşmelerini devam ettiriyorlar. Tabii bu konuda bizler için tehdit oluşturan bölgelerin hassasiyeti büyük önem arz ediyor ve bizler bu tehdit oluşturan bölgelerdeki tedbirleri alma noktasında, Amerika bu konuda olumlu yaklaşımını bizlere zaten ifade etti. O da bildiğiniz gibi yaklaşık bir 30-32 kilometre derinliğindeki bir bölge idi. Bu konuyla ilgili olarak zaten bizim Rusya ile de herhangi bir sıkıntımız yok. Zira bu güvenli bölge olayı terörden arındırılmış bir bölge hassasiyetidir. Bunu bundan sonraki süreçte de ilgili arkadaşlarımız, dışişleri, savunma bakanlarımız, istihbarat örgütlerimiz sürekli görüşmek suretiyle bu alanlar konusundaki hassasiyetlerimizi koruyacağız."
"BU MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, İdlib ve Suriye Anayasa Komitesindeki son durum hakkındaki sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Değerli dostum gerek İdlib, gerekse Anayasa Komitesi ile ilgili cevabı gayet açık ve net bir şekilde verdiler. İdlib'de terör örgütlerine karşı mücadelemiz aynı şekilde ortak devam edecektir. Terör örgütleriyle olan mücadeleler, anlık mücadeleler değildir. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Çünkü hedefimiz orada Suriye halkının huzurunu, mutluluğunu sağlayabilmektir ve orada onlara göz açtırmamaktır. Bu dayanışmamızı teyid ettik. Anayasa Komitesi konusuna gelince; bu konuyu da aramızda konuştuk ve dışişleri bakanlarımıza, bu konuyla ilgili de diplomatik süreci devam ettirmeleri hususunda İstanbul Zirvesi'nde aldığımız kararın aslında devam ettirilmesi, hatta orada Birleşmiş Milletlerin, De Mistura da vardı, şimdi burada yeni bir özel temsilci de var.
Bu yeni süreç nasıl devam eder bilemiyorum ama az önce okunan mektup bizleri de şaşırtan mektup olmuştur. Ama o, onlar için geçerlidir, bizim için geçerli değildir. Hepimizin, İstanbul Zirvesi'nde de adeta birlikte düşündüğü, adeta kendi arasında bir kanaat birliğine vardığı bir netice var. Biz bunun üzerinden bu süreci devam ettireceğiz. Değerli dostumla da hemfikiriz. Sonucu da temenni ederiz ki hayırlı olur, bir an önce de bir neticeye varırız. Bir taraftan da bu anayasa çalışmasının da sürdürülmesi lazım."
PUTİN: BU BİZİM HİÇ BEKLEMEDİĞİMİZ BİR YAKLAŞIMDI
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD'nin, Suriye'den çekilme planını olumlu bir adım olarak nitelendirerek "Türk dostlarımızın menfaatlerine saygı duyuyoruz. Özellikle güvenliğin sağlanması noktasında." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yoğun bir temas içerisinde olduklarını belirten Putin, "Bugünkü görüşme de son derece yapıcı ve ikili ilişkilere dayalı atmosferde gerçekleşti. Bu görüşmeler her zaman çok yoğun ve çok verimli oluyorlar." şeklinde konuştu.
Astana formatı çerçevesinde Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı zirvelerin Tahran ve Ankara’da düzenlendiğini anımsatan Putin, "Bir sonraki üçlü liderler zirvesini Moskova, Rusya'da yapmayı hedefliyoruz. Tarih konusunda Türkiye ile mutabakat sağladık. İranlı ortaklarımızdan onay almamız lazım." ifadelerini kullandı.
Suriye meselesinin kalıcı bir çözümü üzerine çalışmaların devam ettiğinin altını çizen Putin, "Siyasi ve diplomatik yollarla sorunu çözmek istiyoruz, toprak bütünlüğü prensibine de sadık kalmaktayız. ABD (Suriye'den) çekilme planını gerçekleştirirse bu olumlu bir adım olacak." dedi.
SURİYE'DE TERÖRLE MÜCADELE
Putin, Suriye’deki terör örgütlerinin durdurulması için çok sayıda adım atıldığını vurgulayarak, "İdlib'de silahsız bölgenin Soçi mutabakatı çerçevesinde hayata geçirilmesini de ele aldık. Çalışmalara rağmen bölgede gerginliğin azaltılması için ortaklaşa adımlar atılması gerekiyor." diye konuştu.
Toplantıda, Rusya ve Türkiye'nin ortaklaşa atabileceği adımların da istişare edildiğini anlatan Putin, "Şam'ın Kürtlerle diyalog içerisinde olmasını teşvik ediyoruz. Bu hem Suriye toplumunda birlik sağlayacak hem de komşu ülkelerin hayrına olacaktır." ifadesini kullandı.
Görüşmede, ABD yönetiminin Suriye’den çekilme kararını da ele aldıklarını belirten Putin, "ABD'nin bu adımı gerçekleşirse olumlu bir adım olacak. Bu son derece sıkıntılı bölgedeki durumu istikrara kavuşturacaktır. Türkiye ve Rusya, Suriye'deki çatışmaların sonrasında da iş birliği yapmalıdırlar. Bu konuda bakanlarımız ve yetkililerimizin ortak çabaları olacak ki böylelikle mülteciler konusunda güvenli bir şekilde ülkelerine dönebilsinler." değerlendirmesinde bulundu.
GÜVENLİ BÖLGE KONUSU
Amerikan askerlerinin Suriye'de yasa dışı ve uluslararası hukuk temeline dayanmadan bulunduğunu aktaran Putin, şöyle konuştu:
"Birleşmiş Milletlerin de bununla ilgili de herhangi bir kararı yoktur. Şam yönetiminin de bu yönde bir daveti yoktur. Ama ABD tarafıyla terörle mücadele konusunda yapıcı bir iş birliği tesis ettik, Suriye dahil olmak üzere. Eminim ki bu çalışma sürdürülecektir. Türk dostlarımızın menfaatlerine de saygı duyuyoruz. Özellikle güvenliğin sağlanması noktasında.
Suriye Arap hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında 1998 tarihli bir sözleşme devam ediyor, bu anlaşma özellikle terörle mücadele ile ilgili. Eminim ki bu anlaşma birçok hususu kapatan bir temeldir. Yani Türkiye'nin özellikle güney sınırında güvenliğinin sağlanması noktasında birçok hususu kapatabilir. Bu konuları bugün ayrıntılı bir şekilde anlattık."
Putin, İdlib'in güvenliğinin sağlanması için Türkiye'nin çabalarını gördüklerinin altını çizerek, "Türk meslektaşlarımızın mutabakatın şartlarını yerine getirmek için çabalarını görüyoruz. Tabii ki orada sorunlar var biz bunları görüyoruz. Ama Türk meslektaşlarımızla önümüzdeki dönemde çalışmalarımızın koordine edilmesi, neler yapılması gerektiğini görüştük. Bütün
Anayasa komitesi konusunun önemine işaret eden Putin, "Bu sahada başarılarımızı pekiştirecek olan bir çalışmadır. Çünkü uzun vadede Suriye’de tüm sorunların sadece siyasi ve diplomatik yollarla çözülmesi mümkün. Suriye'de bütün ihtilaf tarafları arasında diyalog kurulması lazım. Suriye'de kapsamlı bir diyalog çalışması yapmak lazım. Suriye’nin geleceğini ilgilendiren tüm kesimler bu çalışmalara katılmalıdır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın girişimiyle İstanbul'da Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa'nın katıldığı zirveyi hatırlatan Putin, "Burada anayasa komitesinin kurulması için birlikte çalışma konusunda anlaştık. Avrupalı meslektaşlarımız bize anayasa komisyonunun oluşturulması için bazı ricalarda bulundular ve hem biz hem de Türkiye bu konuda çalışmalarını tamamladı." ifadelerini kullandı.
Putin, çalışmaların tamamlanmasının ardından yaşanan sürece değinerek, şunları kaydetti:
"Cenevre'de Avrupalı meslektaşlarımızdan duyduk ki bu çalışmalarımızı tamamlamamışız. Bu bizim hiç beklemediğimiz bir yaklaşımdı. Fransa, İngiltere ve Almanya BM Genel Sekreterine bir mektup göndererek, Astana garantör ülkelerinin yapacağı açıklamayı kabul etmemesini istediler. Bunu yorumlamak da çok zor şu anda. Ama biz sabırlı bir şekilde onlarla da çalışmayı sürdürmeyi düşünüyoruz. Onların tutumunun temeli nedir anlayamıyoruz."