26.03.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
PROF. ÇETİN, KÜRESEL ISINMA VE ÇEVRE KONUSUNDAki TEHLİKEyE DİKKAT ÇEKTİ BARBAROS ÇETİN: Gezegenin biyolojik sisteminin artık dayanma gücü kalmadı! Dünyanın nüfusu yaklaşık 6.5-7 milyar, buna 3-4 milyar dolayındaki hayvanlar alemini de eklediğimizde kabaca 10 milyar canlı ediyor. Sanayideki fabrikalar, otomobil, uçak gibi ulaşım araçlarını da sayarsak 30 milyar "canlı", "cansız" dediğimiz sistem her gün katı, sıvı, gaz halinde atık bırakıyor, gezegene. Bu da dünyayı kirletiyor. 15-20 yıl önce bu sorunları bölgesel düzeyde konuşuyorduk, şimdi küresel ölçekte tartışıyoruz. Dünya ekonomisinin sınırlarını belirleyen güneş enerjisi ve biyosentez. Yani doğanın tüm ekolojik gücü. Bu güç, insan nüfusunun hızla artışı ve buna paralel olarak genişleyen yerleşim nedeniyle tükeniyor.Kutuplardaki erime artık yeryüzünde iklimin seyrini değiştirmeye başladı. Çünkü gezegenin ekolojik sistemi bu kadar atığı kaldıramıyor. DERYA SAZAK: BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, küresel ısınmayı BM'nin öncelikli konusu ilan etti. Dünya bir "ekolojik felaket"e gidiyor. Yıllardır, "ekolojik ekonomiye geçilmesini" savunan ve "Türkiye doğasını kaybediyor" diye feryat eden bir akademisyen olarak yakın geleceği nasıl görüyorsunuz? Ozon tabakasında delinme Devam ediyor, ozon tabakası delindi. Klorlu karbonlar, azot oksitler ve karbondioksit gazlarının ozon tabakasının delinmesine yol açtığı ispatlandı. Ozon tabakası farklı yerlerde delinebiliyor. Örneğin 2, 3 ay önce Arjantin'in bir kasabasında ozon tabakasındaki delinme nedeniyle ultraviyole ışınların en fazla etkisi altında olduğu ispatlandı. Kutuplar hızla eriyor. "Ozon tabakasındaki delinme" tartışması gündemden kalktı mı? Son dönemde daha çok küresel ısınma konuşuluyor... Güneşten aldığımız enerji kutup bölgelerine yayılarak geliyor. Okyanuslardaki sıcak soğuk su akıntıları, rüzgâr hareketleri bu ısıdan etkileniyor. İklim bilimciler bu yıl İzlanda'da beklenen hava hareketlerinin yaşanmadığını açıkladılar. Bu sene kış olmadı. Yağış da almadı Anadolu. Ayaş, Beypazarı civarında 10 tarladan 7'sinde buğdaylar kurumuş halde. Dünyanın ısısı 2 derece daha artarsa felaket bekleniyor... Biyolojik ritim bozuldu İklim değişikliği hem kültürel bitkilerin hem de doğal bitkilerin biyolojik ritmini bozdu. Malatya'da bunu yaşadık. Çukurova'da yılda 3 defa ürün alınır. Bu sene buğdayı üç defa ekmek zorunda kaldılar. Çünkü 2006'nın sonbaharında Türkiye'de hava ve toprak soğumadı. Doğu Akdeniz bölgesinden de hava patlamaları, ani seller oldu, buğday çürüdü. Her bitkinin kendi biyolojik düzeni var. Aşırı nüfus ve kirlenme doğanın düzenini bozuyor.İklimi kontrol edemiyoruz, bu durumda Anadolu'da artık büyük tarım fabrikaları kurmak zorunda kalacağız. Meyve ağaçları erken çiçek açtı ama havaların tekrar soğumasıyla çiçeklerini döktü. İklim değişikliğinin bedeli... Kaos olacak. Ankara çevresinde artık derelerden ırmaklardan çekilecek kum kalmadı. Kaçkarlar'da bir araştırma yaptık Karadeniz otoyolu dağ eko sistemine büyük zarar veriyor. Dağları parçalıyor, oradan çıkan büyük kayalarla denizi dolduruyorsunuz. Deniz bunu affetmeyecek. Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Türkiye'nin su kaynaklarının tükenmekte olduğunu açıkladı. Nereye gidiyoruz? Mezardaki ceset çürümüyor Kanada'da ispatlandı; o güzelim alabalıkların cinsiyet değiştirmesinin sebebi ne çıktı biliyor musunuz? Doğum kontrol haplarının kalıntıları, doğal alanlara, nehirlere karışıyor. Atıklar balıklara zarar veriyor. Başka bir örnek; son 3-4 yıldır Avrupa'daki bazı mezarlıklarda insan cesetleri çürümüyor. Çünkü Avrupa sanayi devrimi geçirdi, aşırı kirlendi ve uzun yıllar hep konserve, koruyucu gıda yapıyor. Dolayısıyla insan kimyasallarla, koruyucularla kendini mumyaladı. Vücuduna onlar birikti, atamıyor. Çürümüyor, şimdi insan cesetleri...İnsanlar çürümemeye başladıysa gezegenin biyolojik yapısı ölen diğer bitkileri hayvanları nasıl çevirecek? Biyolojik çevrim olmazsa dünya ölü bataklığına dönüşecek. Isınma sonucu, yumurtlama dönemleri kayan hayvan türleri değişiyormuş. Ekolojik kıyamet de diyebiliriz. Sorunun yüzde 90'ı insan kaynaklı. Bu kadar açgözlülüğe doğa yetmiyor. Bir biyolog olarak global çöküşün eşiğinde olduğumuzu görüyorum. 21. yüzyılda insan kendini "teknolojik maymun"a çevirdi. İstanbul'da yakında araçlar trafiğe çıkamayacak, kent ulaşımı kilitlendi. Yağışlar azaldı. Su yetmiyor.Teknoloji çift taraflı bıçak gibi, artık olumsuz tarafı ağır basıyor. Korku filmi gibi... Karanlığa gidiyoruz. Kaçkarlar'da buzul erimesi Küresel ısınmanın Türkiye'deki yansıdığı noktalardan biri Kaçkarlar. 3500-3800 metrelere kadar 3 yıldır Kaçkarlar'ın bütün her yerini taradık. 3000 metredeki yaylalardan birinde çalışırken 80 yaşındaki bir köylü vatandaşımız geldi. Merak etmiş bizleri. Ona da sorduk "Doğada değişiklik var mı?" diye. "İki senedir musluklardan yeşil yosunlar akmaya başladığını" söyledi. Bizim tespitlerimiz de aynı yönde: Kaçkarlar'da yıllar hiç erimeyen buzul son 2 senedir erimeye başlamış. Kaçkarlar'da durum ne? Küresel ısınmanın etkisi başladı mı? Türkiye'nin en zengin bitki türüne sahip dağları koruyabilsek... İsrail'den doğa casusları Kaçkarlar'daki başka bir tehlikeden söz edeyim. Binlerce İsrailli turist geliyor. Her 10 kişiden 3'ü "doğa casusu." Hacettepe'den genç bir asistan grubu bu durumu belirlemiş ve börtü böcekleri toplarken, jandarmaya teslim etmişler. İsrail, dünyanın en büyük gen laboratuarlarına sahip. ABD'deki Silikon Vadisi gibi bilim vadisi var İsrail'de. Yabani çiçeklerin bir kısmını çiçekçilik alanında kültüre alıyorlar. Yeryüzünde en önemli casusluk alanlarının başında son 20 yıldır "doğa casusluğu" geliyor. Çünkü bu kadar hızlı kirlenmenin karşısında insanlığın yeni gen, "yabani gen" kaynaklarına ihtiyacı var. Bitki türlerini tehdit ediyor mu ısınma? Orası Milli Park. Ormancıların koruması altında. Yaylalarda insanlar birbirinden uzak, vahşi doğada yaşıyorlar. Her yere de orman mühendisi dikemezsiniz. Denetimi gümrüklerde yapmak lazım. Bırakın yaban hayatı korumayı bizde "doğa bilimleri müzesi" yok. İngiltere'de bir müzede 60 botanikçi çalışıyor. Kaçkarlar'daki canlı türlerini korumanın yasal önlemi nedir? Kyoto'ya imza sorunu Türkiye Kyoto'yu imzalamalı. Ama ekonomik gücü yok. Borç batağındayız. Kyoto Protokolü'ne imza atmayan ülkeler arasında Türkiye de var. İşine gelmiyor. Amerika'da dev bir sanayi var ve atmosfere salınan gazların yüzde 35'ini çıkarıyor. Ekonomik refahı sürdürmek için doğayı sömürmeye devam ediyorlar. Oysa başka dünya yok. ABD de imzalamıyor. Kesinlikle. Türkiye'de kanserden ölümlere bakın, Çernobil'den sonra Karadeniz bölgesinde vakalar arttı. Yatağan'da baca gazları ve asit yağmuru nedeniyle ölüyor canlılar. O bölgedeki ormanların yüzde 70'i yok oldu. Ekolojik savaşlara hazır olmalıyız. Su savaşları Türkiye için de bir tehdit. Kirleten ödeyecek İnsanlarımızı daha bilinçli kılarak. Hızla yenilenebilir enerji kaynaklarına dönmek zorundayız. Karbon yüksekliği global ısınmaya neden oluyor. Bazı ülkeler karbon vergisi koymaya başladı. İngiltere gelecek yıl karbon kartı çıkaracak, kişisel kart. Kurtuluş nasıl olacak? Yıllık, belli bir standardın miktarın üzerine çıkarsanız. Çıkmazsanız tam tersi, teşvik alacaksınız. Örneğin Belçika'nın bazı belediyelerinde doğayla uyumlu yaşamanın karşılığında 200, 300 euro destek alıyorsunuz Belediyelerin aldığı atık su vergisi gibi. Havayı kirleten de ödeyecek. Ankara'da tropik papağanlar yaşıyor Papağanları son on yıldır Tandoğan'da fakültemizin bahçesinde görmeye başladık. Yurtdışından kaçak olarak getirilmiş, yetkililer bunu alıp salmışlar doğaya. Fen Fakültesi, Anıtkabir ve Çiftlik bölgesi arasında kendilerine bir ekolojik yaşama koridoru kurmuşlar ki on yıldır kaybolmuyorlar. İki gün önce çekilen fotoğrafları getirdim. Ankara'da havanın ısınması nedeniyle, tropik papağanlar açık havada yaşamaya başlamışlar? Fotoğraflarını çekmişsiniz. Yeşiller artık marjinal bir hareket değil. Almanya ve İsveç'te nükleer santrallar kapatılıyor. Paris'teki iklim zirvesinde artık termik santral yapılmayacağı kararı çıktı. Türkiye'de ise hükümet birkaç ay önce kömüre dayalı yeni santrallar kurulacağını ilan etti. Hem AB üyesi olmak istiyoruz hem de Avrupa ve BM çerçevesinde alınan kararlara ters düşüyoruz. Çelişkiye bakın. Çevre sorunlarının ağırlaştığı Türkiye'de neden bir yeşiller partisi yok? Partilerin de fazla duyarlı oldukları söylenemez. Tasarruf yapacağız. Doğayla barışacağız. Global ısınmanın sonuçlarının yeterince farkında değiliz. Örneğin keneler çoğaldı. Piknik alanlarında veya ağılların olduğu yerlerde insanları öldürmeye başladı. Gezegende insanlar ve hayvanlar âlemi arasında korkunç bir savaş var. Yeni virüsler, bakteriler, hastalıklar ortaya çıkacak. Daha az enerji tüketerek yaşamayı öğreneceğiz. Prof. Barbaros Çetin, 1981'de Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden mezun oldu. Doktora tezini İsveç'te tamamladı. 1987 -1990 arasında İsveç Bilim Enstitüsü'nün ve İsveç Bilim Akademisi (NOBEL) burslarıyla Almanya, Finlandiya ve İskoçya'da botanik çalışmaları yaptı. 1988'de Antalya Köprülü Kanyon'da topladığı bir karayosun örneği özgün bir tür olarak dünya kataloğuna alındı. 1989'da İsveç Bilim Akademisi'nce Çevre ve Doğa Koruma Ödülü verildi. 1990'da doçent oldu. 2000 yılında profesör unvanı aldı. 2001 -2004 yılları arasında Ankara Üniversitesi'nde Botanik Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. Prof. Çetin çok sayıda bilimsel yayın ve çevre ödülü sahibi. KİMDİR?