"Zehirli" ilişkilerin 5 yüzü!

Pek çoğunuz kendine yardım kitapları okuyarak ilişkilerini daha iyi hale getirmeye çalışmıştır eminim, fakat buna rağmen pek çoğumuz halen bizi “zehirleyen” ilişkiler yaşamaya devam ediyoruz. Bunun sebebi genellikle bize zarar verici bu zehirleri yaratanlarla kendimizi ortaya koyarak konuşmaktan ve hatta bu romantik ilişkiyi, arkadaşlığı ya da işi terketmekten korkutuğumuz için oluyor.

Bu “zehir” kendisini farklı yüzlerle gösterir ve maalesef en kötüleri parlak, kibar, güçlü görünen bireyler tarafından gösterilmektedir. Bu parlak ve kibar dış görüntü bir illüzyon olabilir – hiçbir şey göründüğü gibi olmak zorunda olmadığı gibi insanlar da değildir. Bu “zehirli ilişki”lerin en tanıdık 5 yüzü, başarılı ve beklenmedik derecede kibar insanların arkasına saklanabilir. Bunlar, sık rastlanan ve kötüye kullanılan ilişkilerde yaygın olan kişilik özelliklerindendir.

Haberin Devamı

Arkadaşlık, romantik ilişki, aile bireyi veya iş – söz konusu hangi ilişkiyi bitirmek olursa olsun, çoğumuz kendimizi boğuluyor gibi hissettiğimiz için bitirmek isteriz. Elbette bu zehirli ilişkilerin beşten fazla yüzü var fakat en sık rastlananlarının aşağıdakiler olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzler çakışabilir, iki veya ikiden fazlası aynı anda gözükebilir.

ELEŞTİREL

Kendinizi hiç ne yaparsanız yapın yargılandığınız ve eleştirildiğiniz bir ilişkide hissettiğiniz oldu mu? Eleştiri, öneriden farklıdır ve bu noktada aradaki farkı anlamak önemlidir. Örneğin, randevuya gecikme örneğine bakalım. Sürekli gecikme, hiçbir koşulda sahip olunan iyi bir özellik değildir. Profesyonel ve kişisel ilişkilerinizi engelleyebilir, bu özelliğe sahip bireyler çoğunluk tarafından kötü karaktere sahip olarak değerlendirilmektelerdir. Fakat bu, birinin “kötü karaktere” sahip olduğunu göstermez, her bireyin üzerinde çalışması gereken kişisel özellikleri vardır ve hepimizin hatalar yapıyoruz.

Şu örneği düşünelim, partnerinizle olan yemek randevunuza uyarmadan 15 dakika geciktiniz. Partnerinizi gördüğünüz kadarıyla çok öfkeli ve neden geciktiğinizi ya da ne olduğunu sormak yerine sizi aşağılamaya başlıyor. “Her zaman geç kalıyorsun, kendinden başka kimseyi düşünmüyorsun. 15 dakikadır oturmuş seni bekliyorum ve ne olursa olsun hiçbir zaman da zamanında gelecek gibi gözükmüyorsun.”

Haberin Devamı

Bu, eleştirelliğin mükemmel bir örneği ve muhtemelen bu kişi sizin her hareketinizi eleştiriyor. “Onu mu giyeceksin?”, “Neden hiç ……?”, “Problemin ne senin?” gibi sorularla listeyi uzatabiliriz. Kendinizi küçümsenmiş ve ne yaparsanız yapın iyi ya da yeterince iyi yapamadığınızı hissedersiniz.

Şimdi yine aynı senaryoyu düşünelim. Partneriniz öfkeli görünmesine rağmen size eleştiri oklarını yönlendirmek yerine bu durumla ilgili soru soruyor: “Genellikle geç kaldığını fark ettim. Bir sebebi var mı veya başka biri de hiç bunu farketti mi?”. Bu, bir bireyin istenmeyen bir davranış biçiminin neden oluştuğunu sorgulamasına yönelik bir örnek – kişiyi suçlama yerine, davranışı suçlama olarak da düşünebiliriz.

Eleştirel, ilişkinizin içine çok fazla zehir getirebilir. Eleştirel, size hiçbir zaman aşağılayıcı isimlerle çağırmaz fakat sürekli düşüncelerinizi, görünüşünüzü, hayata bakışınızı aşağılayabilir. Bu, genellikle, düşük kendilik değerine sahip olmaları ve kontrolün onlarda olmasını istediklerindendir. Kötü alışkanlıklarınızı değiştirerek geliştirmek için önerilerde bulunmak yerine bu alışkanlıkları eleştirmek ve sizi birey olarak engellemek için her fırsatı kollarlar. Eleştirel, davranış yerine kişiyi eleştirir. Bir ebeveynin çocuğuna söyleyebileceği en zararlı cümle “Kötü bir şey yaptın.” yerine “Kötü bir çocuksun.” demektir.

Haberin Devamı

PASİF AGRESİF

Hepimiz pasif agresif insanları biliriz, en zehirli karakterlerden biridir. Bu bireylerin ne mesajı vermeye çalıştığını hiçbir zaman anlayamazsınız. Kendinizi her zaman diken üstünde hissedersiniz. Duygularının reddi, alaycılık, yarım ağızla ve istemeden yapılan komplimanlar bir bireyin pasif agresif olduğunu söyleyebilmek için kesin yollardır.

Partnerinizi kızdıracak bir şey yaptığınızı düşünün ama tam olarak ne yaptığınız konusunda emin değilsiniz. Neden öfkeli olduğunu sorarak içgörü kazanma, gelecekte aynı davranışı yaparak ona tekrar böyle hissettirme ihtimalini ortadan kaldırabilme adına bu talepte bulunabilirsiniz. Fakat, ne kadar size uzak davranıyor gözükürse gözüksün, partneriniz neden öfkelendiğini söylemek yerine “İyiyim.” veya “Kızgın değilim.” diyecektir. Bu da beyninizde daireler çizmenize, partnerinizin ne düşündüğünü ve neden bu gizli mesajları gönderdiğini anlamaya çalışmanıza sebep olacaktır. Partnerinizin zihnini okumak için sayısız saatler geçirebilir, kendi davranışlarınızı ve hareketlerinizi tekrar tekrar gözden geçirmeye başlayabilirsiniz.

Bir birey açık bir iletişim kuramıyor, bir başetme mekanizması olarak alay ediyor, karışık mesajlar gönderiyor veya öfkeli davranışlar sergilemesine rağmen yolunda gitmeyen bir şey yokmuş gibi davranıyorsa, bir Pasif Agresif ile iletişimdesiniz demektir.

Pasif agresiflik aslında öfkenin pasif bir şekilde dışavurumudur. Sık rastlanan örnekler tekrarlayan bir şekilde sizi bekletmek veya bir randevunuza geç kalmanıza sebep olmaktır.

NARSİSİST

Bir narsisist, kendisinin dünyaya gönderilmiş bir hediye olduğuna inanır ve öyle davranır; her şeyi bilir, her şeyde en iyidir ve bunu söylemekten çekinmez. Ne kadar zeki veya deneyimli olursanız olun, hiçbir zaman bu bireyle kıyaslanacak düzeye gelemezsiniz. Pasif agresiflik gibi, narsisizm de bir kişilik bozukluğudur ve zehirlidir. Narsisist kendisini bir kürsüye koyar ve size bulunduğu yerden tepeden bakar. Bu bireylerle kendinizi her alanda, her durumda sürekli yarışıyor olarak hissedebilirsiniz. Narsisistler genellikle uzlaşma konusunda istekli değillerdir, içgörü ve empati yoksunluğu içindelerdir ve dikkat odağı olmak isterler. Özel durumları, anları bozmak için davranışlarda bulunabilirler – örneğin doğumgününüzde veya kariyerinizde önemli bir gelişmede – her ne kadar günün insanı siz de olsanız, ilgi odağı onlar olmak isteyeceklerdir çünkü bu bireyler sürekli olarak yüceltilmeye ihtiyaç duyarlar.

Antik Yunan mitolojisinden Narkissos bize narsisistik karakterleri anlamada yardımcı olabilir. Narkissos suya baktığında ve kendisi yerine çok güzel bir çiçek gördüğünde şaşırmıştı. Narsisist aslında kendinden nefret etmektedir, kolayca incinebilen ince bir teni vardır ve bu onda, kendilik değeri çok düşük olduğundan, öfke, hiddet ve nefret duyguları uyandırmaktadır. Narsisist, incinmiş veya reddedilmiş hissettiğinde çevresindeki her şeye ve herkese zarar vermek, onları yok etmek istemektedir. Bu, özellikle siyasi alanda tanık olunabilecek korkutucu bir senaryodur.

ENGELLEYİCİ

Pek çoğumuz engelleyici bireyleri görmüş veya duymuşuzdur – konuşmayı veya bir konu olduğunda duygularını paylaşmayı reddeden bireylerden bahsediyoruz. Engelleme aslında konuyu geçiştirebilmek için iletişim kurmayı reddetme anlamına gelmektedir. Bu, diğer bireye genellikle önemsiz olduğunu ve açık iletişim kurmaya değer biri olmadığını hissettirecektir. Engelleyici, soğuk gözükebilir ve ortada bir problem olduğunu kabul etmeyi reddedebilir. İletişim kurmayı reddetme, gelecekte sağlıklı bir ilişki kurabilmenin önüne engeller ve negatif düşünceler yaratacaktır. Ayrıca, bu sizin de kırgınlık ve suçluluk duyguları barındırmanıza sebep olacaktır. Tanıdığınız biriyle iletişim kurmaya çalışıyor ve bu kişi dürüst olmayı, kendisini size açmayı reddediyorsa o zaman bu ilişkinin içinde neden yer aldığınızı tekrar düşünmek isteyebilirsiniz.

Engelleyici’nin sorunuza cevap vermemesi ve iletişim kurmaması beklenen kişilerarası yakınlıkta olmadığından sizi kızdırabilir hatta öfkelendirebilir. Siyasi bir tartışmada bu davranış kullanışlı olabilir ancak günlük hayatımızda değil. Engelleyici’nin davranışı pasif agresif davranışla benzer özellikler göstermektedir.

ANTİSOSYAL KİŞİLİK

Antisosyal Kişilik Bozukluğu, DSM – 5’te tanımlandığı gibi sosyopat (çocukluk çağı travmalarınıın sebep olduğu düşünülen, patlayıcı ve şiddet içeren davranışlarla şekillenmiş) ve pişmanlık veya empati gibi duyguları deneyimlemeyen, başkalarından yararlanan, sahtekarlık gibi suçları açgözlülük ve intikam gibi duygu motivasyonlarıyla gösteren psikopat özellikleri barındırmaktadır. Bu psikopatik davranış biçiminin genetik veya doğuştan olduğu düşünülmektedir.

Hepimizin belli kişilik özelliklerine yatkınlığı vardır. Belki de bu sebeple toplumun büyük bir kısmı antisosyal davranışlara kanmaktadır – bir kısmını kendimizde de gördüğümüzden. Aynı zamanda, defalarca bir daha affetmeyeceğinizi, bunun son olduğunu, çok yıprandığınızı söylemenize rağmen bu bireyleri affeder ve hayatımıza geri alırız – aynı kendimizi affettiğimiz gibi. Fakat, psikopatları psikolojik bukalemunlar olarak düşünebiliriz – karşısındaki kişiyi veya durumu beklenen duyguları gösterip manipüle ederek para, seks, güç, ego tatmini elde etmektelerdir. Genellikle o kadar yeteneklilerdir ki kurbanları neler olduğunu farkedemezler. Bu psikolojik şiddet davranışı ancak deneyimlenen acının ustalıkla sorgulanması ile engellenebilir. Beklendik bir şekilde, çoğu birey buna inanmamakta ve kanıtları çok geç olana kadar yok saymaktadır. Psikopatın aşkı kendi kitaplarına uydurdukları kontrol, güç ve pohpohlanma ile ilgilidir.

YÜZLEŞME ZAMANI

Eğer buna benzer kişilik özellikleri gösteren biriyle ilişki içindeyseniz, bu kişiyle beraberken, vakit geçirirken kendinizi nasıl hissettiğinizle ilgili düşünmeye zaman ayırmanız akıllıca olabilir.

Uzman Psikolog Özlem Ataoğlu

Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Öğretim Görevlisi

Web: www.ozlemataoglu.com.tr

Instagram: psikologozlemataoglu

*Kaynak: