23.04.2015 - 19:48 | Son Güncellenme:
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale Kara Savaşları'nın 100. yılı kapsamında İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Barış Zirvesi'nde bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından ana başlıklar şöyle:
"1915 olayları konusundaki Ermeni iddialarının, öne sürülen rakamlar başta olmak üzere hepsi de dayanaksızdır, mesnetsizdir."
"O dönemde Ermeni çeteleri bir takım katliamlara giriştiler. Türkiye olarak bu dönemde yaşanan sıkıntıları biliyoruz. 1915 olayları konusundaki Ermeni iddialarının hepsi dayanaksızdır, mesnetsizdir. 1915'te yaşanan Ermeni nüfusunun ülkenin güney kesimlerine göç ettirilmesidir. Yaşanan sıkıntılar arşivlerimizdedir.
Şimdi AB'ye tekrar hitap etmek istiyorum. Türkiye'nin arşivlerini açmasını bize nasihat ediyor. Buradan cevap veriyorum; Ey AB, 12 yıl başbakanlık yaptım. Bir yıla yakındır da cumhurbaşkanıyım. Her gittiğim uluslararası toplantıda ve ülkemdeki her toplantıda arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu, bir milyona yakın belge ve bilginin olduğunu her zaman söylüyorum. Ve diyorum ki; Ermenistan'ın arşivlerinde de varsa onlar da açsın. Üçüncü ülkelerde de varsa onlar da açsın. Hatta daha da ileri gidiyorum, biz askeri arşivlerimizi de açmaya hazırız diyorum.
Şimdi AB'ye tekrar hitap etmek istiyorum. Türkiye'nin arşivlerini açmasını bize nasihat ediyor. Buradan cevap veriyorum; Ey AB, 12 yıl başbakanlık yaptım. Bir yıla yakındır da cumhurbaşkanıyım. Her gittiğim uluslararası toplantıda ve ülkemdeki her toplantıda arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu, bir milyona yakın belge ve bilginin olduğunu her zaman söylüyorum. Ve diyorum ki; Ermenistan'ın arşivlerinde de varsa onlar da açsın. Üçüncü ülkelerde de varsa onlar da açsın. Hatta daha da ileri gidiyorum, biz askeri arşivlerimizi de açmaya hazırız diyorum."
"Çanakkale Savaşı'nın detaylarını, farklı ihtimallerinin tartışmalarını tarihçilere bırakıyorum. Bizim yöneticiler olarak burada üzerinde durmamız gereken husus, ülkelerimizi yeniden bu tür yıkımlara sürüklemekten nasıl kurtarabileceğimiz olmalıdır."
"Huzurun, istikrarın ve refahın tüm dünyaya hakim olması için iş birliği içinde hareket etmemiz, artık bir tercih olmaktan çıkıp, zorluluk haline dönüştü. Sadece ülkelere değil, uluslararası örgütlere de bu bakımdan büyük sorumluluk düşüyor. Bizim Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin işleyişine ve yapısına getirdiğimiz eleştirilerin gerisinde, işte bu tespitler var. Onun için 'Dünya 5'ten büyüktür' diyorum."
"Suriye'de ölen 300 bini aşkın insanın sorumluluğunu hiçbir ülke, hiçbir toplum daha fazla kaldıramaz. Ama Akdeniz'de, Ege'de biliyorsunuz botlarla kaçanlar, o denizlerde boğuluyor. Ne diyorlar? 'Varsın boğulsun, varsın ölsün'. Bunlar insan değil mi? Nerede kaldı insan hakları evrensel beyannamesi? Niçin bunları kurtarmak için gayret etmiyoruz?"
"Diğer ülkelerin maruz kaldığı ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlara arkasını dönenler, sadece kendilerini kandırıyorlar. Hiçbirimizin evi, kapılarımızı kapattığımızda güvenli olacak kadar müstakil ve tahkim edilmiş değil. Bunun için her ülkenin kendi içi ve kendi bölgesi yanında, dünyanın tamamında yaşanan sorunlara karşı duyarlı olması gerekiyor."
"Biz yaşanan hiçbir acıyı yok saymadığımız gibi acıların yarıştırılmasına da rıza göstermeyiz. Balkanlar'dan, Kafkasya'dan ve çevremizdeki tüm bölgelerden Anadolu'ya göçler sırasında ölen 4 milyonu aşkın Müslüman için ne kadar üzüntü yaşamışsak, hayatlarını kaybeden Ermeniler için de o derece üzüntülüyüz. Bizim anlayışımız bu."
"İsrail-Filistin ihtilafı, Ortadoğu'da kalıcı barışın ve huzurun sağlanması önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Filistin topraklarının işgali sona erdirilene ve 1967 öncesi sınırlara kadar dönmesi halinde bizler buraya desteğimizi sürdüreceğiz. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti kurulana kadar bu sorunun çözümü mümkün değildir."