Birçok anne-baba, çocuğunda zaman zaman şikayetçi olduğu ve elinde olsa değiştirmek istediği şeyler olarak; işlerini kendi kendine yapabilmesini, sorumluluk sahibi olmasını, problemlerini kendi çözebilmesini, karar verebilmesini, herşeyde onlara bağımlı olmamasını söylüyor ve ileride kendi ayakları üzerinde durabilen, hayatı için doğru kararlar veren ve hayatından memnuniyet duyan bir yetişkin olmasını arzu ediyor.
Onların iyi bir yaşamı olması için elimizden gelen herşeyi yapmaya çalışıyoruz; birçok şey alıyoruz, yapıyoruz, onları birşeylerden koruyoruz. Fakat onları mutlu etmeye çabalarken, ebeveynliğin asıl amacını unutabiliyoruz: onları hayata hazırlamak. Aslında amacımız, biz olmadığımızda da kendi başının çaresine bakabilecek, bağımsız bireyler yetiştirmek.
Bunu gerçekleştirebilmek için onları tüm hayal kırıklıklarından korumak ya da herşeyi onlar için yapmak yerine, onların kendileri için bir şeyler yapmalarına, kendi sorunlarını çözmek için uğraşmalarına ve hatalarından ders çıkarmalarına izin vermemiz gerekiyor. Aksi takdirde, çocukların kendi problem çözme, karar verme gibi becerileri gelişemiyor ve büyüdüğünde de bize olan bağımlılığı sürüyor. Bir bebek annesine oldukça muhtaçtır fakat yaş büyüdükçe bu durum devam ederse, duyulan bağımlılık hissi insanda bir çok olumsuz duyguya yol açıyor; yetersizlik, değersizlik, hayal kırıklığı ve bağımlı olduğu insana minnet duygusunun yanında öfke ve hatta bazen düşmanlık. Bu yüzden yaşları büyüdükçe hem de aramızdaki ilişkinin sağlıklı olabilmesi için hem de onları hayata hazırlayabilmek için, çocukların bağımsızlıklarını desteklemek oldukça önemli. Peki çocukların bağımsızlığını, kendi ayakları üzerinde durmasını nasıl destekleyebiliriz?
Seçim yapmalarına izin verin
“Mavi pantolonunu mu giymek istiyorsun kırmızıyı mı?” ya da “sütün yarım bardak mı tam bardak mı olsun?” diye sormak çok önemli gözükmese de, bu tarz küçük seçimler sunmak, çocuğa hayatının kontrolünün kendinde olduğunu daha fazla hissettirir. Küçükken ufak kararlar vermeye başlaması, gelecekte de kendi seçim ve hareketlerinden sorumlu olmasının temellerini atar.
Sorularını cevaplamak için acele etmeyin
Çocuklar büyürken çokça soru sorarlar; “Yağmur suyu nereden geliyor?”, “Köpekler ölünce cennete mi giderler?”, “Matematik öğrenmek ne işime yarayacak?”… Genellikle bu sorular karşısında bir baskı hissederiz ve hemen bir cevap vermek isteriz. Aslında çocuğun burada bizim doğru bir cevap vermemizden daha çok, bu konu hakkında düşüncelerini derinleştirmek için bizimle birlikte sesli düşünmeye ihtiyacı vardır. Soruları hemen yanıtladığımızda, düşünme işini onların yerine biz yapmış oluyoruz. Bu tarz sorularla karşılaştığımızda ilk etapta “sen ne düşünüyorsun?” ya da “sence neden olabilir?” gibi sorular sorarak, onları düşünmeye teşvik etmek faydalı olacaktır. Birlikte düşünürken bazı sorularına net bir yanıt bulabiliriz, bazılarını ise bizim de tam olarak yanıtlamamız mümkün olmayabilir, fakat bu çok da önemli değil çünkü cevabı arama sürecinde kazandığı beceriler en az cevap bulmak kadar önemli.
Yapabileceği şeyleri onun yerine yapmayın
Sizin için basit olan bir şeyi kendisi yapmaya çalışan çocuğun mücadelesini izlemek bazen dayanılmaz gelir. Dakikalarca ayakkabısını giymeye çalışan, yerlere düşen bir çocuğa müdahele etmek için içimizden bir şey bizi adeta dürter. Fakat bunun onun gelişimi için önemli bir an olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız, çünkü çocuklar aslında yaşam içindeki böyle anlarda yapacağınız küçük müdahelelerle şekilleniyor. Bu yüzden sabırlı olup kendi ayakkabısını kendi giymesine izin vermek daha kazançlı olacaktır. Kendisinin yapması gerekmesi bizim ona hiç karışmayacağımız anlamına gelmiyor. İşlerini onun yerine yapmamalıyız fakat bunları nasıl yapacağını öğretmek de bizim görevimiz. Bu yüzden onun bu işte başarılı olmasına yardımcı olacak bilgileri, deneyimleri onunla paylaşmamız yararlı olacaktır. Örneğin; “ayakkabının cırt cırtlarını tamamen açarsan daha kolay giyebilirsin” ya da “şuraya oturman işini kolaylaştırabilir” gibi cümlelerle.
Kendi yapabileceği şeyleri bizim hiçbir koşulda, asla yapmamız gerekiyor diye düşünülmesin. Zaman zaman herkesin daha yorgun olduğu ya da daha fazla ilgiye ihtiyaç duyduğu zamanlar vardır. Kendinizi düşünün, normalde ayakkabınızı çıkarmayı kendi başınıza yapabiliyorsunuz fakat yorgun bir şekilde eve geldiğinizde birisi “yorulmuşsun, dur yardım edeyim” diyerek sizinle ilgilenmesi ve yardımcı olması çoğu insanın hoşuna gidecektir. Bu yüzden bu kuralı uygulamaya çalışırken empati yapmayı da unutmamalıyız. Çocuklara kendi sorumluluklarını almaları için fırsatlar tanıyorsak, arada sırada onlar için bir şeyler yapmak zararlı değil aksine ilişkinizi güçlendiren, besleyici bir deneyim olur.
Çocukların başarısını, mutluluğunu aşırı kontrolcü olmadan, onun için her zaman ulaşılabilir olarak ve gerektiğinde küçük yönlendirmeler yaparak destekleyebiliriz.
Uzm. Psik. İrem Akın
Facebook: Sosyal Çocuk Atölyesi
Instagram: sosyalcocukatolyesi