15.02.2012 - 00:00 | Son Güncellenme:
Çağımızın kadınların her daim bir farklılık hissetmek mümkün oluyor. Dönemler hızla değişir, kadınlar, koleksiyonlar zaman döngüsünde kendilerini tüketiyor. Yeni tarzlar belirleniyor ve moda kendi döngüsünde zamana kapalıp gelişmeye devam ediyor.
Biz bir süredir, belki de üstümüzden asla atamayacağımız ve çoğu kadın için "işte hep olmak istediğim" tarz dediği, tomboy ve maskülen kadınların devrini yaşamaktayız. Boyfriend modası başladığından beri kadınların kendilerini bu kadar erkek hissedecekleri başka bir dönem daha yaşamamış olan moda, şimdi kendi tarzlarını erkeklere yaklaştırmaya çalışan ve belki de bazı erkeklerden bile daha başarılı olan kadınların hakimiyetinde yön buluyor.
Kısacık kesilmiş saçlar, jilet gibi pantolonlar, gömlek ve ceketlerini erkek arkadaşlarının, babalarının ya da abilerinin dolaplarından gizlice alıp, kendilerine göre şekillendiren kadınlar bile diyebilir kendilerine. Ama durum böyle değil tabikii, hiçbir kadının artık erkeklerin dolaplarına muhtaç kalmadığı bir dönemde yaşıyoruz. Chanel'in önayak olduğu, erkek etkisinde bile şık ve çekici olabilen kadınların, sokaklarda dolaştığı bir ortak paydada buluşuyoruz.
2012 kış sezonu için markaların, tasarımcıların iki sezon önceden bize tanıttıkları koleksiyonları rafa çıkalı bir müddet oldu. Yüksek belli kumaş pantolonları vücutlarına tam oturmayan, ayaklarında makosenleri, dar gömleklerini pantolon askıları ile tamamlayan, ceket ceplerinde kumaş mendiller taşıyan kadınların markajında bir kış dönemi geçiriyoruz.
Kış döneminde renklerden ne kadar uzak kaldığımızın aslında biraz ifadesi oldu bu tomboy ve maskülen kadın imajı. Erkeklerin kendilerine has renklerini büyük ustalıkla kullanan kadınlara ise, hayran kalmamak elde değil. Unisex sadeliğin ön planda olduğu ancak, çekici dişiliği ile kendisini ispatlayan kadınlar, kadın-erkek eşitilğinde bir kez daha öne çıkıyor gibi gözüküyor. Erkeklerin renkleri kullanmasının yanında, kadınların "renksizliği" bu dönemde daha çekici gözüküyor.
Kış mevsiminin gelmesi ile renklerin dolaplarda biraz daha gerilere kaldırıldığını düşünsekte, erkeklerle aynı kulvarda, kendi tarzlarını yansıtan "tomboy" kadınları desteklemeden edemiyoruz. 70'li yıllarda YSL'nin ilham perisi Bianca Jagger'ın beyaz takım elbisesinden bu yana hayranlıkla izlediğimiz "moda akımı" bu sezonda kendini 70'li yıllardaki Jagger gibi hissetmek isteyen kadınlar için biçilmiş kaftan oluyor.
Bu sezon Kate Moss bu akımı en iyi kullanan kadınların başında geliyor. Farklı cazibesi ile girdiği her kılığı başarı ile taşıyabilen Moss, James Small defilesine katıldığında tam bir maskülen kadın imajı çiziyordu. Günlük yaşamında da "tomboy" stilini sıkça kullandığını bildiğimiz Moss, Bianca Jagger'ın en yakın takipçilerinden biri olduğunu da böylece kanıtlamış oluyor.
Topuklu ayakkabılar ve seksi kıyafetlerden ibaret olmayan kadınların varlığını ortaya çıkaran "tomboy", lükse olan gereksinimden çok, ahlaki değerlere dönüşü de simgeliyor. Kadınlar, bedenleri ve dişilikleri ile değil de kimlikleri, duruşları ve sağlam kişilikleri ile kendilerini daha rahat ifade edebilmenin keyfini çıkarıyor. Ancak, kimse "Tomboy"ların seksi kadınlara düşman olduklarını zannetmesin, aksine bu akım bir taraftan gösterişli tarzı, diğer taraftan erkeksi kadınların ikilemine son veriyor.
tomboy" ve maskülen şıklığın merkezinde bir kış yaşamak istiyorsanız, yüksek belli pantolonlar, dökümlü gömlek ve kazaklar, loafer bağcıksız ayakkabıları ve oxfordlara dolabınızda yer açın. Belki de günlük yaşantınız da tercih ettiğiniz takım elbisenizi, yüksek topuklu bir ayakkabı ve kırmızı rujunuzla tamamlayıp, saçlarınızı sıkı bir şekide toplarak, fazla aksesuar kullanmadan, krokodil derisi bir çanta ile kullanıp, şık bir davette farklılık yaratabilirsiniz.
Hem seksi, hem de rahat görünmek zor değil!.. Maskülen tarzınızı ortaya çıkararak başarılı olabilirsiniz!.
Yazı; İlknur Şener