İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü tarafından düzenlenen, “Çocuk Gelişimi ve Psikopatolojisi Sempozyumu” için İstanbul’a gelen Prof. Dr. Pasco Fearon ile uzmanlık alanı olan çocuk ve anne-baba bağlanmasını konuştuk.
University College London’da Gelişim Psikopatolojisi bölümünde öğretim üyesi ve Klinik Psikoloji Doktora Eğitim Programı’nın ortak direktörü olan, Duygu ve Bağlanma Çalışmaları Derneği’ndeki (SEAS) son araştırmaları anlattı.
- Bağlanma dediğimiz şey nedir?
Bağlanma; bebeklerle anne-babaları ya da bakım verenleri arasında kurulan ilişki, duygusal olarak olumlu ve yardım edici bir ilişkinin varlığını ifade eder. İlk yıllarda özellikle anne ile kurulan bu bağ, çocuğun kişiliğinin önemli bir kısmını oluşturur. Bağlanma kuramcılarına göre süt çocukluğu döneminde güvenli ya da güvensiz bağlanma olarak belirlenir.
- Bağlanma şeklimiz sadece ebeveynlerimizle mi ilişkili ve bu değiştirilemez mi?
Bağlanma son dönemde çok popüler bir kavram haline geldi. Ancak maalesef yanlış anlaşılıyor. Aileler ne yapacaklarını, kimin tavsiyesine güvenebileceklerini bilmiyor. Bir yetişkin olarak bağlanma ilişkilerine olan yaklaşımımız hem uzak hem yakın geçmişte yaşadığımız karmaşık ilişkilerle şekilleniyor. Anne baba ile olan ilişkilerimiz bunun çok önemli bir parçasını oluştururken, diğer ilişkilerimiz ve kişiliğimizin yaşadığımız olaylara verdiği tepki de aynı şekilde büyük önem taşıyor.
- Bağlanma şeklimiz hayattaki tüm ilişki kurma biçimlerimizi etkiliyor mu?
Evet, hem çocuklarımıza anne babalık yapma şeklimizi hem de evlilik gibi yakın olduğumuz kişilerle kurduğumuz ilişkileri etkiliyor.
- Bağlanmamızda sosyal çevre mi, genetik mi daha etkin?
Bu çok önemli bir soru. Küçük yaştaki çocukların, kendilerine bakan kişilere bağlanmasında genlerin büyük etkisi olduğuna dair yeterli kanıt yok. Çocuklar için, çevre ve bakım verenin tutarlı bir şekilde ihtimam göstermesi kilit faktörü oluşturuyor. Ancak, gelişimin sonraki aşamalarında genlerin bağlanma üzerindeki etkisini tam olarak bilmiyoruz. Yapılan araştırmalardan, yaşlandıkça bağlanmamızın genlerimizden etkilenmeye başladığına dair bazı kanıtlar bulunuyor. Ergenlerdeki bağlanmanın, genlerden oldukça etkilendiğini ortaya çıkardık ki bu da gencin kişiliğinin, bu yaşta bağlanmaya dayalı ilişkilerine nasıl yaklaştığı üzerinde etki bırakmaya başladığı gerçeğini yansıtıyor.
- Mizaçla bağlanmanın bir ilişkisi var mı?
Evet var ancak bunu küçük çaplı olarak tanımlayabiliriz. Özellikle “kararsız” ve “dirençli” bağlanma türleri duygusal mizaç ile ilişkili gibi görünüyor.
“Güvenli bağlanan çocuklar daha az kaygılı”
- Bağlanma stilimi hiç tanımadığım büyük annemden almış olabilir miyim?
Evet, bağlanma özelliklerinin nesiller arasında aktarıldığına dair kanıtlar bulunuyor. Biz bu ilişkinin güçlü olduğunu öngörüyorduk ancak son araştırmamız bize gösterdi ki sandığımız gibi güçlü bir ilişki bulunmuyor. Öyleyse, büyükanneniz size ne kadar etki edebilir? Siz büyürken yaşamınızda çok yer almadıysa bu etki sınırlı olacaktır.
- Bağlanma şeklimi bilinçli olarak değiştirebilir miyim?
Bunun yanıtını gerçekten bilmiyoruz ki bu çok önemli bir soru. Konuyu iki açıdan ele alabiliriz: İlki, davranışınızı, çocuğunuzun size yönelik güvenli bir bağlanma geliştirmesini sağlamak için değiştirebilir misiniz? Bunun yanıtı, açıkça evettir. Çocuğunuzun düşüncelerine, hislerine göre kendinizi ayarlamanız ve bunlara duyarlı bir şekilde yanıt vermeniz, bunun gerçekleşmesine yardımcı oluyor. Bunu kendi kendinize yapmanız mümkün olduğu gibi bir uzman yardımı ile de yapabilirsiniz.
İkincisi; “Bağlanma deneyimlerime yönelik duygularımı ve hislerimi değiştirebilir miyim?” Bu kısım biraz daha muğlak çünkü buna yönelik çalışmalar henüz gerçekleştirilmedi. Psikoterapi çalışmaları bir yetişkinin bağlanma tarzının değişebileceğini gösteriyor ancak bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.
- Bağlanma yapıları ile ruhsal bozukluklar arasında bir ilişki var mı?
Yaşamın erken aşamasında güvenli bağlanmaya sahip çocukların ileriki dönemde daha başarılı işler yürüttüğünü kanıtlamış durumdayız. Mesela, bu çocuklar saldırganlık gibi davranışsal problemleri daha az gösterirken, akranları ve öğretmenleri ile daha iyi sosyal ilişkilere sahipler. Ayrıca, güvenli bağlanan çocukların daha az kaygılı olduğunu gözlemledik.
4 tip bağlanma var
Araştırmalar, çocuklarda dört tip bağlanma tarzı olduğunu ortaya çıkardı. Bunlar “güvenli”, “kaçıngan”, “dirençli” ve “organize olamamış” bağlanma. Bağlanma davranışını gözlemlemeye yönelik araştırmada, “güvenli” olarak sınıflandırılan çocuklar, aileleri odadan çıktığında onları özlüyor, onlarla temas kurmanın yollarını arıyor ve bir araya geldiklerinde hemen sakinleşiyor. “Kaçıngan” olarak sınıflandırılan çocuklar, aileleri odadan çıktığında onları aramaya hemen başlamıyor ve aile döndüğünde temas kurmamaya eğilimliler. Bu çocuklar hislerini daha çok kendilerine yönlendiriyorlar. “Dirençli” olarak sınıflandırılan çocuklar, ailelerinden kısa süre ayrıldıklarında stres yapıyor ve bir araya geldiklerinde kolayca sakinleşmiyor. “Organize olamamış” olarak sınıflandıran çocuklar ise kaçınma, aile geri döndüğünde donma, sallanma ve korkma gibi davranışlar sergiliyor.