09.03.2022 - 12:07 | Son Güncellenme:
Nursima ÖZONUR/ ANKARA (DHA)- İHA
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de grup toplantısında konuştu. Erdoğan, AK Parti'nin en son 12 Ocak’ta yapılan grup toplantısından bu yana TBMM Genel Kurulu'nda 31 kanun teklifinin yasalaştığını söyledi. Erdoğan, "Milli iradenin tecelligahı bu gazi Meclis'i ne kadar iyi ve verimli çalıştırırsak milletimizin umutlarını o derece güçlü tutarız. Yasamasıyla yürütmesiyle yargısıyla demokrasimizi sürekli geliştirerek, gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonumuzun rehberi ve taşıyıcısı haline dönüştürmek öncelikli sorumluluğumuzdur. Seçime artık 15 ay gibi kısa sayılabilecek bir sürenin kaldığını da dikkate alarak her anımızı her günümüzü çok iyi değerlendirmeliyiz. Hem Meclis çalışmaları hem genel merkez faaliyetleri hem illerimizde teşkilat programlarıyla partimizi sandıktaki 16’ncı zaferine hep birlikte hazırlayacak, hep birlikte taşıyacağız" dedi.
'CHP, 28 ŞUBAT İTTİFAKI KURDU'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarın olduğu yerde elbette muhalefetin de bulunacağına dikkat çekerek, "Karşımızda bırakın milleti, kendine bile hayrı olmayan bir CHP vardır. Girdiği 16 seçimin tamamında hezimete uğrayan CHP, kendini geliştirmek için en küçük bir gayret göstermemiş, sürekli geriye gitmiştir. Şimdi bu CHP, güya peşine taktığı ve hepsinin ismini açıkça zikretmeye cesaret dahi edemediği bir 28 Şubat ittifakı kurdu. Güya bu ittifakla ülkenin yönetim sistemini değiştirecek, dünyayı güzelleştirecek, bölgemizi krizlerden kurtarıp, çiçek böcek diyarı haline getireceklermiş. Biz iddialı bir insan olarak karşımızdaki muhalefetin de iddialı olmasını isteriz; ama en azından şu ana kadar karşımızdaki ittifakın ortaya koyduğu fotoğraf bizi bu yönde motive etmek yerine kah güldürüyor kah hüzünlendiriyor kah hayrete düşürüyor. Daha masada hangi sırada oturacaklarına, koridorda hangi sırayla yürüyeceklerine karar veremeyenlerin ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemde gereken hızlı, etkin, dirayetli adımları nasıl atacaklarını doğrusu merak ediyoruz? Henüz yolun başında birbirlerine bu derece güvensizlik içinde olanlara milletimiz nasıl itimat edecek, onu da bilemiyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"28 Şubat ittifakının bu güne kadar karşı çıktığı hususlara baktığımızda bunların Türkiye'nin bölgesel ve küresel kazanımlarından vazgeçeceklerini, sınır ötesi harekatları ve terörle mücadeleyi bitireceklerini, Akdeniz, Ege ve Kuzey Afrika başta olmak üzere bulunduğumuz her yerden çekileceklerini, ekonomiyi IMF’ye teslim ederek çalışanları işsizliğe, insanları sefalete mahkum edeceklerini, savunma sanayinin kritik projelerini, şehir hastanelerini ve benzeri tüm büyük yatırımların kapısına kilit vuracakları, S 400’leri geri verip SİHA'ları silahsızlandıracaklarını, ATAK’ları atacaklarını, dünyanın gıptayla seyrettiği yap- işlet- devret projelerini yerle yeksan ve bu hizmetleri verenleri doğduklarına pişman edeceklerini velhasıl ülkemizi yeniden 1990’lı yılların sefaletine, tek parti devrinin karanlığına döndüreceklerini anlıyoruz. Şimdiden kalkıp dev yatırımları yapan müteahhitleri tehdit etmek suretiyle 'sakın ha' diyen bir muhalefeti dünyanın hiçbir yerinde görmedik, işitmedik, bilmiyoruz. Bu nasıl bir anlayış ve yaklaşımdır."
'TEK İŞLERİ KOALİSYON GÜZELLEMESİ'
Erdoğan, '28 Şubat ittifakı'nın enflasyonu nasıl indirecekleri, PKK ve FETÖ ile nasıl mücadele edecekleri başta olmak üzere milletin gerçek gündemi ile ilgili herhangi bir program ortaya koyduğunu görmediklerini belirterek, "Tek işleri koalisyon güzellemesi yapmak. Daha cumhurbaşkanı adaylarını belirleyememiş olanlar yönetim sistemi değişikliği gibi zorlu bir meclis ve halk oylaması süreci gerektiren aşamaları atlayıp doğrudan başbakanlık pazarlığına giriştiler. Sizin yaptığınız çalışmanın parlamentoda şu anda yeter sayısı var mı? Böyle bir şeyi şu anda bu parlamentodan çıkarmanız mümkün mü? Değil. Bu gülünç orta oyunu bile tek başına karşımızdakileri milleti nasıl kandırmaya çalıştıklarına kafidir. Halbuki Türkiye’nin bölgemizde ve dünyada yaşanan krizler karşısında sergilediği güçlü yönetim iradesinin gerisinde Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nin bulunduğunu, dost düşman herkes kabul ediyor, teslim ediyor" dedi.
'HİZMET SİYASETİNDE YARIŞACAK MUHALEFET ARIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeye kazandırdıkları her eseri ayrım gözetmeksizin 85 milyonun emrine verdiklerini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Dün Gezi olaylarında 'ekonomiyi batırın' çağrısı yapanlar bunlardı. Dün vesayetlerin ve darbecilerin yanında saf tutup demokrasimizi sırtından hançerleyenlere destek verenler bunlardı. Dün ülkemiz terör saldırılarıyla, ekonomik tuzaklarla siyasi çevrelerle boğuşurken ellerini ovuşturarak emperyalistlerin sözcülüğüne soyunanlar yine bunlardı. Dün patates, soğan üzerinden salgın döneminde alınan tedbirler üzerinden bugün yağ üzerinden ülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışanlar yine bunlar. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi hali hazırda yaşadığı sıkıntıları kısa sürede geride bırakacaktır ama emin olun bunların yerli ve milli duruş sergilemek yerine ısrarla peşinden gittikleri müptezellik baki kalacaktır. Biz eser ve hizmet siyasetinde yarışacak muhalefet arıyoruz. Muhalefetteyken bile ülkenin hiçbir meselesi konusunda somut, akılcı bir teklif ortaya koyamayanlar iş başına gelince herhalde birden aydınlanma yaşayacak değiller. Daha ortada hiçbir şey yokken kendi kendilerini gaza getirip, sergiledikleri kibir, şımarıklık, hezeyan bunların asıl cibilliyetlerini ortaya koymaya yetiyor. CHP dün neyse bugün de odur, yarın da aynısı olacaktır. 28 Şubat ittifakının ortakları bugün hangi kavganın, pazarlığın kıskacındaysalar yarın da aynı şekilde davranacaklar. Bunun için diyoruz ki milletimiz bu zihniyete ülkeyi asla teslim etmez."
'GELİŞMİŞ ÜLKELER DE AYNI SIKINTILARLA BOĞUŞUYOR'
Küresel krizler karşısında izledikleri politikalar ile ülkeyi dünyanın 10 ekonomisi arasına sokma kararlılığını millete anlatmak zorunda olduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu konuda en büyük görev teşkilatlarımıza düşüyor. Her yalanı anında doğruyla boğmalı, her iftirayı anında muhatabının yüzüne vurmalı, her spekülasyonu anında boşa çıkarmalıyız. Genel merkezimizle, grubumuzla, vekillerimizle, bakanlıklarımızla bu konuda teyakkuz halinde hızla gereğini yapmalıyız. 'Doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış' sözünü haklı çıkarmamak için daha çok çalışmalıyız. Küresel gelişmeleri takip ederken milletimizin işini, aşını, hayatının her alanını etkileyen sıkıntıları da ihmal etmiyoruz. Kurdaki yükselişten enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki aşırı artışların ülkemize yansımalarından kaynaklanan bir hayat pahalılığıyla karşı karşıyayız. Ancak enflasyonun sadece ülkemize mahsus bir durum olmadığı, gelişmiş ülkelerin de aynı sıkıntılarla boğuştuğu bir gerçektir. Elle gelene 'düğün bayram' demiyoruz; ama bu hakikat dikkate alınmadığında yapılan her değerlendirmenin eksik ve hatalı olduğunu söylüyoruz."
'ENFLASYONU OLUMSUZ ETKİLİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Türkiye'nin üretim ve istihdam gücüyle şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha ispatladığına işaret ederek, "Sağlam ekonomik temellerimiz ve uyguladığımız etkin politikalar sayesinde salgın döneminde en hızlı toparlanma kabiliyeti gösteren ekonomilerden biri olduk. Küresel ekonominin yüzde 3,1 oranında daraldığı 2020 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında büyüyerek Çin ile birlikte pozitif büyüme kaydeden iki ülkeden biri olmuştur. Türkiye ekonomisi 2021 yılında da yüzde 11 ile son 10 yılın en büyük büyüme oranına ulaşmıştır. Kişi başına düşen milli gelirimizin döviz kurundaki yükselişe rağmen bir önceki yıla göre 900 doların üzerinde artarak 9 bin 530 dolar olarak gerçekleşmesi de önemli bir veridir. İhracatımızdaki güçlü artış 2022 yılında da devam ediyor. Şubat ayı itibarıyla yıllık ihracatımız 232 milyar dolara ulaşmıştır. Ekonomimiz büyürken istihdamda önemli artış sağlandı. Toplam istihdam 30 milyonu aşarak, tarihi bir seviyeye çıkmıştır. Rusya-Ukrayna arasında yaşanan gerilimin emtia fiyatlarını aşırı yükseltmesi ülkemizde de enflasyonu olumsuz yönde etkiliyor. Bununla birlikte vatandaşımızın alım gücünü yükseltmek için çok sayıda adım attık, atıyoruz" dedi.
'KUR KORUMALI HESAPLARDA BİRİKEN TUTAR 550 MİLYAR LİRA'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında, enerji sübvansiyonları için geçen yıl 165 milyar liralık kaynak kullanıldığını, bu sene de elektrik ve doğal gazda çok daha yüksek sübvansiyonlarla vatandaşı korumayı sürdüreceklerini söyledi. Petrol fiyatlarındaki hızlı yükselişin akaryakıt tarifelerinde yol açtığı artışları da yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, "İnşallah sondaj gemilerimizi şimdi 5'e çıkarıyoruz. Sıfır kilometre inşallah 4'üncü sondaj gemimizi alıyoruz. Böylece sondaj çalışmalarında çok daha güçlü bir hale gelmiş olacağız. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları da aynı şekilde mercek altına aldık ve gereken müdahaleleri yapıyoruz. Her konuda vatandaşlarımız lehine yapılabilecek ne varsa hayata geçireceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Diğer yandan finansal istikrarı sağlamaya yönelik tedbirler aldık. Kur korumalı mevduat ve katılma hesabı uygulamasına vatandaşımız büyük ilgi gösterdi ve bu sayede döviz kurlarındaki oynaklığı önemli ölçüde giderdi. Bu hesaplarda biriken tutar yaklaşık 550 milyar lirayı buldu. Bunun yüzde 58'i Merkez Bankası bünyesindeki dolar hesabından Türk lirası hesabına geçişlerden oluştu" dedi.
'BÖLGEMİZDEKİ KATLİAMLARI UZAKTAN SEYREDİYORLAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilerleyen dönemde arz güvenliği ve fiyat istikrarı için her türlü tedbiri almaya devam edeceklerini söyleyerek, "Tabii tüm bunları yaparken mali disiplinden de taviz vermiyoruz. Günlük sorunları çözerken geleceğimizi de koruyoruz. Geçtiğimiz yılı merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını program hedefi olan yüzde 3,5'un altında bir seviye olan yüzde 2,7'de tutmayı başardık" diye konuştu.
Son dönemde Türkiye'nin çevresinde yaşanan insanlık dramlarından örnekler veren Erdoğan, "İnsanlık adına yüz karası bu tablo karşısında görevi küresel güvenlik ve istikrarı sağlamak olan kuruluşlar maalesef kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Merak ediyorum, nerede bu dünyada gücü elinde bulundurduğunu söyleyen ülkeler? Hani, gereken desteği verdiler mi? Sadece bol bol nasihat veriyorlar. 'Ne yapıyorsun?' dediğinde bir şey yok, insani destek yok. Kurtarma adına atıkları bir adım yok. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda dünyayı ayağa kaldıranlar tam 11 yıldır bölgemizdeki katliamları uzaktan seyrediyorlar. Ne açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların dramı ne sahile vuran masum çocuk bedenlerinin utancı ne iffetiyle oynanan kadınların feryadı ne gözyaşlarını içlerine akıtan babaların mahcubiyeti Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası kuruluşları bugüne kadar harekete geçirmeye yetmedi. Katliamları engelleyecek, çatışmaların önüne geçecek zulmü durduracak, coğrafyamıza istikrar ve huzur getirecek hiçbir adım atılmadı" dedi.
'BAĞDAT'TA KÜTÜPHANELERİ YAKIP YIKAN HÜLAGÜ'DEN NE FARKI VAR?'
Ukrayna krizinin, Batı'nın ikiyüzlülüğünü ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, "Mazlumları dinine, kökenine, dersinin rengine ayran zihniyetin ne insaniyetle ne de medeniyetle hiçbir bağı yoktur. Irkçılığın daniskası olan bu bakış açısı, insanlık adına utanç vericidir. Batı dünyasının toplumların bünyesini kanser hücresi gibi saran bu ırkçılık hastalığıyla artık yüzleşmesi şarttır. Ukrayna'nın sahipsiz bırakılması gibi Rus halkına, Rus edebiyatına, öğrencilerine, sanatçılarına yönelik cadı avını andıran uygulamaları da kabul etmiyoruz. Hale bak. Almanya'da bakıyorsunuz, 'Filarmoni Orkestrası'nın şefi Putin'in arkadaşı, diye görevine son veriyorum'. Böyle saçmalık olur mu? Öbür tarafta bakıyorsunuz Dostoyevski’nin eserleri İtalya, Avrupa’nın değişik ülkelerinde bu eserlere yasak getiriliyor. Böyle saçmalık olur mu? Bunun tarihte Bağdat'taki kütüphaneleri yakıp yıkan Hülagü'den ne farkı var? Aynı mantık" diye konuştu.
'BÖYLE GİDERSE 5-10 MİLYONU BULMASI YAKIN'
Türkiye olarak, Ukrayna’da yaşanan krizde ilk günden itibaren soğukkanlılığı elden bırakmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Karadeniz'de komşumuz olan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden bir üzüntü duyuyoruz. Krizin çatışmaya evrilmemesi için çok çaba harcadık. Hala da harcıyoruz. Hem Sayın Zelenski ile hem Sayın Putin ile yaptığımız görüşmelerde sorunların kaba güç yerine diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdik. İstikrarsızlıkla boğuşan bölgemizin yeni krizleri, özellikle de ağır maliyetleri olacak bir savaşı kaldıramayacağını açıkça ifade ettik. Bugün 14 gününü geride bırakan çatışmalar maalesef her iki taraf için de ciddi insani kayıtlara ve durumlara yol açıyor. Daha şimdiden 2 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı, böyle gitmesi halinde rakamın herhalde 5-10 milyonu bulması yakındır. Aralarında sivillerin de olduğu binlerce insan hayatını kaybetti, yaralandı. Çatışmaların yaşandığı şehirlerde, yollar, okullar, evler, hastaneler çok ağır hasar gördü. Diğer savaşlarda olduğu gibi bunda da en büyük acıyı masum çocuklar ve savunmasız kadınlar çekiyor. Bir bavula sığdırdıkları eşyaları ile hayata tutunmaya çalışan siviller bize ve tüm insanlığa savaşların gerçek yüzünü bir kez daha hatırlatıyor. Savaşın, savaşların kesinlikle kazananı olmaz. Kalbinde zerre kadar merhamet olan birisinin çocukların yüzlerine vuran o korkuyu o dehşeti görüp de hüzün duymaması mümkün değildir. Türkiye olarak bu acıyı bir an önce dindirmek hem insanlığımızın hem de komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz."
'KALICI ATEŞKESE KAPI ARALAMALARINI ÜMİT EDİYORUM'
Ukrayna ve Rusya arasındaki gerilimde Türkiye'nin izlediği politikanın kıymetinin gün geçtikçe ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan, "Her ne kadar içimizdeki muhalefet anlamasa da Türkiye'nin her iki tarafla konuşabilen anahtar ülke konumu tüm dünyada büyük takdir topluyor. Telefon görüşmesi yaptığımız hemen her lider ülkemizin kararlı, dürüst, bölgesel barış ve istikrarı önceleyen tavrından sitayişle bahsediyor. İnşallah diplomasi trafiğimizi 11-13 Mart tarihleri arasında düzenlenecek 2'nci Antalya Diplomasi Forumu'nda da sürdüreceğiz. Yarın Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanlarının ilk kez bir araya geleceği görüşmenin kalıcı ateşkese kapı aralamasını ümit ediyorum. Ülkemizin ev sahipliği yapacağı bu kritik görüşme öncesinde sivillerin tahliyesi için ilan edilen ateşkesi de memnuniyetle karşılıyoruz. Tabi diplomatik arenada tüm adımları atarken krizin hem vatandaşlarımız hem de Ukrayna halkı açısından yol açtığı sıkıntıları göz ardı etmiyoruz. Bugüne kadar toplam 13 bin vatandaşımızın tahliyesini veya sınırdan geçişini temin ettik" dedi.
'YARINLAR GÜZEL MÜJDELERLE BİZİ BEKLİYOR'
Tüm dünyanın dikkatinin Türkiye’nin kuzeyindeki krize çevrildiği dönemde kendi hedeflerine doğru ilerlemeyi sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, "Özellikle ekonomide yaşanan dalgalanmaların günlük hayatımızda yol açtığı sonuçların geçici olduğuna, yarınların nice güzel müjdeler ile birlikte bizi beklediğine yürekten inanıyoruz. Sadece buna inanmakla kalmıyor, gereken her türlü hazırlığı yapıyor, her türlü adımı atıyoruz. Milletimden sabırlı olmalarını, soğukkanlı davranmalarını, sağduyuyu elden bırakmamalarını, bize güvenmeye devam etmelerini istiyorum" diye konuştu.
Ayrıca bugün İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u misafir edeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yarın Azerbaycan Cumhurbaşkanı aynı şekilde misafirimiz olacak. Pazar günü Yunanistan Başbakanı misafirimiz olacak. Kendileriyle bir öğle yemeği yiyeceğiz ve bu haftayı da bu şekilde yoğun olarak inşallah devam ettireceğiz. Tabi Antalya'daki forumda da birçok liderlerle dışişleri bakanları ile vesaire görüşmelerimiz olacak" dedi.