18.12.2016 - 17:34 | Son Güncellenme:
AA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde CHP Gençlik Kolları tarafından düzenlenen Umut Kongresi'nde konuştu. Kılıçdaroğlu, topluma umut vermek için çok sayıda gencin Türkiye'nin farklı illerinden geldiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, bir ülkenin gençleri olduğu sürece o ülkenin geleceğinden söz edilebileceğini ve yarınlara umutla bakılabileceğini ifade etti. Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısının gençlerden oluştuğunu ancak bu kişilerin yarısının işi olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, kendi kuşağının bu alanda gerekli sorumluluğu yerine getiremedikleri değerlendirmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, "Bizim kuşak, gençlere gerekli önemi vermedi. Gençler, 'değişim' istediler, kapılarını kapattılar. Gençler, 'gelecek için umut' istediler, kapı kapandı. Gençler, daha çok çalışmak istedi, okumak istedi, okurken yurtlarda kalmak istediler ama önlerine barajlar kondu. Şimdi, sizler umut için tekrar toplanıyorsunuz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, gençlerin düşünce ortamının ülkenin geleceği olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:"Sizin kuşağınızın bir özelliği daha var. Dünyayla dalga geçmek. Yeri ve zamanı gelince, en güzel dersi verirsiniz. Ders verdiğiniz alanlardan birisi de Gezi olaylarıdır. Bütün dünyaya gençliğin damgasını vurduğu olaylar. O olaylardan sonra bir diktatöre diz çöktürdünüz. Bu, hala hazmedilmiş değil ama biz gayet iyi biliyoruz ki bu ülkenin gençleri, bu ülkenin umududur.
Sizden isteğim, kesinlikle ayda bir kez, Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni mutlaka okuyun. Orada göreceksiniz, bu ülkede devrimi yapan, ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele eden, ekonomik alanda kalkınması için olağanüstü başarılara imza atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini, gençlere bırakıyor. Hiçbir kuruma, hiçbir aileye, hiçbir kişiye değil, ülkenin gençlerine bırakıyor. Bu kadar ağır ve onurlu bir mirası devralmış durumdasınız. Neden ağır bir miras? O Gençliğe Hitabe'de size verilen görevler var. Bu görevi taşımak da herkesin değil sizin görevinizdir."
Gençlere, Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa Nutkunun da mutlaka okunması tavsiyesinde bulunan Kılıçdaroğlu, bugünlerde şehitlerin ardından dökülen gözyaşlarının yetersiz kaldığını, hayatın sorgulanması gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Neden şehitlerimiz geliyor? Neden Ortadoğu bataklığı içindeyiz. Neden etnik kimlik, inanç, siyaset Türkiye'de ana omurga olarak ortaya çıktı? Neden, insan olarak birbirimize bakmamayı öğrendik ve öğrettiler? Hepimiz, insanız. Kimliğimizle, değerlerimizle insanız. Neden, ayrışma ve neden bölünme? Bunu sorgulamak zorundayız? Bunu sorgulamazsanız, gerçeği bulamazsınız." diye konuştu.
'CUMHURİYET EDĞERLERİNDEN UZAKLAŞTIĞIMIZDA'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, üniversitelerin baskı altında olduğunu iddia ederek gençlere büyük görevler düştüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu, "Bırakın öğrencilerin, hocaların bile konuşmaktan korktuğunu biliyoruz. Aydınlar konuştuğu zaman, zindanlara atıldığını da çok iyi biliyoruz ama bütün bu zorluklar inandığımız yoldan bizi döndürmemeli. Biz, bir devrimcinin bıraktığı mirasın arkasından koşuyorsak ve Türkiye'yi çağdaş uygarlığın üzerine çıkarmaya çalışıyorsak, hiçbir güç inandığımız yoldan bizi döndürmemelidir." ifadesini kullandı.
Farklı siyasal görüşlerin, inançların, kimliklerin olabileceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, mutlaka güçlü bir ortak payda oluşturulması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ortak paydada, ülke sevgisi, bayrak sevgisi, İstiklal Marşı, üniversiteler, kadın-erkek eşitliği, demokratik parlamenter sistem, güçlü demokrasi, özgür basının bulunması gerektiğine işaret etti. Atatürkçülük hakkında görüşlerini aktaran Kılıçdaroğlu, Atatürkçülüğün iki temel ayağı olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Atatürk der ki, 'Özgürlük ve bağımsızlık benim karekterimdir.' Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ana noktası da budur. Bu yeterli midir? Hayır. İkinci ayak ise ekonomik bağımsızlıktır. Çünkü, bir ülke ancak üretirse güçlü olur. Üreten ama hakça bölüşen bir Türkiye. Eğer, bir ülke üretmiyorsa, dünyada söz sahibi olamaz.
Osmanlı'nın batış nedenlerine bakın. Üretemeyen bir Osmanlı, kendi parasını basacak bir bankası olmayan Osmanlı. En güçlü olduğu Fatih Sultan Mehmet'in Osmanlı surları için top dökecek ustayı dışarıdan getirmesi gibi. Koca Osmanlı, top dökememiş, tüfek yapamamıştır. Dumlupınar'a gittim ve Meydan Savaşı'nda kullanılan silahlar sergileniyor. Bunlar, Amerikan, Alman ve Rus tüfeği. Osmanlı'nın, Cumhuriyetin, yok. Bu gerçeği bildiği içindir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk yaptığı iş, İzmir'de İktisat Kongresi'ni toplamak olmuştur. Bir kilometrelik milli demiryolumuz yok, kendi paramızı basacak Merkez Bankasını 1921'de bulduk, 1925 yılında Türkiye Kayseri'de uçak fabrikasının temelini attı. Malatya'dan Nazilli'ye kadar her yere fabrika kuruldu. Bir kilo şeker üretemiyorduk, 1920'lerde şeker fabrikalarının temeli atıldı. 1934'te Kayseri'den kalkan ilk uçağımız Ankara'ya indi ve 1940'lı yıllarda uçak ihraç eden bir ülke olduk. Tüm, bunlar olurken de Osmanlı'nın borçları son kuruşuna kadar ödendi. Ne oldu da üreten ülke, böyle oldu? Marshall yardımlarına iyi bakın. 'Siz, neden denizaltı üretiyorsunuz, size bunların tamamını bedava vereceğiz.' dediler ve 2. Dünya Harbi'ndeki bütün döküntüleri aldılar. Ne zaman uyandık, Kıbrıs çıkartmasıyla. Dediler ki, 'Bizim verdiğimiz gemileri, Kıbrıs çıkartmasında kullanamazsınız, uçakların benzini vermeyeceğiz.' Geldiğimiz nokta budur. Cumhuriyetin kurucu değerlerinden uzaklaştığınız andan itibaren Türkiye bir bataklığa sürüklenir. Bugün, Ortadoğu bataklığına Türkiye'nin sürüklendiği gibi."
Demokrasinin varlığının çok önemli olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "146 gazetecinin hapiste olduğu bir Türkiye'de demokrasiden söz edemezsiniz." dedi.Kılıçdaroğlu, demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından birinin güçler ayrılığı ilkesi olduğunu ifade ederek, yasama ve yargının yürütme organının vesayeti altında olması halinde bunun sorun yaratacağını bildirdi."Bildiri imzaladım diye, beni üniversitelerden atıyorlarsa, kapının önüne koyuyor veya hapse atıyorlarsa, o ülkede demokrasiden söz edilemez." diyen Kılıçdaroğlu, kendisinin de söz konusu bildiriye karşı olduğunu ve doğru bulmadığına değinerek, ama bu gerekçeyle bir kişinin üniversiteden atılmasının da doğru olmadığı değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, gençlere yatırım yapılması, onların eğitim alırken barınma ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için yurt yapılması gerektiğini belirterek, "Neden yapılmıyor? Gençler, karanlık odaklara teslim edilsin, diye. Biz, buna karşıyız. Üniversite gençleri, üniversite yönetiminde belli oranda söz ve karar sahibi olmalıdır. 'Söz ve karar sahibi yaparsak, bunlar daha dünün çocukları. Bunlar, acaba üniversite yönetimini karıştırabilirler mi?' Senin, 'dünün çocukları' dediğin kişileri, sen yeri geldiğinde idam sehpasına gönderiyorsun, yeri geldiğinde asıyorsun." diye konuştu.
TOPLUMA DAYATMAK İSTİYORLAR
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalar yapıldığını belirterek iktidarın ABD'dekinden farklı bir sistem getirmeye çalıştığını öne sürdü.Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Güney Amerika modellerindeki gibi bir Başkanlık sistemi de değil. Gayri milli bir Başkanlık sistemi gelecek, milli değil. Bir kişiye, bütün ülke teslim edilmek isteniyor. Valiyi o tayin edecek, milletvekilini, büyükelçiyi, hakimi, savcıyı o belirleyecek. Böyle bir sistem, dünyada yok. 'Türk tipi başkanlık sistemi' diyorlar. Bütün Türk tarihine bakın, böyle bir sistem yoktur. Gayri milli bir sistemi, bu topluma dayatmak istiyorlar. Bunu, gayet rahatlıkla her yerde söyleyebilirsiniz.
Bizi, uygar dünyadan koparacak olan bir rejim değişikliğine biz izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin geleceği için ve çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak için izin vermemekte ve bunun mücadelesini vermekte kararlıyız. Size, bu ülkenin insanlarına borcumuz var. Cumhuriyet, onların düşündüğü gibi kurulmadı. Altın tabak içinde cumhuriyet bize ikram edilmedi. Cumhuriyeti kuranların, hangi bedelleri ödediğini biz gayet iyi biliyoruz. Şimdi, rejimi değiştirerek, cumhuriyeti kaldırarak, adı sözde sadece cumhuriyet olacak bir dikta yönetimini getirmek istiyorlar. 'Ne dikta, ne darbe, yaşasın demokrasi.' bunu savunuyoruz."
Kılıçdaroğlu, kimden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun teröre hep birlikte onurla karşı durulacağını ve terörle mücadele edileceğini söyledi. Terörün, bir insanlık suçu olduğunu hep birlikte haykırılacaklarına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Güçlü olursak, birlikte olursak, teröre karşı dik durursak, terör belasından bu ülkeyi kurtarırız. Gencecik, fidan gibi çocukları babaları toprağa veriyor. Bir babanın çocuğunu toprağa vermesi, hayatının en büyük acısıdır. Bu, acıdan Türkiye'yi kurtarmak lazım ve kurtarırken de akılla, mantıkla, birikimle mücadele edeceğiz.
Bizi kaygılandıran, Türkiye'nin yakın tarihini dahi bilmeyen bir kadro tarafından Türkiye'nin yönetilmesidir. Yakın tarihi diyorum, Osmanlı tarihini zaten hiç bilmiyorlar. Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesini, bugün Türkiye'ye terör olarak dönmesini hep birlikte düşünmek zorundayız. 30 kişinin, 40 kişinin, 103 kişinin hayatını kaybettiği terör olaylarından sonra bir siyasi sorumlu ortaya çıktı mı? Bu, bizim demokrasi eksikliğimizi gösteriyor. Nerede, hangi yanlışları yaptık, bunu sorgulamamız gerekiyor."