Kıskanç mıyım, inatçı mı? Öfkeli miyim, sakin mi? İçedönük müyüm, dışadönük mü?Ketum muyum, konuşkan mı? Girişken miyim, çekingen mi? Şakacı mıyım, değil mi? Alıngan mıyım, rahat mı? Takıntılı mıyım, değil mi?
Sahi siz nasıl birisiniz? Ya da sizi nasıl bilirler? Kendinize hiç bu soruları sordunuz mu?
Evlilikte; kültürü, eğitimi, yaşanmış öyküleri, kodlamaları, kalıplaşmış davranış örnekleriyle iki ayrı aile sistemi içinde oluşmuş iki farklı birey biraraya gelir. Biraraya geldiklerinde ise, geçmişlerinden getirdikleri çeşitli etkilenmeleri, yeni oluşturacakları sistemin içine taşırlar.
Bu sebeplerden dolayı evliliğin mutlu bir beraberlik olarak devam edebilmesi, gerçek bir çabayı gerektirir. Bunlar; anlayış, kimi zaman sabır, dinlemek, hak vermek, saygı duymak, değer vermek, ilgi göstermek, ailesi ve arkadaşlarını kabullenmek ve diğerinin kendisini birey hissedeceği bir yaşam alanına izin vermek gibi ilişki sanatı denen bir varoluş biçimini gerektirir.
Herşeyden önce kişi, ilişkide öncelikle kendisinin iyi durumda olması gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Kendisi ile muhabbeti iyi olanın, başkaları ile de muhabbeti iyi olacağından kuşku duymaksızın, kendimize aynada bakmaktan kaçınmamalıyız.
Kişinin kendi içsel çatışmalarının çok iyi farkında olmak, olaylara verdiği tepkilerini tanımak, duygularının farkında olmak ve ifade edebilmek, başkaları üzerinde nasıl bir etki bıraktığını anlamak, empati yeteneğini geliştirmek gibi konular öncelikle herkesin kendi sorumluluğundadır. Ancak böyle olduğunda öteki ile ilişkinin sağlıklı yolları açılır ve ilişki zenginleşerek devam eder.
Kişilerin kendi bireysel gelişimine önem vermesi, evlilikteki en temel konudur, unutmayın.
Psikolojide "içgörü" diye bir kavram vardır. İçgörü: Kendi duygularını, kendi kendini anlayabilme yani kendi içinize bakabilme yeteneğidir. Kişilerin içgörüsünün olması, ikili ilişkiler için önemli bir özelliktir. İçgörüsü olmayan birisi için değişim ve gelişim de pek mümkün değildir.
Beraber olduğunuz, sevdiğiniz insanların size tuttuğu ayna ve geribildirimleri baştan reddetmeden, savunmaya geçmeden dinlemek, anlamaya çalışmak hem kendinizle ilgili farkındalığınızı hem de ilişkilerinizin kalitesini arttırır.
Zor da olsa özeleştiri yapabilmek önemlidir. Eleştirilere açık olmak, ilişkilerinizin de su gibi akmasını sağlamanın yanısıra, bu suyun verimli topraklara doğru gitmesine de yatak oluşturur.
Evlilikte, kendi karakter özelliklerimizin diğeriyle biraraya geldiğinde çatışma ve zorluk yaratması, her evlilikte olan olağan bir durumdur. Önemli olan bu durumun, evliliği yıpratıcı kısırdöngülere sürüklemesine olabildiğince meydan vermemek bilinciyle, sorunların üstesinden gelmeye çalışmaktır. Bunun için en basit haliyle "Eşim bana ne diyor?" sorusunu kendinize sorabilmek, evliliğinizdeki birçok problemin önünü açabilir.
Evliliği ayakta tutan ve doyum alarak sürmesini sağlayan pekçok faktörün yanında, kendi kişiliğimizden kaynaklanan etkenler oldukça önem taşımaktadır. Evliliğiniz Hollywood' un ünlü filmi "Güllerin savaşına" dönmeden, bu anlayışla hareket etmenizin önemini bir kez daha vurgulamak isterim.