SiyasetŞIK OLMADI!

ŞIK OLMADI!

26.03.2011 - 02:43 | Son Güncellenme:

Ahmet Şık’ın basılmamış ‘İmamın Ordusu’ adlı kitabının kopyalarının yok edilmesi için gerçekleştirilen operasyona her kesimden tepki geldi. Başbakan Yardımcısı Arınç, “Bu çok şık bir olay değil. Henüz basılmamış bir ürüne el konulması fevkalade üzücü ve endişe verici” dedi

ŞIK OLMADI

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün talebi doğrultusunda, tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturması kapsamına alınmasına gerekçe gösterilen henüz basılmamış “İmamın Ordusu” adlı kitabını “örgütsel doküman” olarak niteleyerek, kopyalarına el konulmasına hükmetmişti. Bu karar doğrultusunda önceki gün İthaki Yayınları ile Ahmet Şık’ın eşi Yonca Verdioğlu Şık ve Radikal gazetesi muhabiri Ertuğrul Mavioğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin ev ve işyerinde arama yapılmıştı. ‘Kitap operasyonları’na toplumun çeşitli kesimlerinden büyük tepki geldi.

‘Endişe verici’
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Bu çok şık bir olay değil. Henüz basılmamış bir ürüne el konulmasını fevkalade üzücü buluyorum. Henüz basılmamış ve kitaba dönüşecek olan bir ürüne el konulması ve gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun görev yaptığı Radikal gazetesindeki bilgisayarından kitap taslağının silinmesini fevkalade üzücü buluyorum. Bir kitaptan dolayı böyle bir eylem ve faaliyet yapılmasından gerçekten üzüntü ve endişe duyduğumuzu şahsen ifade etmek istiyorum.
Bu konuda bir mütalaa aldım. Buna göre anlaşılıyor ki paylaşsak da paylaşmasak da yapılan bir yargısal faaliyettir. Bu yargısal faaliyet mahkeme kararıyla CMK hükümlerine uygun olarak yapılmıştır. Bu yargı kararını eleştirmek mümkündür; ancak bizim yasama olarak da hükümet mensubu olarak da söyleyebileceğimiz çok fazla şey yok. Bu konularda yetki aşımı olmuş mudur, olmamış mıdır? Şüphesiz ki herkes her şeyi yazmakta ve konuşmakta özgürdür. Sadece bir kitaptan dolayı, bir basın mensubundan dolayı veya bir gazeteye yönelik böyle bir eylem ve faaliyet yapılmasından gerçekten üzüntü ve endişe duyduğumuzu şahsen ifade etmek istiyorum.

‘Bedelini biz ödüyoruz’
Kültür ve Turizm Bakanı Günay: Ayrıntıları bilmiyorum. Yargı, mahkeme kararı alarak bir yasa dışı örgüt belgesi aradığını söylüyor. Ama bunun bir kitap yasaklama görüntüsü vermesi ülke demokrasisi açısından hepimiz için sıkıntı verici durumdur. Yargının bu tasarruflarının bir anlamda bedelini biz ödüyoruz. Bizim dahil olmadığımız, bizim yetkimiz olmayan bir takım kararların, tasarrufların bedelini biz ödüyoruz. Bu soruların muhatapları biz oluyoruz. Bence bir an önce yargının bu konuları herkesin ikna olacağı şekilde karara bağlaması, doğruyu yanlıştan, suçluyu suçsuzdan ayırması ve bir günlük bile olsa herhangi birinin haksız tutuklu olmasının sona ermesini sağlaması hepimizin beklediği bir sonuçtur.

‘Abdülhamit’ten sonra ilk’
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır: Sayın Savcı’nın, Sayın Başbakan’ın ve tüm AKP sözcülerinin Türk milletinden özür dilemesi gerekir. Sultan Abdülhamid’den bu yana daha baskıya verilmemiş kitabın takibe düştüğünü ilk defa görüyoruz.
‘Başbakan korkmaya başladı’
DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi: Ak Parti iktidarı var olanlarla değil yok olanlarla uğraşmaya başladı. Olmayan kitabın toplatılmasına dünyada ilk defa şahit oluyoruz. Başbakan artık yazılmayan kitaplardan korkmaya başladı. Ahmet Şık’ı önce içeri aldılar, hınçlarını alamadılar yazılmayan kitabın üzerine gidiyorlar.

Haberin Devamı

Yazarlardan tepki
Melih Aşık (Milliyet): Matbaa 1450 yılında Johann Gutenberg tarafından icat edilmiş, 2011 yılında İstanbul’da polisler tarafından basılmıştır!
Erdal Güven (Radikal): Ahmet’in kitabını silenler, daha doğrusu o polislere bu talimatı verenler de hepimizin bilgisayarına girdi. Hepimizin kitabını aldı gitti aslında.
Ahmet Hakan (Hürriyet): Hep birlikte ‘İmamın Ordusu’ adlı kitabı yayınlama işine girişelim. Hepimizi toplayıp Silivri’ye götürecek değiller ya...
Güngör Mengi (Vatan): Bizdeki örnek (Hitler ve Mussolini faşizminden) daha berbat! Çünkü basılmamış bir kitabın taslak hali, yazarı bir yana, kopyasını elinde bulunduranları bile hedef yapıyor.
Umur Talu (Habertürk): Polis ve savcılık “silah” arıyor. “Silah” bir kitap. Henüz iddianame dahi yapmadığınız bir suçu satır aralarında, bilgisayar diplerinde baskın baskın aratan ne?
Ahmet Altan (Taraf): Ya Ahmet Şık’ı kuvvetli deliller olmadan tutukladılar ve şimdi o delili bulabilmek için uğraşıyorlar, ya da o kitapta bu soruşturmayı sürdürenleri korkutan birşey var
Altan Öymen (Radikal): Yayımlanmamış kitabı önleme gayreti, 2. Abdülhamit Han’ın sansürlü basın rejimini hatırlatıyor. Ama bugünküler o yetkiyi nereden alıyor? Hangi kanundan?

Haberin Devamı

MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN KINAMA:
‘Totaliter’de bile rastlanmaz

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin: Totaliter rejimlerin en şiddetle uygulandığı dönemlerde bile rastlanmayan kara günler...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç: 24 Mart 2011 günü, basın tarihimizin kara ve karanlık günleri arasındaki yerini şimdiden almış görünüyor.
Gazetecilere Özgürlük Platformu: İnsanlık tarihinde ilk kez polis sanal ortamda kitap avı başlattı.
Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit: Türkiye gerçekten bir hukuk devleti ise kendilerinin o işlemden mağdur olduğunu ileri sürenler için üst yargı kurumlarına itiraz hakkı gerektirmektedir.
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün: Uygulama benzeri ancak totaliter ve faşist rejimlerde rastlanabilecek türden. Şiddetle kınıyoruz.

Haberin Devamı

‘Yargının konusu’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Bunlar benim değil, tamamı yargının konusudur. Yargı bu süreci, devam ettirdikleri sorgulama süreci içerisinde ellerindeki bulgular, belgeler sebebiyle devamlı ne çıkıyorsa, bunun üzerine üzerine gidiyorlar. Bunlar durup dururken olan şeyler değil. Demek ki, her araştırma yeni bir araştırmayı, yeni bir müdahaleyi getiriyor. Yargı da buna göre adımlarını atıyor. Bunun yürütme olarak bizlerle ilgili bir yanı yok. Bunları biz çıkarmıyoruz. Bunları yargı çıkarıyor. Lütfen bu konuda da olayı bu şekilde değerlendirmekte fayda var. Neler oluyormuş bu ülkede, bu soruyu bir de kendimize herhalde soracak olursak, çok daha isabetli olur.

‘Yargıç kitabı okudu mu?
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Böyle bir şey olamaz. Terör örgütü dökümanı diye. O kararı veren yargıcın o kitabı okuyup okumadığı konusunda şüphem var.
Antalya Milletvekili Deniz Baykal: Ortada daha kitap yok. Yayınlanmamış kitabın bir takım hazırlıkları ön taslakları metinleri var. Şimdi büyük bir panik içinde Türkiye’de birileri bu taslakları arıyor. Basılmamış kitabın yakalanmasına çalışılıyor. Kaç tane nüsha varsa o nüshaları kaldırıp rahatlayacaklarını düşünüyorlar, bazıları. Tüm nüshalar bulunup imha edildiği takdirde bile sorun çözülmez. Bütün bunlar o kitaba dönüşmeden bilgisayarın ekranına yansımadan önce birisinin kafasında şekillenmiş. Yani daha kestirmeden çalışsınlar. Yayınlanmamış kitapla uğraşmasınlar. ‘Bir partilinin ‘Kafayı koparsınlar’ önerisi üzerine) Evet, evet. Bu mantığın sonucu odur.

Haberin Devamı

Çakkalkurt duruşmalara katılmadı
Milliyet ve Posta gazeteleri ile değişiklikten önceki Radikal gazetesinin de Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olan Hasan Çakkalkurt, dün Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde basın ceza davalarının duruşmalarına, basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına karşı duyduğu endişeleri nedeni ile katılmadı. Çakkalkurt, mahkemeye gönderdiği mazeret dilekçesinde, “Kendimi ifade edemeyeceğim kanaatiyle duruşmaya katılamayacağım” dedi.

Ahmet Şık’ın ağabeyi: İnsaf!
Kardeşi Ahmet Şık’ın Türkçe düzeltmeleri için kitabını kendisine göndermek istediğini ancak tamamlayamadan tutuklandığını anlatan ağabeyi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık, CNN Türk’e şunları söyledi: “Avukatlara ısrarla ‘Delil olmadan bir insan nasıl savunabilirsiniz?’ diye sordum. ‘Savunmamızı yapamıyoruz’ diyorlar. ‘Ne zaman duruşması olur?’ diyorum, iddianamenin yazılmasına bağlı. İddianame ne zaman yazılır? En iyimser ihtimalle 8 ay sürebilir. Peki sonra? Duruşmalar olacak, birkaç yıl sürebilir. İnsaf!”

Haberin Devamı

‘Kimden aldığımı bildirmeyeceğim’
İnsan hakları aktivisti Şanar Yurdatapan, ‘İmamın Ordusu’ kitabı için kampanya düzenledi. Kitap kopyasına ulaşmak için duyuru gönderen Yurdatapan, edindikten sonra bilerek ve isteyerek dağıtımını yapacağını ilan etti. Yurdatapan, çevresine gönderdiği elektronik postada, “Elinizde varsa bana ulaştırır mısınız? Söz, kimden aldığımı bildirmeyeceğim. Ama dünyanın dört köşesine yoyalayacağım” dedi.

İNTERNETTE KAMPANYA
‘Kitap bende de var’

İnternet üzerinden “Jiyan” isimli haber portalının çalışanları ve takipçilerince “Velev ki Ahmet Şık’ın kitabının taslağı biz de de var” başlığıyla imza kampanyası başlatıldı. Kampanyaya imza verenlerin sayısı kısa sürede 500’e yaklaştı. Kampanya metninde, “Buradan ilan ediyoruz. Velev ki Ahmet Şık’ın kitabının taslağı bizde de olsun, ne değişir; değil mi? Şık’ın yazdıklarından, karanlık yüzlerinin ortaya çıkmasından korkuyorlar. Şık’a ve yazdıklarına tanığız, olur da düşerse posta kutumuza zevkle yayınlarız. Madem bu bir savaş, biz tam ortasındayız, kitaplardan korkanların iktidarına dokunuruz da yanarız da!” denildi.

Kırmızı kalem de örgütsel malzeme
Sincan Cezaevi’nde örgüt üyeliği suçundan hükümlü bulunan gazeteci Erol Zavar, Ankara İnfaz Hakimliği’ne dilekçeyle başvurarak, kantinde kırmızı kalem satılmadığı yönünde şikayette bulundu. Cezaevi idaresinden gönderilen cevapta bu tür malzemelerin örgütsel içerikli sembol ve bayrak yapımında kullanıldığı bilgisini verdi. Zavar’ın şikayet talebinin reddine karar verildi, itiraz da mahkemece reddedildi.

KEŞFETYENİ
Kazandığı ilk parayla aldığı şoke etti! 'Bebeklikten ödem var'
Kazandığı ilk parayla aldığı şoke etti! 'Bebeklikten ödem var'

Cadde | 14.04.2025 - 07:03

Ünlü sanatçı Sibel Can, yeni tarzıyla dikkat çekiyor. Ramazan ayından sonra tekrar sahnelere dönen Sibel Can, kazandığı ilk parayla ne aldığını açıkladı.

Yazarlar