Kandil ne derse desin süreç durmaz

Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Abdullah Öcalan’dan Nevruz öncesi gelen silah bırakma çağrısı ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP’lilerin tavrına ilişkin olarak, “HDP’nin olaya gösterdiği tepkiler olarak söylüyorum standart homojen bir yapı yok. Bu açıklamadan sonra Demirtaş’ın açıklama biçimi, kullandığı üslup ve seçtiği kelimeler bu açıklamanın özüyle bağdaşmıyor. Halbuki böyle bir açıklama sonrası gerçekten (Öcalan’ın silah bırakma çağrısı) herkesin sevinçli ruh halini yansıtan kelimelerle konuşması gerekir. Öcalan’ın bu açıklamasının ardından Demirtaş ve diğerlerinin sevinmeleri gerekir. Bayram etmeleri gerekirdi ama maalesef bunu göremiyoruz” dedi.
HDP’den silahın bırakılmaması, şiddetin devam etmesine yönelik açıklamalar geldiğini belirten Canikli, “Belki çatışma ortamında hedeflerine daha kolay ulaşacaklarını savunuyorlar. Kandil’in görüşlerine daha yakın duruyor da olabilirler. Kim ne derse desin Kandil, HDP ne derse desin, bu sürecin artık durdurulması ve geriye dönüşü mümkün değil” diye konuştu. Canikli, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın adaylık tartışmalarıyla ilgili gelişmeler konusunda, “Cumhurbaşkanımızın o konudaki yorum, kanaat ve yaklaşımlarına biz de katılıyoruz. Bilgiye sahip olan Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız bütün o konumu gereği ‘Şöyle bir tercih olması daha uygundur’ diye bir talepte bulunmuşsa bu doğru bir taleptir” ifadesini kullandı.
Canikli, Milliyet’in sorularını şu yanıtları verdi:

İç güvenlik yasa tasarısıyla ilgili muhalefetin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhalefetin yaklaşımı, ‘efendim ben tamamına karşıyım’. Böyle şey olmaz. 6-7 Ekim olaylarından sonra biz çıkmasını istiyoruz. Açık ve eksiklikler görüldü, bunların giderilmesi için yapılıyor. Bütün dünyada da var. Hatta ABD’de çok daha ileri ve ağır. Şu haliyle ve kanun yasalaştıktan sonra bile Türkiye en yumuşak kurallara sahip olan ülke. İngiltere ve Almanya’ya göre yine yumuşak.

‘MHP şaşırttı’

Abdullah Gül’ün değişiklik yapılmasına ilişkin görüşlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eski Cumhurbaşkanımız da kanaatini söylemiştir. Muhalefetin tümüyle karşı olduğunu söylemesi yaklaşımın objektif değil subjektif ve siyasi olduğunu gösterir. 132 madde içinde muhalefetin hiç mi yanlış değildir, zararsızdır dediği madde yok. Her noktada, konuda anlaşmak durumunda değiliz. O nedenle farklı görüşler var. Biz bunun bizim için doğru olduğunu düşünüyoruz ve yasalaştırmaya çalışıyoruz. Muhalefetin yaklaşımı anlaşılabilir değil. Kimisi bu dönemde listeler hazırlanırken öne çıkmak istiyor. Varlığını kabul ettirmeye çalışıyor olabilir. HDP’nin karşı çıkması olabilir. CHP de HDP ile birlikte hareket ediyor. Zaten CHP’nin muhalefetinde de mantıksal bir bütünlük kalmadı. Benim en çok şaşırdığım MHP’nin tavrı oldu. Geçmişte bu tür konularda birlikte hareket ettik MHP ile. Bize destek verdi. Şu tasarıyla ilgili gösterdiği tepki geçmişteki tutumunu sildi süpürdü. Anlamak mümkün değil.

Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından HDP’nin çözüm sürecine yönelik yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu işin geriye dönüşü yoktur. Silah bırakma da bu sürecin en önemli aşamasıdır. 10 maddede belirtilen konuların önemli bir bölümü konuşuldu, tartışıldı ve hayata geçirildi. Geriye öbür tarafın silah bırakması geliyor. 2 yıla yakın bir zamandır yerine getirilmedi. HDP içerisinde de dozaj olarak şiddet olarak ağırlık olarak bu konuyu çok farklı yaklaşımlar söz konusu. Demirtaş’ın en uç noktalardan bir tanesini temsil ettiğini düşünüyorum. O da nedir? Şiddeti gündemden hiç düşürmeyen, silahları hep ön planda tutan bir yaklaşım içinde gibi gözüküyor. Daha makul daha demokratik değerleri öne çıkartan kişiler de var HDP içinde. Bu açıklamadan sonra (Öcalan’ın silah bırakma çağrısı) Demirtaş’ın açıklama biçimi, kullandığı üslup ve seçtiği kelimeler, açıklamanın özüyle bağdaşmıyor. Halbuki böyle bir açıklama sonrası gerçekten herkesin sevinçli ruh halini yansıtan kelimelerle konuşması gerekir. Bayram etmeleri gerekirdi ama maalesef bunu göremiyoruz.

‘HDP Kandil’e daha yakın’

HDP’nin bu yöndeki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

HDP farklı politikaları savunuyor. Silahın bırakılmaması, şiddetin devam etmesine yönelik açıklamalar. Bu sadece seçim yaklaşırken takınılan tavır değil daha stratejik açıklamalar. Belki çatışma ortamında hedeflerine daha kolay ulaşacaklarını savunuyorlar. Ya da onlarda taraflar var. Kandil var.Kandil’in görüşlerine daha yakın duruyor da olabilirler.

‘Hakan Fidan talebi doğruydu’

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın aday adaylığıyla ilgili tartışmalar yaşandı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımına nasıl bakıyorsunuz?

Cumhurbaşkanımız o konuyla ilgili düşüncelerini açık bir şekilde ifade etti. İfadeleri çok net ve tartışmasız. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın o konudaki yorum kanaat yaklaşımlarına biz de katılıyoruz. Bilgiye sahip olan Cumhurbaşkanımız, üstten yöneten, bütün her tarafın fotoğrafını gören o, ihtiyaçları bilen o. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız bütün o konumu gereği ‘Şöyle bir tercih olması daha uygundur’ diye bir talepte bulunmuşsa bu doğru bir taleptir. Bize Cumhurbaşkanımızın o açıklamasına destek vermek ve saygı duymak düşer.

Irak’ta sıcak savaşa katılmak istemiyoruz

Musul’a yönelik operasyondan söz ediliyor, Türkiye’nin katkısı ne düzeyde olur?

Biz orada bir sıcak savaşa katılmak istemiyoruz. Türkiye’yi biz hep bu çatışmaların dışında tutmaya çalıştık. Çünkü oraya bir girdiğiniz anda nerede durur, nasıl sonuçlanır, neyle karşı karşıya kalırsınız açıkçası bunu tahmin etmek mümkün değil. Savaşa girene kadar karar size aittir. Ancak girdikten sonra artık nereye kadar gideceksiniz, nerede duracaksınız ve hangi boyutta çatışmanın içine gireceksiniz, kaç bin kişiyle gireceksiniz, artık onun kararı size ait olmaktan çıkar. O kendi içinde savaşın gelişimine göre karar vermek durumundasınız. Ve de bu çok tehlikeli bir şey. Hakikaten etrafımızda ateş çemberine rağmen biz Türkiye’yi ince politikalarla bu çatışmanın içine sokmadık. En son Şah Fırat Operasyonu da bu politikanın bir ürünüdür. Muhalefetin savaşa girelim şeklinde açıklamaları oluyor. Kılıçdaroğlu, Kobani olaylarında Kobani’ye yönelik bir tezkere çıkaralım ve Türk ordusu Kobani’ye girsin dediler. Allah korusun hakikaten demek ki bunlar iktidarda olsa Türkiye başı sonu belli olmayan bir savaşın içine girmiş olacaklardı.

Kılıçdaroğlu’na çocuklar güler

Kılıçdaroğlu’nun “CHP’yi kapatmak istiyorlar” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Allah aşkına ya gerçekten çok komik. CHP böyle basit şeylere kadar düştü. Böyle bir şeye kalkışmamızı kamuoyuna izah edebilir miyiz? Hukuken siyaseten ahlaken mümkün değil. Biz hep siyasi partilerin kapatılmasının
zorlaştırılmasını savunduk. Siyaseten böyle bir adımın bizi bitireceğini bilmiyor muyuz Allah aşkına? Böyle bir şey olabilir mi? Biz özgürlükçü bir partiyiz. Orada bir yapının oyuncağı olmuş durumdalar. O taraftan geliyor bu iddialar. Bunlar da sarılıyorlar. Zaten paralel yapı mahalli seçimlerde kandırdı bunları. CHP’nin kontrolü tamamen paralel yapıda. Ama onlardan siyasi medet umuyorlar, tutunuyorlar. Böyle bir şeyin olması akla mantığa ahlaka hiçbir şeye gülmez. Çocuklar kargalar bile güler.