Kadın ve erkek hangi nedenlerle evlilik dışı ilişkiye yönelir?
Bu konuda kültürler arası bir ölçüde fark olsa da, hemen hemen tüm kültürlerde erkeğin aldatmasına görülen hoşgörü kadın için geçerli değildir.
Edebiyatta ve sinemada, kadının bu konuda konumlanması suçlama, ayıp, utanç, suçluluk ve ceza üzerinedir.
Anna Karanina, Madam Bovary, Carmen, Shakespeare'in Othello'sunda kadınlar ya kendilerine biçtikleri ceza ile ya da Othello'da olduğu gibi sevgilisinin kendisini boğmasıyla ölürler.
Zeki Demirkubuz'un "Masumiyet" filminde de kocasını aldatan kadın, erkek kardeşi tarafından sevgilisiyle birlikte ölüme mahkum edilmiştir; sevgilisi ölmüş kendisi şans eseri hayatta kalmıştır.
Kadına bazı toplumlarda evlilik dışı ilişki zina olarak kabul edildiği için ölüm cezası verilmektedir.
Erkek ve kadının "aldatma" nedenlerine dair bir takım genelgeçer inançlar vardır. Ancak bunların ne kadar gerçekçi olduğu da tartışılır.
- Kadın aşık olduğu erkekle seks yapar.
- Kadın tek gecelik ilişkilerden nefret eder.
- Kadın evliliğinde mutsuzsa aldatır.
- Kadın aldatınca kendini suçlu hisseder.
- Erkek çokeşlidir ve bunun için aldatır.
- Erkeğin yattığı kadının karısı ya da sevgilisi olması önemli değildir.
- Kadınlar aldatmayı sadece duygusal nedenlerden dolayı yapar.
- Kadın için erkeğin görünüşü önemli değildir.
- Kadının aldatması öç alma ve misilleme sebebiyledir oysa erkeğinki ihtiyaçtandır.
- Erkek aldattıysa kim bilir karısı yeterli değildir... gibi algıların yeniden sorgulanması gerekebilir.
Çünkü kadın için seks ve sessizlik yanyanadır. Kadınlar cinsel yaşamları hakkında erkekler gibi konuşmazlar. Bu nedenle kadınlar konusunda ileri sürülen soruların doğruluğu muammadır. Ekonomik ve sosyal açıdan güçlü kadınların son yıllarda cinsellik konusundaki serbestlikleri daha gözönünde yaşanmaktadır. Bu grupdaki kadınlara bakıldığında, erkeklerden daha farklı yaşamadıkları aşikardır.
Kadın konuşmamakta ama erkekler gibi yapmaktadır.
Erkeğin aldatma davranışı ile ilgili "Çokeşli olduğundan yapar." aforizmasını cepte tutalım ama erkeğin aldatma serüveninin; zaten ihtiyacıdır, çapkınlıktır ve hatta çapkın olması prim yapan da bir etikettir. Üstelik bu etiket bir yapıştı mı bu sefer buna uygun davranışlar beklendiğinden artık bunun karşı cinsle "sevişme" değil "çalışma" şeklinde ilişkilere dönüşmesi durumlarını da gözardı etmeyelim lütfen!
Bir de erkeğin aldatma davranışını, başarısızlık ve yetersizlik kaygısını yoğun olarak yaşadığı durumlarda daha çok gösterdiğini biliyor musunuz? Aynalanma ihtiyacı çok fazla arttığı için bunun en kolay yolu olarak kadınlara koşmaktadırlar kendileri. "
"Ne kadar soylusun ve boylusun" sözlerini duyduktan sonra geçici olarak rahatlarlar ama bu çok kısa sürer, benliğin ihtiyaçları öncelikle içeriden beslenmek zorunda olduğu için!
Aslında erkek de kadın da her ikisi de iyi bir seks ve iyi bir ilişki ister. Aldatma davranışına öncelikle bu pencereden bakmak gerekir. Ancak sosyal ve kültürel etmenlerin aldatma davranışı üzerinde cinsiyetler arası yarattığı fark özellikle bizim toplumumuzda baktığımızda, son 15-20 yılda giderek kapanmış gibi görünmektedir.
Gelelim evlilik dışı ilişki yaşayanlara; bunu eşlerine anlatmalı mıdırlar? Yani paylaşılsa mı iyi paylaşılmasa mı?
Uzmanların görüşleri farklıdır. Bir grup, paylaşıldığında yalan dolan bittiği için daha güçlü bir bağ olacağını öne sürerler. Başka bir görüşe göre ise "sonuna kadar inkar et", "yakalanınca da az şey anlat" şeklindedir. Çünkü oluşacak duvarın ömür boyu yıkılmayacağını belirtmektedirler.
Peki diyelim ki yakaladınız ya da aldatıldığınız ortaya çıktı. Bu durumda tercihiniz ne yapmaktan yana olurdu?
Eğer evliliğinize yatırımınızı çekemiyorsanız, eşinizi gerçekten kaybetmek istemiyorsanız "bağışlamak" da bazen bir yoldur. Eğer başınıza ilk kez böyle bir şey geliyorsa, belki de bunu halledebilirsiniz.
Bağışlamak, çoğu kez ötekinin zaafına karşı bir yardımdır. Bir şans vermek ve onarmasına fırsat vermektir. Gerçekten çabalıyorsa, onarmak için çok uğraşıyorsa kırılan kalp, gurur ve acı rehabilite olabilir. Birlikte yarattığınız onca güzelliğin önemi çok daha fazla olmalıdır. İlişkinizin büyük, önemli ve görünen kısmı birlikte ördüğünüz yıllar olmalıdır. Bağışlarsanız kendi gücünüzü de görürsünüz.
Önemli olan ilişkinin buna değip değmeyeceğine karar vermektir. Kötü giden bir ilişkiyse, zaten aldatma sonuçtur ve inceldiği yerden kopacaktır.
Bir uzmandan yardım almanızı da oneririm, kesinlikle üçüncü bir gözle daha objektif olabilir ve duygularınızı birlikte çalışabilirsiniz.
Elbette aldatan tarafın anlayışı, aldatılan tarafın öfkesinin karşısında durabilmesi, çabalaması, karşısındakinin tekrar değerli hissetmesini sağlayacak davranışlarda bulunması gerekecektir. Tekrar tekrar olayı sorgulamak ve kıyaslamalar yapmak aldatılan taraf için sözkonusu olabilmektedir. Tüm bunlara anlayışla yaklaşmak ve biraz sabretmek gerekir.
Bağışlayan taraf da; her defasında bu olayı temcit pilavı gibi gündeme getirmemeli, duygularını uygun bir dille anlatmaya çalışmalıdır. Sonuçda ilişki zaten yara almıştır, konuşa konuşa orta yol bulunmaya çalışılmalıdır.
Öte yandan evlilik dışı ilişki yaşayanlar; üç kişilik ilişki olmaz. Üçü de ilişkiyi yarım yaşayacağından hiç kimse ilişkiyi tam olarak yaşayamaz. Üstelik sürekli yalan dolan ve kurmaca ile giden bir hayata siz de bir süre sonra yabancılaşır ve yorulursunuz.
Bir şeye "evet" demek diğerlerine "hayır" demektir ve bu bir seçimdir. "Evet" dediğimde ya "hayır" dediklerim diyecekseniz ta baştan "adanmış" bir ilişkiye hazır değilsiniz demektir. Ne istediğinizi bilip ona göre seçiminizi yapınız...
Aklıma psikiyatrinin duayenlerinden merhum Leyla Zileli' nin söylediği bir cümle geldi: "Nerede üçgen varsa, orada cehennem vardır.". Anne- baba- çocuk üçgeninde daha önce bunu yaşamış olabilirsiniz. Tekrar kendi cehenneminizi yaratmayınız...