Genç evlilerde evlilik terapisinin daha etkili olduğu konusu, sadece benim klinik deneyimlerimden yola çıkarak ileri sürdüğüm bir görüş. Bu görüş, orta yaşlı çiftlerin evlilik terapisinden olumlu sonuç almayacağı anlamına gelmiyor ancak evliliğinin ilk yıllarında evlilik danışmanlığı alan çiftlerin daha çabuk sonuç aldıklarını ve sorunlar kemikleşmeden hem ilişkilerine dair hem de evlilik kurumuna dair bir anlayış geliştirip, daha doyumlu ve mutlu beraberlikleri sürdürdüklerini gözlemlemekteyim.
Evliliğin ilk bir yılında en çok yaşanan sorunlardan biri; düğün arifesinde ve düğün töreninde aileler ile ilgili karşılıklı yaşanan sorunlar. Erkeğin ailesinin gelini baştan onaylamamasından tutun da ev eşyası, gelinlik seçimi, takı meselesi gibi konularda kayınvalidelerin olaylara mudahil olması ve buna benzer konularda ilk kırılmalar yaşanıp, sonrasında bunlara bağlı geliştirilen tavır koyma durumları ilk tehlike sinyalini vermekte.
Evlenince herkesin ailesi badem gözlü olduğundan, bu konular sebebiyle çiftler aile yüzünden birbirleriyle çatışmaya girmeye başlıyorlar. Arkasından çiftler bir de çocuk sahibi olunca, hem ailelerle ilgili çocuğun da içinde olduğu ilişkiye dair yeni düzenlemeler hem de çocukla birlikte gelen yeni sorumluluklar, genç çiftlerin ilişkisini daha bir zora sokabiliyor. Öfkeler de giderek katlanıyor.
İnanmakta zorluk çekebilirsiniz ancak onbeş-yirmi sene geçmiş evliliklerde bile kadınlar, düğün öncesi ve sonrasında yaşanan sorunları hiçbir zaman unutmayıp, üzerine de yenilerini koyarak yıllarca besleyip sorunlar iyiden iyiye büyüyünce, meseleyi anlatmaya ilk oradan başlıyorlar.
Daha evliliğe ilk adım attıkları zaman, her iki aileye de önce 'biz' olma halini gösteremeyen genç çiftler, sonrasında doğal olarak herşeyin birbirine karıştığı, karşılıklı suçlamaların bir türlü bitmediği ve kendilerini koruyamadıkları bir ilişki yaşıyorlar.
İstatistiklere göre evliliğin ilk yıllarında boşanma sayısının, sonraki yıllara göre daha fazla olması tesadüf değil. Bu süreci daha normal yaşayan çiftler ya da yaşadıkları sorunları 'biz' olma bilinciyle aşabilenler evliliklerinin devamını sağlayabiliyorlar.
Öte yandan evliliğin ilk yılları 'uyum süreci' olması sebebiyle de önemlidir. Evliliğin getirdiği sorumluluklara adaptasyon ve bekarlık döneminden evliliğe geçişte yaşanabilecek bazı zorlukları aşabilmek için, iyi bir iletişim ve başetme becerileri gerekir. Bunları geliştirebilmek için ise zamana ihtiyaç vardır.
Özellikle ilk iki yıl dikkatli olmak gerekir. Birbirinize gösterdiğniz ilgi ve önem, ortak zaman geçirme, para harcama, eğlence anlayışı, ev ve dışarıdaki işlerin yürütülmesindeki paylaşım, ailelerle ilişkiler ve cinsel uyum gibi konularda yaşanabilecek çatışmalar ilişki oturana kadar doğru bir biçimde yönetilmelidir.
Şimdilerde gençler evlendikten çok kısa süre sonra hızlıca boşanma kararı alıyorlar. Evliliğe hazır değilseniz zaten bu işe hiç girişmeyin, eğer hazırım deyip girdikten sonra yaşanabilecek zorluklara karşı emek harcamayı göze alamıyorsanız, yine evlenmeyi düşünmeyin. Evlilik aynı zamanda kurumsal bir kimliği de taşıdığı için evlilik öncesi ilişkilerden farklı bazı donanımları da gerektirir. Bu donanımlara sahip olmak kişisel olgunluk isteyen birşeydir hiç kuşkusuz ama bu da durduğunuz yerde kazanılmaz.
İlişkinin tam da içinde olarak, karşı tarafı anlamaya çalışarak, karşı tarafın da haklı olabileceğine ihtimal vererek, onun ihtiyaçlarını da anlayarak, eleştiriye açık olarak, özeleştiri yaparak, duygularını konuşarak, sürekli karşı tarafı suçlamadan davranabilmek hem sizi hem ilişkiyi geliştirir.
İlişkilerde kırılmaların olması son derece normaldir. Zaten bu kırılmalar başladığında ilişkinin içinde durabiliyor ve bunları çözmeye çalışıyorsanız o zaman aranızda bir ilişki olduğundan sözedilebilir. Birlikte çözüm üretilen ve halledilen her kriz sonrası ilişki bir adım ötesidir artık; daha güçlenmiş ve zenginleşmiş olarak...
Baktınız zorlanıyorsunuz; o zaman uzman yardımı almaktan lütfen çekinmeyin! Sorunlar kronik hale gelmesin veya onca emek ve hayalle kurulan evlilikler bitmesin diye...