"Sıkılıyorum, öyleyse ergenim"

Ergenlik; yönetmen Reha Erdem' in bir röportajında söylediği gibi bir "bir acılı bahçe". Ergenin dinamik, karmaşık, sancılı, macera dolu, heyecanlı yolculuğunun kapladığı zaman dilimi aynı zamanda yalnız, tekinsiz ve kimliksiz de kaldığı ve psikanalistlerin ikinci doğum olarak tanımladıkları bir geçiştir.

Günümüz gençleri ile ilgili anne-babalaların ve eğitimcilerin görüşleri genel olarak zorlandıkları yönündedir: Çocuklar neden bu kadar asi? Neden bu kadar cüretkar? Hiçbirşeyden tatmin olmuyorlar, sorumsuz, odasından çıkmıyor ya da bizimle doğru düzgün konuşmuyor... Derslerine çalışmıyor, okulda devamsızlıktan kalacak... hep bıkkın ve depresif, geceleri çok geç yatıyor, sürekli bilgisayarda takılıyor ve oyun oynuyor, telefon elinden hiç düşmüyor... arkadaşlarını hiç onaylamıyoruz, alkol kullanıyor gibi.

Haberin Devamı

Psikanalist Talat Parman ergenler ile ilgili yazdığı kitabın adını "Ergenlik ya da Merhaba Hüzün" diye koymuştur. Parman, Françoise Sagan' ın "Merhaba Hüzün" isimli kitabından yola çıkarak ergenliğe dair şunları söyler: "Ergenlik hüzün demektir. Giden ve bir daha gelmeyecek olanın hüznüdür. Giden çocukluktur, biseksüalitedir, anne babayla kurulmuş olan o yoğun bağdır. Gidenlerin yasını tutmak gerekir. Ergenlik bir yas sürecidir ve mutlu ergen yoktur."

Anne ve babaları en çok zorlayan dönem olarak bilinen ergenlik, çocuklar için de anlaşılmaya çalışılan, anlamlandırılmaya çabalanan bir dönem olduğundan deyim yerinde ise her iki tarafın da direksiyon hakimiyetini kaybetmiş hissettiği bir geçiş sürecidir.

Deneyimlediğim şu ki; artık çoğunlukla “ben bir terapiste gitmek istiyorum” diyen ergenlerle çalışmaktayım. Yani anne-babasının “ne istiyorsun?” sorusuna “bilmiyorum” diye cevap veren ergenin gerçekten ne olup bittiğini anlamaya çalıştığı süreçte, bunu bir psikoterapistle anlamak istemesi oldukça yaygınlaşmaya başladı kanımca. İtiraf etmeliyim ki, bu çocukların her birini tanıdıkça içsel zenginlikleri, gündeme dair yorumları, farkındalıkları, dünyaya baktıkları pencere ve insancıl bakış açıları beni inanılmaz etkilemektedir. Çok sıkı bilgisayar kullanan ve sosyal medya _özellikle twitter takipçisi_ olan bu çocuklar dünya ile sandığımızdan daha fazla ilişki içindeler.

Haberin Devamı

Birçok konudaki özgün bakış açıları oldukça dikkat çekicidir. Sorgulayan, sürekli daha çok öğrenmeye çalışan, öğrendikçe labirentte yeni yeni yollar keşfeden ve bu kıvrımlarda ilerlemek konusunda pek de durmaya niyeti olmayan bu çocuklar için elbette bazı güçlükler oluşmaktadır. Bu kadar yoğun, derin ve çok çeşitli bilgi yüklenen çocuğun bütün bunlardan nasıl etkilendiği ve bu kadar bilgi ile ne yapacağı sorusu karşımıza çıkmaktadır. Mesela; anime izleyip manga okuyan bir ergen kendi çekirdek yapısına uygun düşen bir hikaye üzerinden ilişki biçimlerini kurgulayabilmektedir. Bu anime ve mangalar kimi zaman sapkın veya oldukça travmatik bir içerik taşıyabilmektedir; ensest ilişkiler, sonu ağır kayıplarla biten hikayeler gibi. Sosyal medya üzerinden tanışılan başka ülkelerdeki kişilerle oldukça ağır öyküler paylaşılabilmekte ve ergenin duygusal dünyası olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Üstelik bunların doğruluğu da tartışmalıdır. Peki ya şu starlar! Star tanımı altında medyada boy gösteren herkes ile özdeşim kurabilir ergen. Starın başına gelen şeyler de ergen için bir başetme durumu doğurabilir.

Haberin Devamı

Öncelikle ergenlik zaten bir yaratım sürecidir. Çocukluğa dair ne varsa, kimliğin bu yapılanma sürecinde yeniden yorumlamak zorunda kalır ergen. Korkmaktadır ve kaygı duymaktadır. Dürtülerin ve çatışmalı arzuların kuşatması altındaki ergen, dış dünya ile uzlaşacak şekilde bunların ifadesini olanaklı kılacak sürecin de yaratıcısı konumundadır ve biz biliriz ki yaratma çok sancılı bir süreçtir.

Ergenlik çağındaki çocuklar hızlı ve şiddetli değişimler yaşar. Bedenleri aniden kontrolden çıkmıştır. Yüzde sivilceler, her taraftan fışkıran kıllar, adet görme, göğüste büyüme, ses değişikliği gibi durumlarla karşı karşıyadırlar. Olağanüstü fakat pek kabul edilemez cinsel düşler yaşarlar. Ergen tüm bu olanlara karşı kendisine ait yeni davranış biçimleri geliştirmek zorundadır. Ebeveynlerinden farklı olarak dünya ile ilişki kurmanın yeni yollarının ortaya çıkmasına işaret eden bedensel ve ruhsal değişikliklere sosyal değişimler de eşlik eder.

Ergenin arkadaş ilişkileri de yeni bir boyut kazanmaktadır. Karşı cinse erotik bağlamda ilgisi artar ve aşk deneyimleri başlar. Ergenlik döneminde çocuklar bireysel kimliklerini oluşturdukları için kendileri ile ilgili plan yapma aşamasına girerler. Arkadaşlarına daha eleştirel ve seçiçi yaklaşırlar. Kendilerinin de incelenmekte olduğunu bildikleri için arkadaşlarının beklentilerine uyum sağlama çabasına girerler. Popüler olma çabaları belirgindir ya da tam tersi içe kapanma.

Ergenlik yaşındaki bir çocuğun yerini belirlemek her zaman kolay olmaz. Kendi özel arkadaş çevresini bulduğunda, hem kendisine hem de çevresine karşı kendisini tanımlamak yolundadır. “Tencere yuvarlanır kapağını bulur” atasözü özellikle ergenler açısından geçerlidir. Ergenlik çağındaki çocuklar kendileri ile aynı ilgi alanlarını paylaşan kişilere eğilim gösterirler. Ne var ki, ergenlikte bu arkadaş bulma süreci bir anda olmaz ya da hemen gerçekleşecek birşey değildir. Belki de çocuğunuz henüz akranları arasındaki yerini almaya hazır değildir ve hayattaki yerini henüz bilmemektedir ya da bilse bile kendisini sınamak açısından ürkeklik göstermektedir. Çocukların hepsinin psikolojik gelişme hızı yaşlarıyla orantılı değildir. Bu nedenle de okul arkadaşları ve komşu çocukları ile karşılaştırma yaparak beklentiye girmek ya da kaygılanmak doğru değildir.

Bazı ergenin tek bir arkadaşı olabilir, bazılarının tek bir arkadaşı bile olmaz. Her ikisinin de bir anlamı vardır. Tek bir kişi ile arkadaşlık etmesi çocuk açısından ergen ortamının korku saçan ve dehşetli kuralcılığına karşı kendini korumanın sağlıklı bir yolu olabilir. Bir kişi ile arkadaşlık etmek henüz olgunlaşmamış ergenin basket maçlarına gitmek ya da aralarına katılmaya henüz hazır olmadığı veya sevmediği bir grupla gezme talepleri karşısında biraz nefes almasını sağlar. Boş zamanlarının her saniyesini kendisi gibi davranan, kendisiyle aynı şeylere değer veren ve kendisine her zaman kabul görme ve güven duygusu veren birisiyle geçirmek, çocuk açısından büyük bir rahatlamadır.

Ergenlik çağındaki bazı çocukların tek bir arkadaşı bile olmaz. Bunlar, aralarından büyük düşünür ve filozofların çıktığı gerçek yalnızlardır. Dünyadaki yerlerini veya dünyada bir yerleri olup olmadığını saatlerce düşünürler. Yalnız bir ergen büyüme sürecinin çok önemli bir aşamasından geçmektedir, herhangi bir gruba ait olup olmadığını ya da hangi gruba ait olduğunu araştırmaktadır. Zamanla yalnızlar değişir, ilişkilerden daha az korkar, başkalarına daha fazla güvenir ve belki de bir grup ya da en azından bir veya iki arkadaş edinmek üzere mantıksız standartları aşağı çekerler.

Önemli olan ergeninizin mutlu olması ya da hayatla biçimlendirdiği özel ilişkisinden hoşnutluk duymasıdır.

Günümüzde anne ve babaların hayatı hiç de kolay değil, ama rağmen ergenin ihtiyaçları var. Ergenlik çağindaki çocuğun duyduğu en büyük ihtiyaç, ne daha sıkı kurallar ne de aklına eseni yapmasına izin verilmesidir. Ergenlik çağındaki çocuğun ihtiyaç duyduğu şey, ‘anlayıştır’. Ancak anlayış gösterirseniz ergeninizi üzen sorunların altında neyin yattığını algılamaya ve doyurucu bir çözüm geliştirmeye başlayabilirsiniz. Ergeninize ‘ilgi’ göstermelisiniz. İlgi göstermek karışmak ve nutuk atmak değildir. Bu, çocuğunuzu artık bir çocuk olarak değil, yetişmekte olan ve yetişkin haline gelmek isteyen birisi olarak görmeye başlamak anlamına gelir.

Ve ben anladım ki _sizlere şaşırtıcı gelebilir ama ben şaşkınlığımı bir nebze atlattım, her biri ile azımsanmayacak süredir çalıştığım için_ ; günümüz ergenleri bu saçmalıklar dönemini ve dünyayı algılamak, anlamak ile ilgili biz yetişkinlerden epey öndeler. Cinsiyetçilik, homofobi, ayrımcılık gibi konulara karşı çok hassaslar ve sağlam argümanlara sahipler. Kendilerini güvende hissetmiyorlar ve fikirlerini savunurken altyapılarını doldurarak geliyorlar. Bence oturup yeniden düşünmeliyiz; bu çocuklar için daha iyi ne yapabiliriz?

Kendinize şunu sorun: Oğlunuz ya da kızınızla en son ne zaman nitelikli bir süre birlikte oldunuz?

www.esduyum.com