SiyasetHakimin parti rozeti olmaz

Hakimin parti rozeti olmaz

16.01.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın RTÜK gibi her partinin temsil edileceği HSYK önerisine ‘Hâkimlerin parti rozeti olmaz’ diyerek karşı çıktı ‘HSYK ikiye bölünsün’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Üyelerin çoğunu hâkim ve savcılar, kalan kontenjan ise Meclis’te 367 çoğunlukla seçilsin’ önerisi getirdi

Hakimin parti rozeti olmaz

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gazetelerin genel yayın müdürleri ve yazarlarıyla öğle yemeğinde bir araya geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yaptığı gibi gazete yönetici ve yazarlarıyla gündemdeki konuları görüştü ve sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu’nun sunuş konuşması ve sorulara verdiği yanıtlarda, gündemdeki konulara ilişkin görüşleri şöyleydi:
- DEMOKRASİ TEHLİKEDE: Demokrasinin tehlike altında olduğunu defalarca belirtmiştim. 17 Aralık’ta başlayan operasyon, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ise Başbakan’dan şunu beklerdik; ‘Sonuna kadar gidilsin, destek veriyorum’ demeliydi. Farklı bir tepkiyle karşılaştık. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül’den daha tehlikeli bir darbe olduğunu ve paralel bir devlet bulunduğunu söylüyor.
- BİZ DE KABUL ETMEYİZ: Paralel devleti biz de kabul etmeyiz. Paralel devletin kuşkusu varsa ülkenin savcıları, yargıçları var. Başbakan ‘çete’ de diyor. Çeteden söz ediyorsan verileri, delilleri toplayacak olan kim? Tabii ki başbakan. Verileri, delilleri toplar, savcıya verirsin. Bugün çete dediğine iki gün önce ‘Ne istediniz de vermedik’ diyorsun. Bunun üzerine, belki biraz ağır bir söz kullanmış, omurgasız demiştim. Siyasette bu sözün sert olduğu doğru. Ama şu var ki, ‘Ne istediysen verdik’ sözünden çete sözüne geliyorsun.
- SAĞLIKLI İŞLEYEN YARGI: Bir darbeden söz ediliyor ama 4 bakan gitti, çocukları hapiste, bir banka genel müdürü hapiste. Bu nasıl oluyor? Savcılar ciddi bir ihbarı değerlendiriyorlar, belgelemeye çalışıyorlar. Örneğin bir bakan para gidecek, çantaya konuluyor, polis çeviriyor, çantayı açıyor, içindeki paranın fotoğrafını çekiyor, sonra ‘Gidebilirsin’ diyor ve çanta gerçekten de bakana gidiyor.Aslında bunlar sağlıklı işleyen yargının sonucudur. Sorun siyasi iktidarın, bu olaylara sahip çıkmasıdır. Hemen HSYK’ya saldırdılar. Yönetmelik değiştirdiler. Yönetmelik değişikliği yargıdan dönünce kanun teklifi verdiler. 6 gündür Meclis’te bunun mücadelesini veriyoruz. Biz demokrasi mücadelesi veriyoruz. Yargının üzerine gölge düşmesin istiyoruz.”
- RTÜK MODELİ OLMAZ: Başbakan HSYK için RTÜK modeli önerdi. RTÜK modeli yanlış olur. Hâkimin göğsünde parti rozeti olmaz. Elbette hâkimin de görüşü olabilir ama bu onun vicdanı etkilememelidir. Bu, güçler ayrılığının bir ayağının tümüyle çökmesi demektir. Anayasa’nın 138. maddesi çöktü. Bunu TBMM Başkanı söylüyor. Savcı, arama talimatı veriyor, mahkemeden karar almış. Ama polise ‘gitmeyeceksin’ deniliyor. Temel sorun şu: Başbakan milli iradeyi sadece sandığa indirgiyor. Ancak, anayasanın 6,7 ve 8. maddeleri var. Onları okuması lazım. Orada egemenliğin yetkili organlarca kullanılacağı yazılı.
- GÜL DUYARLI DAVRANDI: Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül duyarlı davrandı; çok güzel. Sayın Cumhurbaşkanına da söyledim, HSYK düzenlemesi yapılmak isteniyorsa, AB standartlarına ve Venedik Komisyonu ilkelerine uygunsa demokrasimizi güçlendirir. 2 koşulumuz var. İktidar, HSYK yasa teklifini geri çeksin ve soruşturmaların önünü kapatmasın. Grup Başkanvekilimiz Muharrem İnce’ye ‘Git konuş teklifi geri çeksinler. Biz de AB standartlarında bir HSYK yapalım’ dedim. AKP Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli, ‘Teklifi çekmeyeceğiz’ demiş. Samimi değiller. Anayasa komisyon çalışmalarını da engellediler; büyük ölçüde uzlaşma sağlanmıştı. Ama engellediler. Sayın Cumhurbaşkanı da endişeler taşıyor. Bizi çağırmasından da belli.
- CHP’NİN ÖNERİSİ: Önerimize göre, HSYK ikiye bölünsün. Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu diye. Ayrıca mahkemede savcıyla avukat aynı düzeyde olsun. Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini, büyük ölçüde hâkimler ve savcılar seçsin. Çoğunluğu böyle seçilsin. Kalan kontenjan parlamentoda seçilebilir. Ancak 367 ve üzerinde yani 3/5 çoğunlukla seçilsin. Bu durumda partiler arasında uzlaşma olur. Tabii liyakat esası da gözetilmeli. Ayrıca üniversiteler ve barolar için de kontenjan olmalı. RTÜK modeli çok yanlış olur.”

Haberin Devamı

Hakimin parti rozeti olmaz

Gazetecilerle buluştu
Yemekte CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’ının yanı sıra gazetelerden şu isimler vardı: Fikret Bila, İsmail Yuvacan, Enis Berberoğlu, İbrahim Yıldız, Murat Yetkin, Eyüp Can, Fatih Altaylı, Mustafa Karaalioğlu, Neşe Düzel, Aslı Aydıntaşbaş, Sedat Ergin, Bülent Korucu, Ahmet Hakan, Cüneyt Ülsever, Ali Bulaç, Ergun Babahan, Murat Aksu, Orhan Bursalı, Erhan Başyurt, Cüneyt Özdemir.
Fotoğraf: DHA

‘Evren’in ihaneti’
“Yasamanın yürütmenin arka bahçesi haline gelmesinin temel nedeni Siyasi Partiler Kanunu’dur. Evren ve arkadaşları, bu ülkeye ihanet ettilerse, Siyasi Partiler Kanunu’yla etmişlerdir. Fiilen yasama yürütmenin emrine girmiştir. Siyasi Partiler Kanunu değişmeden bu değişmez.”

Haberin Devamı

‘Haşhaşi ağır bir benzetme’
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen cemaatini Haşhaşilere benzetmesiyle ilgili şunları söyledi: “Umarım böyle bir şey yoktur. Çünkü intihar eylemlerine kadar gidiyor bu benzetme. Bence ağır bir benzetmedir. Gülen cemaatiyle özel bir temasımız yok.”

‘Başbakan’ın endişesi belli’
“Başbakan yolsuzluk soruşturmasının oğlu üzerinden kendisine ulaşacağı endişesi taşıyor. Oğlunun gidip ifade vermemesi kendi yanında görünmesi bunu gösteriyor. Yolsuzlukların kaynağı Başbakan’ın kendisidir. Telaşın kaynağı da odur. Bırak yolsuzluk ortaya çıksın.”

‘TÜRGEV rüşvetin yeri’
“TÜRGEV rüşvetin toplandığı yerdir. İhaleyi alan rüşveti bu vakıfa veriyor. Buna nüfus ticareti, derler. İkinci dalganın içeriği çok kabarık. Fezlekeler de çok kabarık. İkinci dalgaya Deniz Feneri dosyasını kapatan savcıyı sokmak istiyorlar. Bu savcı soruşturma savcısından dosyayı istiyor. Bu çok önemli. Telaşın nedeni bu dosyalar. Bu yolsuzluk dosyaları gelecek. Bundan kaçma şansı sıfır.”

‘27 Mayıs havası’
“(Murat Belge’nin ‘27 Mayıs havası var’ şeklindeki görüşünün sorulması üzerine) Büyük benzerlikler olduğu açık. O dönemde Meclis’te komisyonlar kurulmuştu. CHP’nin mal varlıklarına el konulmuştu. Genel Sekreteri Karadeniz’den alınıp getirilmişti. O çağrışımı yapıyor. Ama ben, askerin darbe yapacağına inanmıyor, bunu doğru da bulmuyorum. Karşı çıkarım. Darbeye şiddetle karşı çıkarız.”

Haberin Devamı

‘Erdoğan 1 numaralı Ergenekoncu oldu’
“Tapelerle oynanıyor, delilerle oynanıyor’ deniliyor. Ergenekon davasında bunları söyledik. Bizi Ergenekoncu olmakla suçluyordu. Şimdi 1 numaralı Ergenekoncu Erdoğan oldu. ‘Deliller sahte’ diyor. 180 derece döndü.”
“Hükümetin kendine göre gizli bir gündemi var. Anayasa Komisyonu neden dağıldı? Başkanlık sistemi önerilerini çekmediler ondan. Yargıyı ele geçirerek başkanlık sistemine gitmek istiyorlar. Yasama yüzde 90 yürütmenin kontrolünde. Başbakan bir şey diyor hemen yasalaşıyor. Meclis Başkanı kendini yürütmenin baskısından kurtaramadı. Yasama yürütmenin arka bahçesi haline geldi.”
Erdoğan kendi devletini kurmak istiyor. Demokrasinin olmadığı, yargının emrinde olduğu, milletvekillerini ve valileri kendisinin atadığı bir devlet kurmak istiyor. Başkanlık sisteminden kastı bu. Parti devleti kurmak istiyor.”

Haberin Devamı

Başörtülülere güvence
“Belediyeleri kazandığımız zaman başörtülü belediye elemanlarına ne olacağını soruyorlar. Ben de şu cevabı veriyorum: Hepsinin güvencesi benim. Hiç kimsenin ekmeğiyle, aşıyla oynamayız.”

‘Gül veto etmeli’
“Meclis’te HSYK ile ilgili böyle yasalaşırsa Cumhurbaşkanı’nın imzalamaması gerekir. Eğer imzalarsa samimi olmadığı düşünülür.”

‘Üniversiteler susuyor’
CHP?lideri Kılıçdaroğlu, muhalefeti sadece siyasi partilerden beklememek gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:
“Türkiye’de temel sorun, aşırı güç yoğunlaşmasıdır. Bize neden muhalefet yapmıyorsunuz, diye eleştiri yöneltiliyor. Yapıyoruz. Ama Meclis’teki gücümüz belli. Kaba güç olarak da belli. Gücümüzü iyice kesmek istiyorlar. Biz muhalefet yapıyoruz ama üniversiteler susuyor. İşçi, memur kuruluşları sendikalar harekete geçmiyor.”

Yazarlar