Siyaset"Belediye Başkanı, Osman Öcalan'a 7 trilyon para verdi"

"Belediye Başkanı, Osman Öcalan'a 7 trilyon para verdi"

12.12.2011 - 20:23 | Son Güncellenme:

Diyarbakır'da görülen 104'ü tutuklu 152 sanıklı KCK ana davasında mahkeme başkanı dosyada yer alan "X" isimli gizli tanığın ifadelerini okudu. "X" isimli gizli tanık, "2002 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik, ilişkide bulunduğu Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'a 7 trilyon para aktardı. DTP'li belediyelerin ihaleleri KCK'nın kurduğu şirketlere verilir" şeklinde ifade verdi.

Belediye Başkanı, Osman Öcalana 7 trilyon para verdi

PKK’nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK davası sanıklarının tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek, duruşma ertelendi.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, mazeret bildiren 1 tutuklu sanık dışındaki 103 tutuklu sanık hazır bulundu.

Duruşmada söz alan sanık avukatları, telefon dinlemelerinde belirtilen bilinmeyen kişilerin isimlerinin açıklanmasını, bunların sanık yakınları ise ve haklarında dinleme kararı yoksa delil olarak sunulan bu görüşmelerin dava dosyasından çıkarılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, avukatların bu talebini reddetti.

Daha sonra sanıklardan İhsan Sevitek ve Abdurrahim Tanrıverdi ile ilgili gizli tanıkların ifadelerindeki delillerin okunmasına geçildi. Dava dosyasında yer alan "X" adlı gizli tanığın ifadeleri okundu. Gizli tanığın ifadesinde, KCK/TM’nin BDP, belediyeler ve bazı sendikalarda denetimi sağladığını, KCK/TM yapılanmasında yer alanların evlenme ve aile kurmalarının yasak olduğu belirtildi.

"X" gizli tanığının ifadesinde, "KCK/TM yapılanmasında görev alanlar, deşifre olmaları halinde kırsal alana çıkıp örgüt içerisinde üst düzeyde sorumluluk alırlar. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Feridun Çelik, 2002 yılında Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’a Belediye hesabından 7 trilyon para aktardı. BDP’li belediyeler tarafından yapılan ihaleler KCK’nın talimatı ile kurulan şirketlere verilir. Vergilendirme adı altında iş adamlarından para toplanır" denildi.

"X" ve "Mercek" gizli tanıklarının ifadelerinin okunmasından sonra sanıklar Sevitek ve Tanrıverdi’ye söz verildi. Sanıklar, savunmalarında Kürtçe olarak suçlamaları kabul etmediklerini belirtince mikrofonları kapatıldı.

Sanık avukatları, müvekkillerinin Kürtçe savunma yapmalarına izin verilmediğini ifade ederek, tercüman atanması talebinde bulundu. Sanık avukatları ayrıca gizli tanık ifadelerinin çok soyut olması nedeniyle ifade olarak kabul edilemeyeceğini belirtti.

Feridun Çelik ile ilgili gizli sanığın ifadesine de değinen avukatlardan Mesut Beştaş, "Türkiye’de en fazla denetlenen belediye, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesidir. Şu anda bile müfettişler vardır. Maliye Bakanlığına ve Başbakanlığa yazı yazılabilir. O dönemde belediyenin 4 yıllık bütçesi bile 7 trilyon değildir. Soyut ifadelerle yargılama yapılamaz. Gizli tanık ifadesinin, delil olarak kabul edilmemesini istiyoruz" dedi.

Sanıkların mikrofonunun neden kapatıldığının zabıtlara geçilmesini isteyen Avukat Fırat Epözdemir’in talebi üzerine, Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, "Kürtçe konuştukları için mikrofonu kapatıyoruz. Bunu tutanaklara geçeceğiz" söylemesi üzerine Epözdemir, daha önce bilinmeyen bir dil olarak nitelendirilen dilin, Kürtçe olarak telaffuz edilmesinin iyi bir gelişme olduğunu belirtmesi üzerine, Mahkeme Başkanı Yılmaz, "Kürtçe’ye hiçbir zaman bilinmeyen bir dil demedik, bizim bilmediğimiz bir dil dedik" şeklinde yanıt verdi.

Ardından, Bingöl Cezaevinde tutuklu bulunan davanın 17 sanığı, Diyarbakır Cezaevine nakil için dilekçe verdi.

Duruşma ile ilgili son sözleri sorulan avukatlardan Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar da Kürtçe yazıldığı için, müvekkillerinin dilekçelerine bakmadan iade edildiğini savundu.

Toplum adına yargılama yapılıyorsa, toplumdaki herkesin özgürlüğünün de göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eden Aktar, şöyle dedi: "Deliller toplanmamışsa neye göre yargılama yapıyorsunuz? toplanmışsa neden tutuklu olarak yargılanıyorlar. Hakim kararı olmayın dinlemeler hukuk dışıdır. konuşmaların çoğu Kürtçe, çevirisi sağlıklı mı? değil mi? bilmiyoruz.

Tarafsız bilirkişi tarafından tercüme edilmesini talep ediyoruz. Cezaevinde bulunan kadın müvekkillerimizin 3’ü bir yatakta yatıyor. Bin gündür tutuklu her sanık için ayrı ayrı tahliye edilmemesi nedenini belirtmeniz lazım. Şu anda huzurunuzda seçilmiş 3 milletvekili vardır. Birinin milletvekilliği idari bir kararla alındı. Siz toplum adına karar veriyorsunuz ancak toplum bu milletvekillerini yasama faaliyetleri için seçmiştir. Tüm sanıkların tahliye edilmesini talep ediyoruz." İddia makamı, sanıkların tutukluluk hallerinin devam edilmesine karar verilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa bir aradan sonra, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, Diyarbakır dışındaki sanıkların duruşmadan bir gün önce Diyarbakır’a getirilmesi için bulundukları yerlere yazı yazılmasına, hakkında yakalama emri bulunan sanıkların tutuklanmalarının beklenmesine ve Yunanistan’da tutuklandığı belirtilen Mustafa Sarıkaya’nın iadesi ile ilgili gelişmeler konusunda yazı yazılmasına ve duruşmanın ertelenmesine karar verdi.

-İstenen cezalar- Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamede, bağımsız milletvekili seçilen Selma Irmak ve Kemal Aktaş ile YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin de aralarında bulunduğu 104’ü tutuklu 152 sanık hakkında "devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma", "terör örgütü üyesi ve yöneticisi olma" ve "terör örgütüne yardım ve yataklık etme" suçlarından 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor.

Hakkında yakalama kararı bulunan terör örgütü PKK’nın sözde Avrupa sorumlusu Sabri Ok’un ilk şüpheli olarak yer aldığı iddianamede, kapatılan Demokratik Toplum Partisinin (DTP) 28 yöneticisi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de aralarında bulunduğu 12 belediye başkanı, iki il genel meclisi başkanı ile iki belediye meclisi üyesi de zanlılar arasında yer alıyor.

Yazarlar