02.11.2016 - 18:02 | Son Güncellenme:
AA
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Parti Sözcüsü Böke, toplantının ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, iktidarın demokrasiye ve cumhuriyete sistematik bir şekilde çok cüretkar bir saldırıyı devam ettirdiğini savundu.
Hükümetin, adına başkanlık denen bir "tek adamlık diktası"nı resmileştirmek için ortaya bir trajedi koyduğunu ileri süren Böke, her adımın "faşizmi tahkim etmek" için atıldığını söyledi.
"Hiç kimse bu tür saldırılarla cumhuriyeti teslim alacağını sanmasın, biz asla cumhuriyeti size teslim etmeyeceğiz." diyen Böke, "Hiçbirimiz asla geri adım atmayacağız. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti'ne ve demokrasisine bu yaptıklarının yanlarına kalacağını sanmasın. Bu devran elbet dönecek ve yargı önünde, gerçek bir hukuk içerisinde demokrasimize yapılan bu saldırıların hesabını soracağız." ifadesini kullandı.
AK Parti'nin gözünü bu hafta açıkça Cumhuriyet gazetesine diktiğini iddia eden Böke, şöyle devam etti:
"Daha önce FETÖ ile kol kola girmişlerdi ve Cumhuriyet gazetesini Ergenekoncu diye suçlamışlardı. Şimdi de aklımızla alay edercesine FETÖ'cülükle suçluyorlar. Cumhuriyet gazetesinin, cumhuriyetin hedef alınması elbette tesadüf değil. Çünkü Cumhuriyet sıradan bir gazete değil. Cumhuriyet yalnızca bir medya kuruluşundan ibaret değil. Cumhuriyet gazetesi genç cumhuriyetin, Türkiye'nin kuruluş hikayesinin bir eseri. Kurucu iradenin bir hatırası. Cumhuriyet gazetesi çağdaşlaşma, laik, demokratik toplumda yaşama iradesinin filizlendiği bir odak. Cumhuriyet gazetesi, demokrasi ve aydınlanma şehitlerinin Uğur Mumcu'ların, Ahmet Taner Kışlalı'ların, Muammer Aksoy'ların evi. Sizin FETÖ ile kol kola kumpas kurup zindanlara attığınız İlhan Selçuk'un gazetesi. Yani Cumhuriyet gazetesi yalnızca bir gazete değil, her dönemde faşizmin, darbecilerin korktuğu, demokratların sığındığı bir güç."
Cumhuriyet gazetesinin bu cumhuriyetin bir kurumu olduğunu yineleyen Böke, "Cumhuriyet gazetesine yapılan her saldırı da bizim cumhuriyetimize yapılan açık bir saldırıdır." dedi.
"Cumhuriyet gazetesine saldırının bir tesadüf olmadığı"nı ileri süren Böke, Türkiye'nin cumhuriyet savunucularının Cumhuriyet gazetesini asla kurban etmeyeceklerini vurguladı.
Cumhuriyet gazetesinin Ankara ve İstanbul temsilciliklerinde CHP'li gençlerin nöbet tuttuğunu anımsatan Böke, nöbet tutanlara teşekkür etti.
Böke, "Biz faşizme karşı cumhuriyet ve demokrasi yolunu, gençlerle ve kadınlarla yürüyeceğiz. Geleceğin Türkiyesini hep beraber inşa edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"FETÖ KARDEŞLİĞİNİN OPERASYONU"
"Bu operasyonun FETÖ kardeşliğinin bir operasyonu olduğu"nu da iddia eden Selin Sayek Böke, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının suçlamaya ilişkin açıklamasında, "FETÖ üyesi değiller ama FETÖ adına suç işlediler." dediğini aktardı.
"Peki bu suçlamayı yapan kim?" sorusunu soran Böke, "İstanbul'da Cumhuriyet Savcısı. Fakat bu savcıyla ilgili çok garabet bir durum var ortada. Bu savcı şu anda kendisi FETÖ üyeliğinden yargılanıyor. Hem de FETÖ'nün Selam Tevhit soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik suçlamaların yargı ayağında, bu davanın 28 numaralı sanığı." diye konuştu.
Aynı savcının FETÖ'ye üye olmak, siyasi ve askeri casusluk, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlandığını dile getiren Böke, aynı zamanda "suç uydurmak" suçlamasından yargılandığını söyledi.
Böke, "Cumhuriyet gazetesine, yöneticilerine, FETÖ adına suç işlemekten gözaltı kararı aldıran savcı, FETÖ'ye üye olmaktan hala yargılanıyor." dedi.Selin Sayek Böke, bu operasyondan 5 gün önce Cumhuriyet gazetesinde bir haber yapıldığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"15 Temmuz soruşturmasında İstanbul'da yürütülen soruşturmaların en başındaki başsavcının kardeşinin FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığı haberiydi. Üstelik bu kişi cemaat ağabeyi olduğu gerekçesiyle açığa alınmıştı. Ne tesadüf ki 5 gün sonra FETÖ kardeşliği, FETÖ'nün bağlantılarını ortaya çıkarmış bu habere takiben Cumhuriyet gazetesini susturmaya dönük en radikal adımı attı. Bu iki bilgi çok açık bir gerçeği ortaya koyuyor, Cumhuriyet'e yapılan AKP operasyonu, AKP'nin FETÖ ile suç ortaklığını örtme operasyonudur. Cumhuriyet'e yapılan FETÖ'ye bir operasyon değildir. Tam tersine, FETÖ - AKP kardeşliğinin birlikte yaptığı operasyondur. AKP - FETÖ bağlantısını gizlemek için bu operasyon yapılmıştır."
"SİYASİ AYAĞINI NEDEN ORTAYA ÇIKARMIYORSUNUZ"
AK Parti'nin kendi içindeki FETÖ'cüleri koruma telaşını her fırsatta gördüklerini söyleyen Böke, bu konuda ısrarla soru sormaya devam edeceklerini bildirdi."Bu hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminden daha önceden haberi var mıydı?" diye soran Böke, FETÖ soruşturmasında önemli delil sayılan ByLock programının yazıcısı olduğu söylenen kişinin, darbe sonrası Türkiye'de elini kolunu sallayarak dolaştığını iddia etti.
Bu kişinin hangi güçle bu şekilde gezebildiğini soran Böke, "Uluslararası bağımsız bir kuruluşa denetim yaptırmadan, bu ByLock listelerinin geçerliliğini bize teyit edemezsiniz. Etmek için uluslararası bağımsız bir kuruluşa gitmeyi düşünüyor musunuz?" diye konuştu.
Darbe girişiminin kilit ismi Adil Öksüz'ün, önce yakalandığını sonra bırakıldığını aktaran Böke, "Bu olup bitenlerin siyasi ayağındaki sorumluları neden ortaya çıkar mıyorsunuz? Konu Öksüz'e gelince neden suskunsunuz?" sorularını yöneltti.
Darbe girişimi sonrası Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerdeki insan haklarına dair birçok maddeyi askıya aldığını belirten Böke, "Hangi hakla 'Biz adil yargılamayacağız' diyebiliyorsunuz? Siz hangi hakla 'Türkiye'de işkence yapacağız ve işkenceye göz yumacağız' diyorsunuz. Siz hangi hakla Türkiye'nin itibarını sıfırlıyorsunuz?" diye sordu.
Hükümetin bir türlü sorularına cevap veremediğini ileri süren Böke, iktidar partisinin kendi içindeki FETÖ'cülerle hesaplaşma cesaretini de gösteremediğini savundu.
Böke, "FETÖ ile olan derin suç ortaklığından kendisi o kadar çok korkuyor ki bu ortaklık o kadar derin ki hukukun gereğini yapmak yerine, darbe fırsatçılığı ile Türkiye'ye bir sivil darbe yaşatıyorlar. Bu sivil darbenin tek amacı var, esas darbecileri korumak. Bunun için de faşizmin bütün araçlarını tek tek uyguluyorlar. Hukuk ve demokrasiyi her gün ayaklar altına alıyorlar. Hukuk diyen kim varsa, bu darbeyle yıldırmaya, korkutmaya, bastırmaya çalışıyorlar." açıklamasını yaptı.
"HÜKÜMETİN ÜLKEYİ YÖNETME EHLİYETİ KALMADI"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın "faşist baskıların bir parçası olarak kurşunlandığını" söyleyen Böke, bu tetikçiye emir verenlerin, "CHP'nin Kuvayımilliye'nin, Cumhuriyet ve sosyal demokrasi devriminin partisi olduğunu bilmesi gerektiğini" ifade etti.
CHP'nin demokrasi düşmanları, darbeciler tarafından hedef alınmaya alışık olduğunu belirten Böke, asla yılmayacaklarını, geri adım atmayacaklarını kaydetti. Böke, Başbakan Binali Yıldırım'ın "Eğer bu ülkeye başkanlık gelmezse, ülke bölünür." dediğini ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Başkanlığı almak için ülkeyi bölünmekle tehdit ediyor. Bu açıklamanın anlamı çok belli. Ya siz Türkiye'yi 14 yılda bölünmenin eşiğine getirdiniz ya da sırf tek adam rejimini resmileştirebilmek için Türkiye'yi bölmekle tehdit ediyorsunuz, şantaj uyguluyorsunuz. Her iki durumda da artık bu hükümetin, 'Türkiye bölünür' diyen Başbakanın, bu ülkeyi yönetme ehliyeti kalmamıştır. Bu ehliyeti kaybettiğini kendisi açıkça itiraf etmektedir. Bu hükümetin örtülü siyasi destekçileri de Türkiye'ye yapılan bu şantajın ve AKP'nin Cumhuriyeti ortadan kaldırma projesinin ortaklarıdır. Üstelik bu destekçiler daha düne kadar 'Başkanlık bir bölünme projesidir' diyorlardı bize. Şimdi, 'Başkanlık olmazsa bölünürüz' diyenlere hak verenler, esasında bölünmeyi destekliyorlar."
Bu 'U' dönüşlerinden hiçbir şey anlayamadıklarının altını çizen Böke, "Türkiye'yi size böldürmeyeceğiz, Türkiye'yi bölemeyeceksiniz. Biz ısrarla bu şantajlara boyun eğilmesine izin vermeyeceğiz. Biz Türkiye'nin birlikte yaşaması için ne yapılması gerekiyorsa, yapmaya devam edeceğiz. Siz istediğiniz kadar saltanatınız için Türkiye'yi bölmeye kalkın, biz Türkiye'ye demokrasiyle, hukukla, barışla, laiklikle ve cumhuriyetle mutlaka birleştireceğiz." dedi.
"CHP'NİN YAŞAM İLE ÖLÜM ARASINDAKİ TERCİHİ AÇIK"
"Bir yere kayyum atanacaksa, belki ilk kayyum 14 yılda 'Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirdiğini' açıkça itiraf eden Başbakana ve onun Bakanlar Kuruluna atanmalıdır." diyen Böke, iktidarın hukuksuzluğunun Türkiye'nin gazetecilerine, askerlerine, öğrencilerine, akademisyenlerine, vatandaşlarına sistematik bir şekilde kıydığını iddia etti.
İstanbul'da şort giydiği için hemşire Ayşegül Terzi'ye tekme atan kişinin yeniden serbest bırakılmasına da değinen Böke, "AKP iktidarı döneminde kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde yaşanan patlama, esasında bu işin siyaseten beslendiğinin en somut göstergesidir. Ayşegül Terzi'ye yapılanlara bir daha kimsenin cesaret edememesinin tek yolu vardır; o da bu hukuksuzluğa hemen son verilmesiyle olur." dedi.
Her vatandaşın özgürce ülkesinde dolaşabildiği günleri CHP'nin inşa edeceğini dile getiren Böke, açıklamasının ardından soruları yanıtladı.
"İdam tartışmaları"na ilişkin soruya Böke, "Türkiye'de hukuk o derece ayaklar altına alınmış ki 'Hukuk çerçevesi içerisinde yaşam hakkı' diyenlere karşı, hukuku ölüm hakkına çevirmek isteyenler var. CHP'nin yaşam ile ölüm arasındaki tercihi çok açıktır. Bu hukuki zeminden çıkmış olan tartışmayı yeniden bir Türkiye gerçeğine çevirenlerin, nasıl bir yarın inşa etmek istediklerinin çok açık olduğunu düşünüyoruz." yanıtını verdi.
Böke, bu tartışmanın bir parçasının da AK Parti ile FETÖ arasındaki ortaklık olduğunu iddia ederek, "Biz Fetullah Gülen'in bu ülkeye iade edilmesini istiyoruz. İstiyoruz ki 15 Temmuz'da yaşadıklarımız açıkça sorulabilsin, 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağına dair gerçekler ortaya çıkartılabilsin. 'İdam' diyenler Fetullah Gülen'in iadesini istemeyenlerdir. 'İdam' diyenler AKP-FETÖ ortaklığının devam etmesini isteyenlerdir. 'İdam' diyenler, 'Türkiye bölünsün' diyenlerdir." ifadesini kullandı.
"AVUKATLAR DAVALARI TAKİP EDİYOR"
"HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, 'Eşitlikten, kardeşlikten yana olanlar neden yüzde 60 oy alamayacakmış? Neden bir araya gelip demokratik bir blok oluşturmayacağız?' şeklinde bir açıklaması oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, böyle alternatif bir blok mümkün mü?" sorusuna, Böke, şu karşılığı verdi:
"Yüzde 60'lık bir blok olmayacağını söyleyen MHP'ydi. Zannedersem Sayın Demirtaş, MHP'ye sesleniyor. CHP'nin faşizm karşısındaki duruşu çok net. Türkiye'de demokrasi mücadelesi veren herkesin, mutlaka faşizme karşı bir ortak mücadele inşası ihtiyacını zaten CHP haftalardır dile getiriyor."
Böke, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a, 'basın yoluyla alenen hakaret' iddiasıyla yargılandığı davada, talimatla ifade vermesi için 2 Aralık'ta Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya çağrıldı. İfade vermeye gidecek mi?" sorusu üzerine Böke, "Türkiye'nin bu yoğun gündemi içerisinde ortaya çıkan hukuki süreçlerle ilgili avukatlar, Sayın Genel Başkanımızla ilgili davaları takip ediyorlar." dedi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesiyle ilgili Kılıçdaroğlu'na yönelik 'Benim nerede olduğum belli. Peki sen neredeydin?' demişti. Bu konuda ne dersiniz?" sorusunu da Böke, "Ben de bir soru soruyum, Başbakan neredeydi acaba? Hangi karayoluna sığınmıştı?" karşılığını verdi.