Tekasür Suresi, mal ve mülk ile övünen Arapların Cahileye Devri’ndeki hareketlerine değinmektedir. Bu bağlamda; mal, evlat ve akraba ile kendilerini üstün sayan kişiler eleştirilmektedir. Bu gibi kazançların insana ahirette hiçbir fayda sağlamayacağı ve gerçek üstünlüğün ancak ahirette kazanılabileceği ifade edilmektedir. Tekasür Suresi’ni düzenli okuyan kişilerin kabir azabından kurtulacağı rivayet edilmektedir. Bu sebeple de vatandaşların büyük bir bölümü bu surenin okunuşu ve anlamı hakkında bazı sorular sormaktadır. Bu bağlamda Tekasür Suresi ile alakalı aranan tüm içeriklere ve diğer bilgilere aşağıdaki başlıklarda yer verilmektedir.
Tekasur Suresi Türkçe Okunuşu
1.Elhakümüt tekasür
2.Hatta zürtümülmekabir
3.Kella sevfe ta'lemun
4.Sümme kella sevfe ta'lemun
5.Kella lev ta'lemune ılmel yekıyn
6.Le teravünnelcehıym
7.Sümme leteravünneha aynelyakıyn
8.Sümme le tüs'elünne yevmeizin anin neıym
Tekasur Suresi Türkçe Anlamı
1, 2.Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.
3.Hayır; ileride bileceksiniz!
4.Hayır, Hayır! İleride bileceksiniz!
5.Hayır, kesin olarak bir bilseniz...
6.Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.
7.Yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz
8.Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?
Tekasur Suresi Konusu
Sûrede insanların, hayatın aldatıcı yönleriyle meşgul olmalarından, dünya malını biriktirmeye olan düşkünlüklerinden ve âhiret hallerinden söz edilmektedir.
Tekasur Suresi Tefsiri
“Çoğaltma yarışı” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki tekâsür kelimesi, bu sûre bağlamında özellikle “yüksek bir amaç gütmeden, neden niçin demeden mal, evlât, yardımcı ve hizmetçi gibi her devrin telakkisine göre çokluğuyla övünülen şeyleri büyük bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girişmek, mânevî ve ahlâkî sorumluluğunu düşünmeden alabildiğine kazanma hırsına kendini kaptırmak” anlamına gelmektedir. Bu tutku bireysel olabileceği gibi toplumsal da olabilir. Âyette tekâsür kavramı Câhiliye toplumunun zihniyet yapısını tanıtmakla birlikte evrensel bir mesaj da içermekte, genel bir tesbit ve dolayısıyla uyarı anlamı da taşımaktadır. Nitekim birkaç asırdır özellikle “gelişmiş” denilen ülke ve toplumlarda hâkim zihniyet olan kapitalizmin esası da durmadan üretmek, tüketip tekrar üretmek, kârı ve serveti sınırsızca çoğaltmaktır. İşte bu dünya görüşü ve onun doğurduğu uygulamalar da bu “çoğaltma yarışı”nın çağdaş örneğidir. Ancak insanlığın mânevî ve ahlâkî değerlerini, birikimlerini sistem dışı bırakan, hatta tahrip eden bu yarış, sonuçta ekonomik ve siyasî gücü, iletişim imkânlarını da kullanarak bireysel ilişkilerden uluslar arası ilişkilere kadar uzanan bir haksızlık ve adaletsizlik düzeni doğurmakta ve nihayet dünyayı “global” bir mutsuzluk alanı haline getirmektedir.
2. âyetteki mekåbir kelimesi kabir anlamındaki makberenin çoğuludur.
“Sonunda kabirleri ziyaret ettiniz” meâlindeki cümleye müfessirler üç türlü mâna vermişlerdir: a) Mecazi anlamda, “Sonunda ölüp kabirlere girdiniz; bu tutku ve yarış ölünceye kadar sürüp gitti”; b) Yine mecazi anlamda, “Kabirlerdeki ölülerle övündünüz”; c) Lafzî anlamda, “Bizzat kabirlere gidip ölülerle övündünüz.” Tefsirlerde anlatıldığına göre Câhiliye Arapları mal, evlât, akraba ve hizmetçilerinin çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta övünürken yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de ispat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının kabirlerini göstererek onların dahi çokluğuyla övünürlerdi. Sûrenin iniş sebebi olarak bu tür rivayetler bulunmakla birlikte genel anlamda insan fıtratındaki mal, evlât ve taraftarların çokluğu ile övünme vb. davranışlar eleştirilmekte, gerçek üstünlüğün âhirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir. 3-5. âyetlerin başındaki “hayır” anlamına gelen kellâ edatı, ebedî olan âhiret hayatını, orada verilecek hesabı ve bu hesap için hazırlık yapmayı unutup da fani olan ve ancak daha yüksek amaçlar için kullanıldığında bir değer ifade eden mal mülk vb. imkânları bilinçsizce çoğaltma yarışına girişip bunlarla övünmenin korkunç bir gaflet ve yanılgı olduğu gerçeğini vurgulamak maksadıyla üç defa tekrar edilmiştir. 5. âyette “kesin bir bilgi” diye çevirdiğimiz ilme’l-yak^n tamlaması sözlükte “bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek” anlamına gelen “ilim” ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yakın kelimelerinden oluşan bir terim olup “kesin olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi” diye tarif edilmiştir (bu terim hakkında bilgi için bk. Yusuf Şevki Yavuz, “İlme’lyak^n”, DİA, XXII, 137).
Tekasür Suresi Fazileti
“Allah, Elhâkümü’t-tekâsür’ü okuyan kimseyi dünya hayatında kendisine verdiği nimetlerden âhirette hesaba çekmeyecek, ayrıca ona 1000 âyet okumuş kadar sevap verecektir” meâlindeki hadisin (Zemahşerî, VI, 426; Beyzâvî, IV, 447) ilk kısmının mevzû olduğu, ikinci kısmı için destekleyici rivayetlerin bulunduğu kaydedilmiştir (Muhammed et-Trablusî, II, 728).
Tekasür Suresi Fazileti ve Sırları
“Allah, Elhâkümü’t-tekâsür’ü okuyan kimseyi dünya hayatında kendisine verdiği nimetlerden âhirette hesaba çekmeyecek, ayrıca ona 1000 âyet okumuş kadar sevap verecektir” meâlindeki hadisin (Zemahşerî, VI, 426; Beyzâvî, IV, 447) ilk kısmının mevzû olduğu, ikinci kısmı için destekleyici rivayetlerin bulunduğu kaydedilmiştir (Muhammed et-Trablusî, II, 728).