Geçtiğimiz hafta yeni nesil çağdaş sanatçı POLVO’nun “Why So?” başlıklı ilk kişisel heykel sergisinin açılışındaydım.
Sanatçının toplumsal olarak kanıksanmış cinsiyet rollerine gönderme yaptığı eserlerini kendisiyle beraber izlemek ve yorumlamak benim için kıymetliydi.
Kocaman bir elma. Swarovski taşlarla kaplı kırmızı dudaklar ve dişlerin arasından özçekim kamerasına fırlayan dil. İlk bakışta sizi kendine çeken renkli, eğlenceli eserler. Bir adım ötede rengarenk muzlar. Muz eril hikayeleri elma dişil tarafı temsil ederken sanatın gücü sizi sarıyor. Tam bu esnada günümüz gözetim kapitalizminin getirdiği enstrümanlarının etkisini soruyorum. Doğru tahmin. POLVO aynı estetik çizgide buluşan ve akımlara kapılan yüzlerin yansımasını kendisinden dinliyorum.
“Hepimiz yeni buluşmalar için aplikasyonları kullanıyoruz. Ben de bu aplikasyonu indirenlerden biriydim. Mekanik olarak ekranı sağa ve sola kaydırırken bazı yüzleri ayırt edemediğimi, herkesin birbirine benzemeye başladığını fark ettim. Hepsinin kıvrımlı hatları vardı, dudakları dolgun ve ne hikmetse dilleri dışarıdaydı. Toplum, kadın bedeni üzerinde tahakküm kuruyor. Kadınlar bir süre sonra bu estetik normları içselleştiriyor ve bir süre sonra estetik formlar, varoluş formlarına dönüşüyor. Varoluş formları ise her gün inşa edilen sosyal sözleşmeye zemin oluşturuyor.”
Sosyal bariyerlere dokunarak ve sanatı bir araç olarak kullanarak sanatseverleri sorgulamaya teşvik eden POLVO’nun eserlerinde kullandığı metaforik formlar ilk bakışta renkli ve eğlenceli birer çağdaş sanat eseri olarak görünse de meraklı zihinler için atlı karıca etkisi yaratıyor. Sosyal medyada beğenilme kaygısıyla artan estetik ameliyatlar, tek tip kaşlar, dişler, kıyafetler ya da sizin o an aklınıza ne gelirse. Dijitalleşmeyle birlikte insanlığın, bireyselliğini kaybederek aynılaşmasından ve dayatılan toplumsal kabullerden duyduğu endişeyi eserlerine yansıtan sanatçı“Why So?” Sergisiyle benzemezliği kucaklayan bakış açılarına hizmet ederek bireyin özgürleşmesini hedefliyor.
POLVO sanatı, topluma mesaj ulaştırmak için bir yol olarak gören “iletişimin sofistike bir formu” olarak tanımlıyor. Muz formlarını çağdaş boyutta yorumlarken yer yer geleneksel dokuyla birleştiren sanatçı, toplum tarafından tek tipleştirilmiş erkekliğe karşı çıkıyor. Bu yolla çeşitliliğe ve bireyselliğe göndermede bulunan POLVO, izleyicinin bilinçaltında her bireyin özgünlüğünün ve özgürlüğünün de hatırlatmasını yapıyor.
“Karımdan ayrıldıktan sonra uzun süre kendimi çaresiz hissettim. Duyduğum acı hissi en yakınlarım tarafından bile anlaşılamadı. Onlara göre ben bir erkektim ve çivi çiviyi sökerdi. Hazzı hayatının odağına koyan insanlar için yas tutmak kolay değildir. Geleneksel toplum yapısı, erkeğin acı çekmesine yeterince alışık değildir. Acı, daha çok kadınla eşleştirilmiştir. Her zaman sarı olmak zorunda olmayan muzlar, geleneksel mini zeminden ayrışarak soruyor: Sizin gibi olmak zorunda mıyım?”
Sanatçı elma tasarımında ise toplumun sahip olduğu kadın algısının ve kadını metalaştıran sosyal yapıların dayattığı “normatif güzellik” kurallarına karşı çıkıyor, kadınların “fabrika üretimi” görünümlerinin “piyasaya sürülüşünü” protesto ediyor.
POLVO’nun başlıca endişeleri olan insanlığın benliğini kaybetmesi, geleneklerin kolektif kabulü ve dışarıdan maruz kaldığı tacize kapılması etrafında şekillenen bu içten protestosu doğrudan insana yönlendirilmiş olsa da insanın içinde yaşadığı toplum ve estetik endüstrisi de buradan payını alıyor. Aykırılığın kucaklandığı toplumlar yaratılarak insanın özgürleşmesine katkı sağlamayı hedefleyen POLVO, sembolik heykelleriyle bizleri uykumuzdan uyandırmaya devam ediyor.
Eserleri daha önce İstanbul’un yanı sıra Art Miami kapsamında Context Art Miami’de ve Londra’da çeşitli galerilerde sergilenen çağdaş sanatçı POLVO’nun ilk kişisel heykel sergisi “Why So?”, alışılmışa başkaldırı niteliğindeki renkli ve eğlenceli heykellerinden oluşuyor.
POLVO’nun “Why So?” başlıklı ilk kişisel sergisi 1 Nisan 2023 tarihlerine dek 12.00-19.00 saatleri arasında randevuyla ziyaret edilebilir.
Fotoğraflar: Yeşim Mutlu
Yeşim Mutlu