18.01.2020 - 11:28 | Son Güncellenme:
AA
Muş, AA muhabirine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, 16 Ocak Perşembe günü Ankara'da düzenlenen Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongre ve Sergisi'ni hatırlatarak, "Atanmış bakanlar, bir kişinin seçtikleri, 11 milyonun oyuyla seçilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na laf söyleyemez." sözüne cevap veren Muş, CHP'nin, bakanlara ilişkin "Bunlar atanmıştır. Biz istediğimizi söyleriz fakat bunlar bize cevap veremezler." yaklaşımı ortaya koyduğunu söyledi.
Muş, "Doğru, bakanlar atanmıştır ancak arkalarında onları atayan seçilmiş bir irade yani yüzde 52 oyla seçilen cumhurbaşkanının iradesi, dolayısıyla halk iradesi var." dedi.
Bakanların, bakanlıklarıyla ilgili konulara ve haklarındaki iddialara ilişkin cevap vermesinin en doğal hakları olduğunu belirten Muş, CHP'nin sözcülerinin, bunu belirleme hakkı ve haddi olmadığını dile getirdi.
"OLAY MI ÇIKARACAKLAR?"
CHP Grup Başkanvekili Özel'in, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a yönelik, "Belediye başkanlarımıza yaptığınız saygısızlığa cevap verirsek insan içine çıkamazsınız. Türkiye'nin 81 ilinde konuşmaya başladığınızda sizi konuşturmazlar." sözünü anımsatan Muş, "Bu, bakanları tehdit mesajıdır. Ne demek 'Konuşturmazlar?' CHP ne yapacak? Çıksın, bunları açıklasın. Nasıl konuşturmayacaklar? Olay mı çıkaracaklar? CHP'nin, bakanları tehdit etmekten vazgeçmesi lazım. Arkasında milli irade olan kabine işini en iyi şekilde yapıyor." ifadelerini kullandı.
Bakanlara ilişkin "yanlış" ve "çirkin" ifadeler kullanıldığına dikkati çeken Muş, şöyle konuştu:
"Bunu son derece yanlış buluyoruz. 'Ana muhalefet partisiyiz.' diyorsunuz. Demokrasiden, ifade özgürlüğünden bahsediyorsunuz. İşinize gelince bu deyimleri istediğiniz gibi kullanıyorsunuz. İşinize gelmediği zaman da en sert ifadelerle ortaya tehdit mesajları döküyorsunuz. Yalnızca bu değil, çıkmış biri Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin 'İktidara gelirsek müteahhitlerin parasını ödemeyeceğiz.' diyor. Bu anlamda girişimcileri tehdit etmeyi, CHP'nin asıl kodlarının ortaya çıkmasının tezahürü olarak görüyoruz. CHP budur. CHP'nin maskesi yavaş yavaş düşüyor."
"TÜRKİYE'NİN GEÇMİŞTE YAŞADIĞI BİR ANLAYIŞ"
"Geçmiş dönemde milleti tehdit ederek kendine bir hakimiyet ve iktidar alanı oluşturan CHP'nin, son dönemlerde demokrat bir çizgiye oturduğu iddiasını kanıtlamaya çalıştığını" söyleyen Muş, şöyle devam etti:
"CHP'nin özellikle 31 Mart seçimlerinden sonra takındığı tavır, asli kodlarının ortaya çıktığının bir göstergesidir. Bu tehdit dilini bakanlara, projelerle alakalı müteahhitlere kullanıyorlar. Bir başkası bunu farklı ortamlarda toplumun diğer kesimlerine yapıyor, bürokratları tehdit ediyor. 'Biz gelirsek şöyle yapacağız, böyle yapacağız.' Hukuk devletinde bir siyasetçi olarak hem savcı hem de hakim yerine koyup, hem iddiada bulunup hem de hüküm veremezsiniz. Siz siyasetçisiniz, yapacaklarınızı anlatırsınız. İlgililer kurallar dışında hareket ediyorsa zaten devletin ilgili birimleri vardır. Onlar hareket ederler. 'Biz gelirsek şöyle yapacağız, böyle yapacağız.' mantığı, anlayışı Türkiye'nin geçmişte yaşadığı bir anlayış ve Türkiye bu anlayıştan çok çekti. Bu anlayıştan çok çektiği için de bunun temsilcilerine hak ettiği şekilde iktidar yüzü nasip etmedi."
"BU BİR FİŞLEME"
Muş, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) bağlı İstanbul Personel Yönetim AŞ (İSPER) tarafından İBB çalışanlarına SMS gönderilerek, "sivil toplum kuruluşları ya da organizasyonlarda, gelir amacı olmaksızın gönüllü olarak yapılacak her türlü katılım için onay alınması ve insan kaynaklarına yazılı olarak bilgi verilmesi" şartı getirilmesini eleştirdi.
"Son derece yanlış bir mesaj. Burada da tehdit var. Aynı mantık, silsile. CHP'nin anlayışı." diyen Muş, görevlerini yerine getiren insanlara sivil toplum kuruluşlarında bir görevleri varsa "Gidemezsin, benden onay alacaksın." denildiğini belirtti.
Bunun Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve cari hukukta insanların özgürlük alanlarını istedikleri gibi kullanma anlayışına aykırı olduğunu vurgulayan Muş, "Böyle bir hakları yok. Bu bir fişleme aslında. 'Hangi dernekte görev yapıyorsun? Bileceğim.' Öncesinde sosyal medyayla ilgili bir şey yaptılar. 'Mesajlarınıza bakacağız. Kim ne paylaşıyor bileceğiz.' Binlerce insanı işten attılar. Gerekçeleri, sosyal medyadaki paylaşımları. Bakıyorlar, AK Parti'ye yakın bir isimse hemen bir gerekçe bulup işten atıyorlar. Başka hiçbir mantığı, gerekçesi yok. Onları işten atıp başkalarını istihdam ediyorlar. Buradaki de aynı mantıktır. Bu, 28 Şubat'ın tekrar hortlamaya başladığının en bariz göstergesidir." diye konuştu.
"CHP'NİN NAMUS VE ŞEREF SÖZÜ ASKIDA"
Bu uygulamanın "kabul edilemez" olduğunu belirten Muş, şunları kaydetti:
"Bir belediyeyi aldınız. Bunların bir de merkezi hükümette olduğunu düşünün, insanlara neler yaparlar. Bir belediyedeyken bunları yapıyorlarsa hasbelkader merkezi hükümete gelseler 28 Şubat'ı bu millete mumla aratırlar. Anlayış bu. Son derece yanlış. CHP'nin sözcülerine sesleniyorum; bu mesajla alakalı ne yapacaklar? Yerel Yönetimler Başkanlığı ne yapacak, soruşturma açacak mı yoksa onlar da bunu kabul edip görmezlikten mi gelecek? Şimdiye kadar yaptıkları uygulamalarda hiçbirini görmediler. Hepsini görmezlikten geldiler.
Namus ve şeref sözü veren CHP yönetimi, gelir gelmez verdiği namus ve şeref sözünü unutup binlerce insanın ekmeğiyle oynadı, binlerce insanı kapının önüne koydu. Engelli oğlunun rızkını kazanmak için çabalayan gariban vatandaşımızı kapının önüne koydu. Tek derdi çocuğunun rızkını kazanmak olan o insanları karda kışta Büyükşehir Belediyesinin önüne attılar, CHP yönetiminden bir itiraz duyduk mu? Duymadık. Namus ve şerefleri üzerine yemin ettiler. Nerede namus ve şeref sözü? Şu anda askıda duruyor. Son derece sakat, yanlış bir anlayışla hareket ediyorlar. Buradan elde etmek istediklerini alamayacaklar."