Çiftlerin birbirlerine aşık olma sebepleri ile ilişkide sonradan ortaya çıkan sorunlar, hatta kimi zaman ayrılık sebebi arasındaki bağlantı pek az araştırmanın konusudur. Yapılan araştırmalarca, ilişki romantik aşka dayanıyorsa, sorunlarının odağı haline gelen özelliklerle, aşık olma sebepleri arasında bir bağlantı bulunduğu görülmüştür.
Bu durum, aşık olduğumuz kişiyi bilinçdışı süreçlerle seçtiğimize işaret eder. Biz aşık olduğumuz kişiyi, çocukken ilişkide olduğumuz insanlar üzerinden seçeriz ki bu çoğu kez travmanın tekrarıdır. O nedenledir ki "Aşka düşmek" ruhsal açıdan çok sağlıklı olan kişileri bile zorlar.
Ünlü psikanalist İrvin Yalom, "İş aşkla çalışmaya geldiğinde, ben de zorlanıyorum." demiştir. Terapistlerin de aşkla çalışırken kimi zaman kendilerini çaresiz hissetmeleri, duygu yoğunluğunun biliçdışından çok güçlü bir şekilde gelmesiyle alakalı.
Amerikalı terapist Miller ise, kişilerdeki patolojinin(ruhsal problemlerin) tam da kadın erkek ilişkisinde yoğun bir şekilde ortaya çıktığını belirtmektedir. Bu kadar yüksek etkiye sahip bir deneyim; "aşk" deneyimi.
Hal böyle olunca aşkın hastalıklı yaşandığı durumlar oluyor hiç şüphesiz. Mazokistik aşk, fanatik aşk ve erotomanik aşk olarak isimlendirilen aşkın hastalıklı halleri, psikolojik ve psikiyatrik destek gerektiren durumlar...
Aşkın olgun halinden bahsetmek istiyorum artık. Yine İrvin Yalom' un aşkla ilgili söylediği şu düşünceleri çok önemli; Aşk tek bir kişiyle sınırlı bir deneyim değildir, kişinin genel olarak ilişki kurma biçimi hakkında bilgi verir. Aşk vurulmak değil, ayakta durmaktır." demektedir.
Olgun aşk yani sağlıklı aşkta olması gereken özelikler nelerdir;
Doç.Dr. Erol Göka, "Kadınlar, Erkekler, Aşıklar" isimli kitabında olgun aşkı şöyle anlatmaktadır;
Sağlıklı aşk yaşantısı, aşkın, hayatı olduğu gibi karşılayan, kaderiyle boğuşmayan, olgun bir kişilikteki icrasıdır. Olgun kişilik, olgun savunma düzenekleri içinde yaşar aşkı.
Aşkı ve sevgiliyi kendisine sunulan varolma, bilgeleşme fırsatı olarak görür.
Aşkı ve sevgiliyi yüceltmeyi, kendisini yeterince onlara adamayı bilir. Aşkı ve sevgiliyi üstün tutar ama mutlaklaştırmaz.
Sevdiğinin güvenini zedeleyecek davranışlarda bulunmaz, onun hassas olduğu durumlara dikkat eder.
Aşkını sağlıklı bir biçimde yaşayan aşık, sağlıklı her insanın yaptığı gibi kendi sınırlarının farkındadır. Neyi arzu ettiğini, bu arzuya ulaşmak için sevdiğini nereye kadar zorlayacağını bilir. Haddi aşmaz. Belki zaman zaman aşktan başı döner, aklı karışır, hiçbirseyi tam manasıyla bilemeyecek duruma gelir ama haddini bilir.
Özellikle sevdiği insana zarar gelecek diye ödü patlar, arzusunu baskılayabilir.
Aşkta esas olanın karşılık beklemeden vermek ve adanmak olduğunun bilincindedir, hayal kırıklıklarında, yaşadıklarını içine gömebilir.
Zorla güzellik olmayacağını, insanın birisini sevip sevmeyeceğinin, duygularının tamamen iradi bir denetim altında tutulamayacağını çoktan anlamıştır.
Sağlıklı aşık mahçuptur, mahzundur, hüzünlüdür. Onun hüznü kederden farklıdır, içinde hep umudu barındırır. Bu yüzden gerçek aşklar başkalarınca hiç bilinmeden kalır. Ortalık ayağa kalkıyorsa, dedikodudan göz gözü görmüyorsa, gürültü patırtıdan geçilmiyorsa, her yer kan revan içindeyse emin olun orada aşk olsa bile kaliteli ve sağlıklı bir sevgi değildir bu.
Göka, olgun aşkı böyle tariflemiş, katılmamak mümkün mü? Daha önce "Bağımlı kişilikler" başlıklı yazımda bahsettiğim türden yaşanan bir aşk ilişkisi, eninde sonunda bitmeye mahkumdur. İlişkiye abanmak aşkın ölümüdür.
Sizce günümüz aşkları hangisine yakın durmaktadır?