Siyaset Sabrın da bir nihayeti vardır

Sabrın da bir nihayeti vardır

02.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili sert çıkan Erdoğan, “Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru olmasına asla izin vermeyiz. Azınlık haline getirilmesine de asla izin vermeyiz. Sabrın, tahammülün bir nihayeti vardır” dedi.

Sabrın da bir nihayeti vardır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile görüşmesi sonrası Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili Rum kesimi, Yunanistan, AB ve BM’ye sert çıktı. Sabrın ve tahammülün de bir nihayeti olduğunu belirten Erdoğan, “Mevcut fırsat penceresi sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından görünmelidir. Oyalamaya kimsenin hakkı yoktur. Sabrın, tahammülün bir nihayeti vardır” dedi.
Erdoğan, dün KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Kıbrıs sorununa yönelik görüşmeleri değerlendirdi. Görüşme sonrası ikili yapılan basın toplantısında Erdoğan, “Sabırla hareket eden sabrının karşılığını göremeyen Kuzey Kıbrıs Türk halkı var. Temenni ederim ki sabrın sonu selamettir, gerçekleşir. Adil, kalıcı ve kapsamlı çözümden yanayız. Adil olmayan projelerle gelenler bilsin ki bu bizim tarihimizi kaybetmek olur, bu da mümkün değil. Bizim gayretlerimizi Yunanistan ve İngiltere aynen ortaya koymalıdır. Garantör uluslar arası kuruluş arama işine girenler boşuna girer evet dememiz mümkün değildir” dedi.

AB’ye eleştiri
Annan planı sonrası AB’nin tavrını eleştiren Erdoğan, “Bu kimin samimi kimin samimi olmadığını ortaya koyması için önemlidir. AB biz bu noktada KKTC’nin gösterdiği tavrın yanında olacağız demişti. Ne yazık ki AB adım atmamıştır atamamıştır. BM Güvenlik Konseyi de olumlu adım atmadı. Güney Kıbrıs’ı bir de AB’ye aldılar. Samim gayretlerin karşılık bulmasını hala ümit ediyoruz. Her iki tarafa çözüm önemli getiriler sağlar” diye konuştu.
2-3 ay içinde hayat suyunun Kuzey Kıbrıs’a geleceğini belirten Erdoğan, “Baraj bitmiş durumda. Elektrik enerjisini getirmek suretiyle hava kirliliğini de ortadan kaldıracağız. Çevreci bir enerjiyi sağlayacağız. Samimi arzumuz sadece Kuzeye değil tamamına hayat verebilir. Bizim uzattığımız barış eline karşı tarafta cevap versin” dedi.

Azınlık haline getirtmeyiz
Erdoğan, mevcut durumun devam etmesine izin vermeyeceklerini kaydederek,şunları söyledi: “Adanın ortak sahibi Kuzey Kıbrıs halkı için biran önce kalıcı anlaşmaya varılması gerekiyor. İki kesimlilik, siyasi eşitlik, eşit iki devlet için Kıbrıs Türk tarafının çabalarına destek veriyoruz. Mevcut fırsat penceresi sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından görünmelidir. Oyalamaya kimsenin hakkı yoktur. Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru olmasına asla izin vermeyiz. Azınlık haline getirilmesine de asla izin vermeyiz. Adil, kalıcı, temelli bir çözümle inşallah bir noktaya varırız. Sabrın, tahammülün bir nihayeti vardır.”

Tribünde seyirci değiliz
Tribünde seyirci olmadıklarını garantör ülke olduklarını belirten Erdoğan, “Gelişmelerle ilgili her zaman elimiz Kuzey Kıbrıs’ın üzerinde. Söyleyecek sözümüz her zaman vardır, olacaktır. Kabul edilemez şeyler vardır. İki devletli çözüm kabul edilmediği sürece buna sıcak bakamayız. Siz bizim arkamızdan gelin diye dayatmaya kimsenin hakkı yoktur. Kabul edemeyiz. Kuzey Kıbrıs kardeşlerim bu noktadaki gücünü birlik beraberlik içinde yürütsün. Yeter ki kendi içinde yara almasın. Bunu almadığı sürece Kuzey Kıbrıs’ın geleceğinden hiç endişem yok” dedi. ‘Sabır bittiğinde ne olur’ sorusu üzerinde Erdoğan, “Herkes güldüğüne göre anladılar demek ki” dedi.

Ruhban Okulu yanıtı
Rize’ye ve İstanbul’a gittiğini belirten ve Ruhban Okulu’nun ne zaman açılacağını soran Yunanlı gazeteciye Erdoğan, “Bizim eve de gittin mi?” diye sordu. Kasımpaşa’ya gittiğini söyleyen Rum gazeteciye “Maşallah Kasımpaşa’ya da gittin” yanıtını verdi. Erdoğan, şunları kaydetti:

“Değerli dostuma teşekkür ediyorum. Birkaç yıl önce Gökçeada’da dolaşıyorum, bir genç yanıma geldi. Rum vatandaşı. Partimin oradaki teşkilatında çalışıyormuş. Türk kızına aşık, babam annem istemiyor dedi. Görüşelim dedi. Buluştuk. Hayırdır niye engel oluyorsunuz dedim gelenek dedi. Diğer çocuklar ABD’de. Niye getirmiyorsunuz dedim gelmiyorlar dedi. Bizim kapımız geçmişteki Rum vatandaşlara da açık bundan sonra gelenlere de açık.
Gayri menkullar noktasında Rum vakıflarının ne kadar varsa hepsini ödemeye başladık. 2.5 milyar doları buldu. Gayrimenkulleri teslim de ediyorum bazılarını. Ruhban okulu meselesine gelince, yetimhaneyi verdik. Bartelemous ile beraber gittik, onlara teslim ettik. Fakat kendilerine şunu söyledim. Ruhban okulunu açmak problem değil ama 2 önemli başlık. Atina’da 2 yıkılmış cami var. Bu camilerin yapımına müsade edin dedim. Söz dediler. O günden bugüne adım atılmadı. Batı Trakya’da baş müftümüzü Yunanistan hükümeti olarak atama ile getirmek istiyorsunuz. Orada seçilmesi lazım. Hırıstiyan camiası cevap vermiyorlar. Hâlâ bana ruhban okulunu soruyorsunuz. Açarız zor değil ama bir defada siz sözünü tutun. Ver ağacının altında doğdunuz hiç yer yok. Bir defa da al deyin ya. Mesele bu."

Haberin Devamı

‘İzmir’e yerleş vatandaşlık benden’

Erdoğan, basın toplantısından çıkarken Rum gazeteci ile sohbet de etti. Rum gazeteci Aristides Viketos’un, “İzmir’e gelip yerleşmek istiyorum” demesi üzerine Erdoğan, “Gel, yerleş tabii ki” diye cevap verdi. Bunun üzerine Rum gazeteci, “Vatandaş değilim ki, nasıl yerleşeyim?” dedi. Erdoğan da, “Sen gel İzmir’e yerleş, vatandaşlığını ben halledeceğim” karşılığını verdi. Eroğoğlu ise Rum kesimiyle anlaşmanın mümkün olduğunu belirterek, “Yeterki Rum komşularımız 1974 öncesi hayallerinden vazgeçsin” dedi. Güçlü bir Türkiye’nin güçlü bir KKTC demek olduğunu belirten Eroğlu, “Kardeşlik hukukumuz vardır. Kimsenin bu birliği bozmaya gücü yetmeyecektir” diye konuştu.

Haberin Devamı

Anıt mezara ziyaret

Erdoğan, Rauf Denktaş ve Fazıl Küçük’ün anıt mezarlarını da ziyaret ve anıt mezardaki deftere de şunları yazdı: “Kurucu Cumhurbaşkanı Aziz Denktaş, Tüm hayatınızı var oluş mücadelesine adadığınız kahraman Kıbrıs Türk Halkı, dirayetli liderliğinizde gerçekleştirdiği onurlu mücadelesinin en anlamlı eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde geleceğe güvenle bakmakta ve kararlı bir şekilde aydınlık yarınlara yürümektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu eşsiz mücadelesinde Kıbrıs Türk Halkı’na karşı ahdi ve tarihi sorumluluğunu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getirme kararlılığını manevi huzurunuzda bir kez daha teyit ederek, aziz hatıranızı şükran ve saygıyla anıyoruz.”