28.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
KEMAL GÖKTAŞ - HSYK ADAYLARI KONUŞUYOR - 2
Adli ve idari yargıdan HSYK’ya gönderilecek 10 üyenin belirlenmesi için 12 Ekim’de yapılacak seçim yaklaşırken HSYK adaylarının görüşlerini bütünlüklü biçimde aktarmak için Demokrat Yargı Genel Sekreteri Kemal Şahin, Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Karadağ, YARSAV Yönetim Kurulu üyesi Leyla Köksal ve HSYK 1. Dairesi Başkanı İbrahim Okur'a kritik sorular yönelttik ve çarpıcı yanıtlar aldık. Yargıda Birlik Platformu aday bazında değil, platform olarak sorularımızı yanıtladı. Yeniden aday olan HSYK 2. Daire Başkanı Nesibe Özer ise yazılı olarak ilettiğimiz sorulara yanıt vermediği için yazı dizimizde yer alamadı.
* Yargıçlar Sendikası ve YARSAV'ın ortak oluşturdukları listede bazı "kripto cemaatçilerin" olduğu ve cemaatle bu iki meslek örgütü arasında gizli bir anlaşma olduğu iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
MUSTAFA KARADAĞ (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): Tezvirat, asılsız itham. Mitomani hali. Kendi yalanlarına kendileri inanıyorlar.
YARGIDA BİRLİK PLATFORMU: Bu yapının çalışma usulü şeffaflıktan ve katılımcılıktan uzak şekilde gerçekleşmektedir. Tamamen gizli gündemlerle kararlar alıp uygulamaya koymaktadırlar. Bu çerçevede YARSAV kurucusu olup Yargıda Birlik Platformu içerisinde yer alan birçok meslektaş bulunmaktadır. YARSAV'a egemen olan çoğunluğun malum bu grup olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Kendilerini bağımsız ya da Yargıçlar Sendikasının mensubu olduğunu söyleyerek aday olan birçok meslektaşın malum bu grup adına hareket ettiği meslektaşların telefonlar aranarak, kamuoyunun malumu 11 kişilik isme oy vermeleri yönünde etkide ve telkinde bulunduklarından da anlaşılmaktadır.
KEMAL ŞAHİN (Demokrat Yargı): Yaşanan savaşın doğrudan tarafları haricinde buna eklemlenen gruplar bulunmaktadır. YARSAV ve Yargıçlar Sendikası sadece Hükümet karşıtlığı üzerinden pozisyon aldıkları için Cemaat safında yer almışlardır. Ayrıca YARSAV'ın vitrine koyduğu isimler dışındaki, yönetim kurulundaki üyelerin Cemaat'ten oldukları, bizzat YARSAV ve Yargıçlar Sendikası'nın yöneticileri tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır.Her iki örgütlenmenin defalarca yaptıkları basın açıklamalarında hukuksuzluk olarak nitelendirdikleri önemli davalarda görev alan hakimler, yine kendileri tarafından HSYK adayları olarak gösterilmiş durumdadır. Siyasal bir eylem olan seçimlerde tüm gruplarla ittifak yapılması meşrudur. Meşru olmayan ise, ittifakın gizlenmesidir, seçmen olan hakim ve savcılara ve de halka yalan söylenmesidir. Şeffaf olunmadığı sürece her türlü ittifak gayrimeşru ve antidemokratiktir.
LEYLA KÖKSAL (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): 2010 seçimlerinde Ergenekoncu, solcu olan YARSAV şimdi “cemaatçi” ilan edildi. Şimdi olduğu gibi 2010 yılında da Bakanlık listesi vardı, listenin kazanması için bir düşman yaratılmalıydı, 2010'da YARSAV düŞman ilan edilmişti, şimdi el ve işbirliği içinde oldukları cemaati düşman ilan ederek seçim kampanyası yürütülüyor.
Biz bu HSYK döneminde sürgün gibi atamalara, yüksek yargı operasyonlarına, kadınların yok sayılmasına, birlikte yürüttükleri hukuksuz yargılamalara itiraz ederken, hukuksuzlukları haykırırken, Tolga Onur'a, Nebi'ye, Didem Yaylalı'ya sahip çıkarken, kimsesizlerin kimsesi olmaya çalışırken yanımızda görünmekten korkanlar, Didem Yaylalı'nın ölümüne duyarsız kalanlar şimdi yargıyı cemaatten kurtarmaya aday, biz de o itiraz ettiğimiz iktidarın paydaşı cemaatle işbirliği yapar olduk. Onlar cemaatsavar, biz cemaatsever!.
İBRAHİM OKUR (HSYK 1. Daire Başkanı, bağımsız aday): Ciddi bulmuyorum. Zira bu dönem telkin ve tavsiyelere uymayıp YBP karşısında aday olan herkese paralel yakıştırması yapılıyor. Ya bendensin ya cemaatten deniliyor, böyle bir şey olmaz. Bugünün şartlarında gerçekten cemaatten rahatsız olan ama yürütmenin yargıda bu kadar etkin olmasından da rahatsız olan insanların aday olması, dernekler tarafından veya hakim ve savcılar tarafından desteklenmesi eleştirilecek bir tavır değil bence. Bu derneklere cemaat sızmış olabilir. Önemli olan dernek üyelerinin içerisinde cemaate yakın isimlerin olması değil, HSYK adayları arasında cemaate yakın isimlerin olup olmamasıdır.
* Yargıda Birlik Platformu'nun hükümetten açık destek almasının seçimlere etkisi ne olacaktır?
MUSTAFA KARADAĞ (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): Bizim gördüğümüz, meslektaşlarımız bu durumu HSYK'nın bağımsız ve tarafsızlığını ortadan kaldıran bir durum olarak tanımlıyorlar ve rahatsızlar.Hele Bakanlık HSYK bürokratlarının yargıç ve savcıları bu kadar baskılamasından hoşlanmıyorlar.
YARGIDA BİRLİK PLATFORMU: Yargıda Birlik Platformu tam bağımsız ve tarafsız bir yargı gerçekleştirme arzusundadır. Platform üyelerinin kişilik ve kimliklerine bakıldığında hükümetin güncel siyasetine uzak oldukları görülecektir. Ancak Yargıda Birlik Platformu devlet kurumlarıyla çatışan değil birlikte çözüm üreten bir anlayışı benimsemekte olup, yargının yapısal sorunlarının adalet politikalarını belirlemede önemli bir kurumsal yetkiye sahip olan Adalet Bakanlığıyla yasalaşma sürecinde diğer siyasi partilerin etkisini bildiği için bu partilerle de yargının sorunlarını çözme çabası çerçevesinde görüşmeler yapmıştır ve yapmaktadır.
KEMAL ŞAHİN (Demokrat Yargı): YBP'nin varlık nedeni ve faaliyetinin esas dinamiği arkasındaki Hükümet desteğidir. Her türlü iktidar ve güç karşısında kırılgan bir pozisyonda bulunan ve böyle bir gelenekten gelen yargı mensuplarının tercihlerinde, bu desteğin etkisinin olacağını düşünmekle birlikte, son dört yılda yaşananların hakim ve savcılar için ciddi bir tecrübe olduğunu,dolaysıyla hakim ve savcıların kendilerine dayatılan listedekilerin tümüne 11/11 oy vereceklerini sanmıyorum.
LEYLA KÖKSAL (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): Alınan açık destek kendilerinin de kabulünde ve bu gizlenmiyor. Adalaet Bakanlığı bürokratları, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri düzeyinde tüm adliyelerde çalışılıyor. Kürsüde görev yapan yargıç ve savcılar Ombdusmanlık dahil Bakanlık ve Adalet Akademisine çekiliyor. Yargıçlar savcılar baskı altına alınmaya çalışılıyor. Gezerken gözledik tam bir sinmişlik ve sessizlik var. Biz sağduyulu, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına inanmış, yerlerde sürünen ve halkın gözünde itibarını yitirmiş bir yargıyı yeniden ayağa kaldıracak, adalet için çalışan yargıç ve savcıların sağduyusuna güveniyoruz.
İBRAHİM OKUR (HSYK üyesi, bağımsız): Bakanlığın bu kadar açık destek vermesi, sahayı kontrol altında tutmaya çalışması bence sonucu önemli ölçüde etkilemeyecek. Ben meslektaşlarımın hakim savcıya yaraşır bir şekilde hareket edeceklerini ve sandıkta vicdanlarının sesini dinleyerek hiçbir liste ile bağlı kalmadan yargı için en iyi olduğunu düşündükleri isimlere oy vereceklerine inanıyorum.
* Hakim ve savcılara yönelik zam ve sicil affı teklifi öngören teklifin Meclis'e sevk edilmesi, seçim sonuçlarını etkiler mi?
MUSTAFA KARADAĞ (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): Etkilemeyeceğini sanıyorum, daha doğrusu ters etki yapacağını düşünüyorum.
YARGIDA BİRLİK PLATFORMU: Yargıda Birlik Platformu yargının ve meslektaşların sorunlarını tespit etmek ve bunlara çözüm önerileri üretmek amacıyla nisan ayından bu yana 18 farklı bölgede yaptığı toplantılarla yaklaşık 9.500 meslektaşla doğrudan temas kurmuştur. Meslektaşlardan alınan geri bildirimler raporlaştırılarak bunların başlıcalarının özlük hakları 2010 sonrası HSYK nın sicille yarattığı mağduriyetler, askerlik sorunlar, daha adil bölge sistemi gibi yasal değişiklik gereken hususlar hükümete sunulmuş ve meclis aşamasına kadar gelmiştir. Yargının sorunlarına çözüm üreteceği iddiasıyla oluşan 2010 HSYK'sı yargının yapısal sorunlarına çözüm üretememiştir. Bu yapısal sorunların çözüleceğine inanan yargı mensupları büyük bir umut içerisinde beklemektedirler.
KEMAL ŞAHİN (Demokrat Yargı): Hakim ve savcılar insandır. Etkisi olabilir. Ancak bunun bir "seçim rüşveti" olarak nitelendirilmesi hakim ve savcılara büyük bir hakarettir. Hakim ve savcıların maaşlarına zam yapılması bir lütuf değildir. Hakim ve savcılar ile adliye çalışanlarının, insan haysiyetine yaraşır ekonomik, sosyal ve kültürel koşullarda görev yapmalarını talep etme, onlar için temel bir hak, Siyasal İktidar için ise temel bir ödevdir. Bunun Hükümet ya da başkaları tarafından dillendirilmesi de büyük bir ayıptır. HSYK tarafından yaratılan mağduriyetlerin ortadan kaldırılması da bir lütuf değildir. Hak, hukuk ve ahlak tanımaksızın hakim ve savcılara yaşatılan mağduriyetlerin hala devam ediyor olması tüm siyasi ve yargı aktörlerinin ayıbıdır. Bu nedenle sicil affı kavramını reddediyorum. Sicil affı kavramı ile mağduriyetlerin ortadan kaldırılması aynı şeyler değildir. Sicil affı kavramı bir yandan haklı ile haksızı eşitler, diğer yandan da mağdur edilen hakim ve savcıların suç işledikleri ya da hukuksuz davranışlarda bulundukları için affedildikleri algısını yaratır.
LEYLA KÖKSAL (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): Etkilemeyecektir diye düşünüyorum. Yargıç ve savcılar özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin sürekli kamuoyu gündeminde olmasından ve son süreçte de seçim malzemesi haline getirilmesinden son derece rahatsız. Yargıç ve savcılar hakkı olanı istiyor. Sicil affı cemaati bitirme söylemlerinin altını boşaltan bir hareket olarak deerlendiriliyor. Biz sicil affı değil, tüm disiplin cezalarını yeniden incelemeyi hedefliyoruz. Üretilmiş, hatta üretilememiş kanılarla verilen cezalar kaldırılmalıdır.
İBRAHİM OKUR (HSYK üyesi, bağımsız): Etkilememesi gerekir. Zira hakim ve savcılara hak etmedikleri bir iyileştirme yapılmıyor. Son iyileştirme üzerinden 9 yıl geçmiş. Reel olarak ciddi bir kayıp var. Yeni başlayan meslektaşlar yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Ben bunu sadece bir hakkın gecikmeli de olsa teslimi olarak görüyorum.
* Seçimi kazandığınız takdirde mevcut HSYK'da olmayan ya da yeterince hayata geçirilmemiş hangi ilkeleri hakim kılmaya çalışacaksınız?
MUSTAFA KARADAĞ (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): İşe adalet yönetiminin ilk derece mahkemelerinden başlayarak demokratikleştirilmesinden başlayacağız. Yargının yönetimine dair refleksleri ortadan kaldıracağız. Olağan teftişe ve müfettiş eliyle soruşturmalara son vereceğiz. Savcıların yaptıkları soruşturmalarda bağımsız ve tarafsız davranmalarını temin edeceğiz. Meslektaşlarımızdan geleceğe dair yaşam planlarını isteyip mümkün olduğunca onların yaşamlarını yönetmelerine uygun atama tasarrufunda bulunacağız ve her yönüyle eleştirilen, derhal kaldırılması gereken teftiş kurulu tarafından düzenlenen hal kağıtlarının hiç birine itibar etmeyeceğiz. Genel Kurul kararlarının tamamını elden geçireceğiz.
YARGIDA BİRLİK PLATFORMU: Yargıda Birlik Platformu HSYK adayları 3.000 meslektaşın katılımıyla ve tüm kamuoyunun önünde etik sözleşme ve ilkeler bildirimini imzalayarak kendilerini tüm meslektaşların kontrolü ve denetimi altına sokmuşlardır. Yargıda Birlik Platformu ve HSYK adaylarının temel sloganı yeniden ve daima hukukun üstünlüğü, kişilerin değil hukukun üstünlüğü, tam bağımsız ve tarafsız bir yargı teminatı, hukuk devletinin en önemli kriteri olan öngörülebilirlik ilkesinin gerçekleştirilmesi (insanlar bir sabah uyandıklarında ellerinde kelepçe ile karşılaşmamalıdırlar) hukuk devleti ilkesinin özelliği kurallar açık ve şeffaf olarak düzenlenmeli ve her bir vatandaş ortaya koyduğu eylemin karşılığında hangi yaptırımla karşı karşıya kalacağını tahmin edebilmelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının da hukuk devleti ilkesinde öngörülemez yaptırımların olamayacağı, kişileri şoke edeceği kararlarla muhatap kılınamayacağı vurgulanmaktadır.
LEYLA KÖKSAL (Yargıçlar Sendikası - YARSAV): Güveni, samimiyeti, dinleme ve anlamayı, yönetmeye değil temsil etmeye geldiğimizi anlatacağız. Demokrasi egemen olacak, şeffaflık, liyakat, coğrafi teminat, aile bütünlüğü insana ve insanca yaşamaya dair herşey. Kimsesizlerin kimsesi olacağız.
KEMAL ŞAHİN (Demokrat Yargı): HSYK ve diğer bazı devlet kurumları halkın içeride ne olup bittiğini bilmediği gizemli, büyülü kurumlar gibi çalışmaya devam ediyor. Seçilmem halinde HSYK’nın eylem, işlem ve kararlarında şeffaflığın sağlanması için tüm çabamla çalışacağım. Yapılan işlemlerin gerekçelendirilmesi, soruşturmalar sırasında hâkim ve savcıların savunma haklarının kısıtlanmaması için gerekli müdahalelerde bulunacağım. Bir başka deyişle, HSYK'yı yargının "kozmik oda"sı olmaktan çıkarılması ve hakim ve savcılar ile halk tarafından takip edilebilir ve denetlenebilir, şeffaf bir Kurul olması için mücadele edeceğim.Mevcut hiyerarşik yapılar, sayısız baskı ve "idari bağ"lar nedeniyle, "karargah" niteliğindeki merkezi yapıların nesnesi haline getirilen hakimlik ve savcılık mesleklerinin kendi özgün konumlarına kavuşturulması için çaba harcayacağım.
İBRAHİM OKUR (HSYK üyesi, bağımsız): HSYK kararlarına karşı yargı yolunun açılması, teftiş sisteminin değiştirilmesi, etkin itiraz müessesesinin işletilebilmesi, şeffaflığın sağlanması, Kurulun herkese eşit mesafede olduğuna dair inancın yerleştirilmesi, yargıda etik ilkelerin geliştirilmesi, coğrafi teminat getirilmesi hususları öncelikle ilgileneceğim konular olacak.
BİTTİ