Eski zamanlarda seks ölüm kadar doğal kabul edilen birşeydi. Günümüze gelene kadar sekse yüklenen anlamlar değişse de toplumumuzda bugün için seks hayattan daha büyük görünmektedir. Bunun yarattığı sıkıntı şimdilerde yalnızlık zamanları iken, gelecekde daha fena şeylerin bizi beklediğinin ipuçları ise oldukça fazladır.
Seks fizyolojik terimlerle bedensel gerilimin birikimi ve onların salıverilişidir. Freud, seksi gerilim azaltılması olarak tanımlanmıştır. Eros ise eski Yunan mitolojisinde, dünya üzerindeki yaşamı yarattığı anlatılır. Eros çamur biçimindeki erkek ve kadının burun deliklerini üfledi ve onlara "yaşam ruhunu" verdi. O zamandan beri Eros seksin gerilim boşaltma işlevinin aksine, yaşam ruhu verme işlevi olarak önem kazandı.
Seks, bir uyarım ve tepki biçimi iken, eros bir varlık durumudur. Seks yaşantısının sonunda tatmin rahatlama varken Eros bir arzulayış, özlem, sürekli ulaşmaya çalışma, büyümek için çabalayıştır.
Çağımızın en önemli sorunu yaşam ruhu veren Eros'dan vazgeçmemizdir. Seks ve Eros'u ayırdığımızda seksin yavanlaşması, yabancılaşma, boşluk duygusu kaçınılmaz oldu. Duygusal olanı aşağılamak, romantik olanla dalga geçmek ve seksi bunlardan arınmış olarak yüceltmek bugünün dünyasında terapistlere daha çok "anlamsızlık" sorunu ile başvurmanın sebebi olabilir mi?
Günümüzde sadece bedenlerin ortalıkta uçuştuğu yakınlaşmalar, Milan Kundera'nın "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" romanındaki Tomas karakterinin birlikte olduğu kadınları, orgazm olma şekliyle tanımlamasını hatırlatıyor. İki insan birbirini duyamadığında yatağa giriyor.
Bir düşünün aşırı derecede elde edilebilir olan şey ne kadar kıymetlidir? Seks bu kadar sıradanlaştırıldığında ruhun kaynakları kurur. Çünkü salt seks sözkonusu olduğunda sadece organlarını kullanırsın, Eros katıldığında ise sevişirsin. Eros, hazda ve tutkuda birleşmeyi ve yeni deneyim boyutları üretmeyi vaadeder.
Eros'un da içinde olduğu seks, yüksek anlam düzeylerine hem nörofizyolojik boyutlarda hem de estetik ve ahlaki boyutlarda katılmaktır.
Orgazm bir bitişken Eros ve onun bir parçası olan tutku çoğalma, genişleme ve derinleşmedir.
Sevişmedeki en önemli an, orgazm anı değildir. En önemli an, daha çok giriş anı erkeğin ereksiyonun kadının vajinasıyla temas ettiği andır. Kişinin sevişme deneyimine tepkilerinin en özgür, en bireysel, en kendine has olduğu an o andır. O an birleşme anı ötekini kazandığımızı anladığımız andır, orgazm değil.
Freud ve Platon'un ortak noktası ikisinin de aşkın insan deneyiminde esas olduğuna, aşkın her hareketin içine işlediğine ve derin, geniş, güdüleyici bir güç olduğuna inanmasıdır.
Seks ve teknoloji uyumludur ve önceden kestirilebilirliği gerektirir ve zamanla yarışır. Eros varolan biçimleri kırıp yenilerini yaratır ve bu da teknoloji için tehdittir. Fakat bir yerden sonra tekniğe tapınma duyguları yok eder, tutkuları hiçe sayar. O zaman bireysel kimlik ortadan kalkar.
Kadın ya da erkek "Eğer biriyle hemen yatmaya çalışmazsam onlarla ne yaparım?" sorusunu sormak zorundadır. Belki arkasından kendisiyle ya da diğeriyle "otantik" bir ilişki kurmak mümkün olabilir.
Seksle Eros'u (tutku, aşk) ayırdık ama şimdilik! Çünkü eninde sonunda çığırından çıkan teknolojik ilişkiler insana uymak zorundadır.
Yararlanılan Kaynak:
May R. 2008. Aşk ve İrade. Çev. Yudit Namer.Okuyan Us Yayınları.