18.04.2014 - 17:44 | Son Güncellenme:
Erdoğan'ın avukatları Ali Özkaya, Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan'ın açtığı davanın dilekçesinde, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Anayasa'daki "haberleşme hürriyeti ve özel hayatın gizliliği" kurallarını ihlal eden, "telekulak/kocakulak, montaj, şantaj ve tehdit çeteleri" türediği belirtildi.
"Bu çetelerin, suç teşkil eden yöntemlerle kişilerin haberleşmesini ve özel hayatını dinlediği, kayda aldığı, sosyal medya aracılığıyla servis ettikleri kasetlerle siyaset, ticaret ve bürokrasiyi dizayn etmeye çalıştığı" kaydedilen dilekçede, şunlara yer verildi:
"Toplumun önde gelen tüm insanları, hukukun içinde veya dışında bir şekilde dinlenmekte, takip altına alınmakta ve insanların özelleri tespit edilip, buna göre kasetler oluşturularak, zamanı ve zemini gelince piyasaya sürülerek, sonuç alınmak istenmektedir. 2011 genel seçimleri öncesinde hızlanan bu süreçte, önce CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a karşı çirkin bir tuzak kurulmuş, suç teşkil eden yöntemlerle elde edilen görüntüler internete verilerek, istifa etmesi sağlanmıştır. Bu komplonun akabinde de davalı Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olmuştur. Aynı yöntem MHP'nin milletvekili adayları için de uygulanmış ve 9 MHP adayı kesinleşmiş listelerden istifa etmek zorunda bırakılmıştır."
17 ARALIK VE 25 ARALIK'TA
"Bu çetenin önemli bir kısmının kamu görevlisi olma ihtimalinin yüksek olduğunun ortaya çıkan bilgilerle görüldüğü" bildirilen dilekçede, "17 ve 25 Aralık 2013'te, yasalar ile UYAP sisteminde birçok ihlal yapılarak, birbiriyle ilgisiz yıllarca biriktirilmiş soruşturma dosyaları bir araya getirilerek, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili soruşturma iddiası altında operasyonlar başlatıldığı" belirtildi.
'TWITTER HESABI AÇILDI VE..'
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkma ve yargı yoluyla darbe yapma amaçlı bu girişim sonrası, medyaya birçok görüntü ve bilgi servis edildiği" anlatılan dilekçede, "24 Şubat 2014'te, Türkiye'nin montaj ve şantaj çetelerinin, yeni bir operasyonuyla karşı karşıya kaldığı" kaydedildi.
Bu çete tarafından bu tarihte sahte Twitter hesabı açıldığı, bu hesaptan Başbakan Erdoğan ile ilgili ses kasetlerinin yükleneceğinin açıklandığı aktarılan dilekçede, bu adresten, bahse konu montaj ses kaydının yayınlandığı Youtube adresinin paylaşıldığı ifade edildi.
O İSİMLER TWITTER'DAN PAYLAŞTI
Daha sonra Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, eski polis ve Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, Uslu ile geçmişte aynı köşeyi paylaşan ve halen Malatya Polis Meslek Yüksek Okulunda görevli olan Önder Aytaç'ın da Twitter hesaplarından bahse konu montaj ses kaydının linkini paylaştıkları ve bazı yorumlarda bulundukları anlatılan dilekçede, şunlar kaydedildi:
KILIÇDAROĞLU KÜRSÜDEN DİNLETTİ
"Fethullah Gülen Grubu olarak bilinen medya, basın-yayın organları, gazetecileri ve taraftarlarının (haklarında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğumuz, kim olduğu henüz tarafımızdan bilinmeyen, suç teşkil eden yöntemlerle dinleme yapıp, birden çok konuşmadan kes, kopyala, yapıştır veya başka yöntemlerle montaj ve şantaj çeteleri tarafından üretilen) bu ses kasetini internette yayılması sonrasında, yeterli kamuoyu oluştuğunu düşünen davalı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin 25 Şubat 2014'teki grup toplantısında, bu sahte kaseti kürsüden herkese dinletmiştir.
'KARŞILIKLI PASLATILAR'
26 Şubat 2014'te de Zaman gazetesi söz konusu suç teşkil eden kasetin dökümlerini davalı Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısına dayanarak, yayımlamıştır. Yani taraflar, karşılıklı paslaşarak, bu suç teşkil eden montaj kasetleri siyasi hedefleri doğrultusunda yaymışlar, yayınlamışlardır. Suç teşkil eden kasetlerin yayınlanmasının başka hiçbir gerekçe olmaksızın kişilik haklarının ihlalini oluşturacağı aşikardır."
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun 25 Şubat'ta CHP'nin Grup Toplantısı, 3 Mart'ta Edirne ve Kırklareli, 4 Mart'ta Tekirdağ, 5 Mart'ta Artvin, 6 Mart'ta Trabzon, 12 Mart'ta Karabük, 13 Mart'ta Kastamonu ve Zonguldak, 14 Mart'ta Kocaeli mitinglerinde yaptığı konuşmalardan bazı bölümler aktarıldı ve Kılıçdaroğlu'nun, bu konuşmalarında, Erdoğan hakkındaki, hakaret içeren ifadelerine dikkat çekildi.
"Bu montaj ve şantaj çetesinin ürettiği ses kasetlerinin, gerçekliği ve hukuki karşılığının olmadığı" belirtilen dilekçede, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında dinleme, fiziki takip ve kayda alma kararının olmadığının adli makamlarca açıklandığı hatırlatıldı.
Başbakan hakkında ise anayasal sistem gereği telefon dinlemesi veya kayda alma kararının olmayacağına işaret edilen dilekçede, "montaj ve şantaj çetelerinin Anayasa ve CMK'ya aykırı, usulsüz ve suç teşkil eden dinlemelerden elde ettikleri ses havuzundaki bazı kelimeleri özellikle seçerek, bir araya getirip, algı oluşturmaya çalıştıkları" anlatıldı.
Kılıçdaroğlu'nun anayasal hakları ihlal ederek, montaj bu ses kayıtlarını siyasi menfaatlerine uygun olduğunu düşünerek yaydığı, bu hukuk dışılığa ilave suç isnatlarıyla yeni kişilik ihlallerinde bulunduğu kaydedilen dilekçede, "Davalı (Kılıçdaroğlu), söz ve davranışları ile sürekli toplumu ve siyaseti germektedir. Çirkin, kaba, onur kırıcı, suç isnadı içeren, iftira atan ve hakaret edici bir üslupta konuşmayı ilke edinmiştir. Müvekkile karşı (Erdoğan) sürekli aynı üslupla hitap etmesi nedeniyle taraflar arasında ciddi sayıda dava oluşmuştur" değerlendirilmesine yer verildi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan ve ailesi hakkında montaj ve şantaj çetesinin uydurduğu, kayda alınması, ifşası ve yayılması suç teşkil eden kasetleri esas alarak, iftira atıp, dava konusu edilen bütün mitinglerde vatandaşlara bu suç isnadı içeren beyanları dinletmesi ve ifade etmesinin kişilik haklarının ihlaline neden olduğu belirtilen dilekçede, bu nedenlerle 200 bin lira manevi tazminat talep edildi.