Ünlü psikanalist Rollo May, kadın-erkek ilişkisi için; "Tuhaf nedenlerle en çok önem taşıyan
şeyleri paylaşmakta utangacız. Böylece insanlar kendilerini, bir ilişkide daha tehlikeli
ve zedelenebilir kılacak fantezilerini, umutlarını, korkularını ve arzularını
paylaşmaktansa, bedenlerini paylaşıyorlar, hemen yatağa atlayıp kısa-devre yapıyorlar."
diyor.
Genellikle yaşamlarının önemli bir bölümünde kısa süreli ilişki yaşayan, daha çok fiziksel
beraberlikleri olmuş erkek danışanlarımın, bir gün "aşk" a düştüklerinde, sudan çıkmış
balık gibi ne yapacaklarını şaşırdıklarını, nasıl davranacaklarını bilemediklerini,
endişeye kapıldıklarını, kaybetme korkusunu çok yoğun yaşadıklarını görüyorum.
Birini tanımaya yakın durdukça, karşınıza çıkacak olan yeni durumdan hem heyecan, hem kaygı
duyarsınız. Kendimizi bir ilişkiye bıraktığımızda, gerçek anlamda bir yakınlık oluşur,
sadece bedensel bir yakınlığın arkasından gelen duygu, boşluğun sesidir. Birbirini
tanımayan iki kişinin, sevişme sonrası yaşadığı yabancılaşma bu nedenledir.
Erkek danışanlarım, duygusal ilişkilerinde daha önce hiç tatmadıkları coşkuyu, huzuru,
adanma isteğini, birine birşeyler vermenin hazzını ve nasıl değiştiklerini anlattıklarında
benim de gözlerimin içi parlıyor... Neden mi? Kendileri için çok iyi birşey yaptıklarını
düşündüğümden...
Artık bundan etkilenmeksizin çıkamayacaklarını biliyorum, bundan sonra hep bu tadı
arayacaklarını biliyorum, artık o kadar korkmadıklarını ve birini sevmeye ve birilerinin
onu sevmesine izin verdiklerini biliyorum ve CESARET GÖSTERDİKLERİNİ biliyorum.
Üzülüp, kırılabilme riskine karşı cesaret gösterebilme...
Arka arkaya yaşadığı kısa süreli veya tek gecelik ilişkilerin arkasından bir erkek
danışanım; "O kadar hızlı yaşıyordum ki, hemen hemen herşeyi denedim ama giderek daha
mutsuz oluyordum, hatta bir ara panik atak yaşadım. Hiçbir şey zevk vermemeye başladı,
herşeyin ....nu çıkartmıştım." diyerek anlattığı durum, yukarıda bahsettiğim "yakınlık"
ihtiyacının öneminin özeti gibi.
Tabii ki bu türde yaşanan bir ilişki de yani paylaşımların yoğun olduğu, sürekliliği olan,
sevdiğiniz ve alıştığınız, değer verdiğiniz kişi ile olan ilişki, devam etmeyip birgün
bitebiliyor. İşte ne olursa ondan sonra oluyor.
İşinde başarılı, daha önce kendi doğrularına göre yaşayan ve hayatını devam ettiren erkek
danışanlarımın; ciddi bir sarsıntı geçirdiğini, alkol kullanımını artırdığını, iş veriminin
düştüğünü, uykusuzluk ve "yaygın kaygı bozukluğu" gibi bazı psikolojik sorunlar yaşadığını
görmekteyim.
Kayıp duygusunu çok ağır yaşadıklarını gözlemliyorum. "Bir daha böyle bir ilişki
yaşayabilecek miyim?", "Yalnız kalmak istemiyorum." düşünceleri kendilerini esir alıyor.
Aslında kayıp duygusunu bu kadar şiddetli yaşamalarının nedeni, daha önceleri bir savunma
durumu olarak duygusal ilişkileri aşağılamaları ve bundan kaçınmaları. Eğer olması gereken
zamanlarda ilişkilerde derinleşmeye izin verseler, risk alabilseler, yüzleşmekten
kaçmasalar, bu kadar hazırlıksız yakalanmayacaklar. Ayrılık olacaksa yine üzülüp, yine yas
tutacaklar ama bunu normal sürecinde yaşayıp atlatacaklar.
Sonuç olarak, bu süreci sıkıntılı geçiren danışanlarım ile birlikte bu süreci; kendisini
anlama, bundan sonraki ilişkilerinde yeni bir anlayış kazanma ve güçlenme hedefine yönelik
olarak çalışıyoruz.
Afyon etkisi yaratan yaşantılardan uzaklaşıp, yaşadığınızı hissetmeye doğru giden yolun
önemli duraklarından birisi olan bu dönemler, inanın çok kıymetli...