Geçtiğimiz aylarda çok severek takip ettiğim, Şiddetsiz İletişim Derneği’nin “Ebeveynliğin Kalbi” eğitimini tamamladım. Çok değerli farkındalıklar yaşadım elbette ama Şiddetsiz İletişim öğretisinden bana kalan en büyük değer, “kutlama” kültürü.
Nedir kutlama? Başta kendimizi ve sevdiklerimizi; çabalarından, emeklerinden, kat ettikleri yoldan, değişip/dönüştürdüklerinden ve gerçekleştirdiklerinden ötürü kutlamak. Kutlama yapabilmek için, bir an olsun yavaşlayıp, bunu görebilecek şekilde bakmak gerekiyor. Bu da sürekli eksiklikleri görmeye ve eleştirmeye alıştığımız toplumsal kültürümüzde hiç kolay değil.
Peki kutlama yapmak neden kıymetli? Çünkü bence beraberinde sevgiyi getiriyor. Eleştiriyi, yargılamayı, şikayeti ve diğer tatsız duyguları hafifletip, var olan gelişimi ve ilerlemeyi gösteriyor. Bu da iyi geliyor insana. Kendini değerli hisseden ve seven insan, kendine güveniyor, etrafına da şükranla yaklaşıyor. Çocuğunu, eşini, arkadaşını şükranla kutladığında, sevgi dalgası gitgide çoğalıyor.
O nedenle ben izninizle kızım Derin’i kutlayarak bugüne başlamak istiyorum.
Duyusal hassasiyeti olan çocuklar
Derin, duyusal hassasiyetleri yüksek olan bir çocuk. Bebekliğinden beri yüksek seslerden, kalabalık ortamlardan, ani hareketlerden hep çok rahatsız oldu. Tabii bu da pek çok sosyal ortamdan uzak kalmasına neden oldu. Doğum günlerine ya da çocukların bayıldığı oyun ve aktivite merkezlerine gitmeyi asla istemezdi çünkü oralarda aşırı uyarılır ve kendini sakinleştiremediği, ben de onu sakinleştirmeyi bilemediğim için gidemezdik. Gitsek de sonuç hüsran, gözyaşı ve gerilim oluyordu.
Kendine kör olmak
İlk başlarda bunun nedenini anlayamıyordum. Tüm çocuklar oyun merkezlerinde acayip eğlenirken, doğum günlerine gitmeye can atarken, benim çocuğum neden istemiyordu? Neden oralara gidince korkup, ağlıyordu? Neden? İnsan kendine kör oluyor bu süreçlerde ve çocuğundan büyük beklenti içine giriyor. Ne zamanki sabırsızlığı, kendini baskılamayı bırakıyor, sakince gözlemleme yapıyor, o zaman süreci görmeye başlıyor.
Benim duyduğum bir çocuk çığlığını, etrafımdaki kalabalığı kızımın 10 katı şeklinde duyduğunu fark edince, onun o küçücük bedenindeki çaresizliği ve o durumla nasıl başa çıkabileceğini bilememesini içimde hissedince, onu anlamaya başladım. İhtiyaçlarını gördüm. Bununla baş etmeyi ben bilemiyorsam, trafikte dörtlüleri yakıp yolumu ihlal eden bir sürücüye karşı içimde yükselen duyguları kontrol etmeyi bilemiyorsam, ona nasıl rehber olacaktım? İçten içe ona kızmaya, sinirlenmeye ya da üzülmeye ne hakkım vardı?
Son 2 yıldır bu konuda çok çalıştık. Neler mi deneyimledik?
*Bir yere gitmeden önce ona hep bilgi verdim. Nasıl bir yere gittiğimizi, nasıl bir ortam olacağını anlattım. Önceden bilmek hep rahatlattı.
*Zorlandığı zamanlarda hep yanında olacağımızı, istemediği hiçbir şeye dahil olmak zorunda olmadığını söyledik. Buna inancı tam artık.
*Yeni gittiğimiz bir yerde hemen herkesle kaynaşma ya da hemen oyuna girme baskısı yaşamıyor artık. Çözümleri birlikte buluyoruz. Örneğin 5 dakika benim kucağımda oturmak, 5 dakika benle uzaktan izlemek, 5 dakika yakınlaşıp gözlemlemek gibi… zaten sonrası çorap söküğü gibi geliyor, bir bakmışım oyunun baş kahramanı.
*Sakız çiğnemenin sakinleştirme konusundaki etkisini öğrendik. Rahatsız olup, aşırı uyarıldığında sakız istemeyi öğrendi.
*Çok rahatsız olduğu zamanlarda aramızda bir bakışma modeli belirledik, bana öyle bakarsa gidelim demek oluyor.
*Ve tüm bunların yanında en önemlisi, onu anladığımı, çok zor olduğunu ve onunla birlikte bu süreci deneyimlediğimi hissettirmeye çalışıyorum hep. Böyle şeyler yaşadığı için normal dışı olmadığını.
*Duygularını ve hissettiklerini ona söylüyorum ki, konuşarak ifade edebilsin kendini bana.
Tüm bunlar kolay olmadı. Hiçbir şey kolay değil. Bir evlat yetiştiriyoruz. Ve onunla birlikte her gün biz de yeniden deneyimliyoruz. Ve hayatın kendisi gibi bu süreçte hep değişiyor, bildiğimiz ezberler bozuluyor. Derin bugün 5 yaşında ve bu süreçte kat ettiği yolu düşündüm. Tek kelime ile inanılmaz! Küçücük bir çocuğun büyüme yolculuğu inanılmaz.
Hadi sizde güne bir kutlama ile başlayın!