Bilen varsa bir adım öne lütfen!

Her yerde aynı söylem…

Eski normal artık yok, yeni normale geçiyoruz…

Artık işler eskisi gibi olmayacak!

Oyunun kuralları değişiyor…

Yeni normale hazır mıyız?

Sanki 1 Haziran itibarıyla memlekette, kapılar açılıyor ve biz hiç görmediğimiz bir manzara ve kurguyla karşılaşıyoruz. Biraz ürkütücü değil mi? Zaten pek çok kişi için zorlayan bir süreçten geçildi. Şimdi bakıyorum, yeni normal tamlamaması da endişe ve korku yaratıyor. "Sokaklara geri dönebilir miyim?" diyen dostlarım var, "Temizliği asla bırakamam" diyen, "İş yerinde asansöre nasıl bineceğim?", "Restoranlarda nasıl yemek yiyebileceğim?" diyen...

Haberin Devamı

Benim bakış açıma göre zaten yeni normal uzun süredir gündemimizde vardı. Dünya üzerinde bir süredir değişimin hızlı ve sık olduğu bir dönem yaşıyorduk. Neye, nasıl yetişeceğimizi bilmediğimiz, üstümüze gelen dev bilgi yığınlarının içinde kaybolduğumuzu hissettiğimiz, kariyerimizde pusulanın sürekli farklı bir yeri kuzey diye gösterdiği ve kafamızın karışık, enerjimizin değişken, ruhumuzun yorgun olduğu bir dönem. Eski normal nedir ki yeni normalden farklı olsun? Değişimin var olduğu ve değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu milattan önceden beri söylenmiyor mu? O zaman yarının dün gibi olması mümkün olabilir mi? İnsan bedenini, ruhunu duygularını zorlayan esas olay, değişimin sık ve hızlı olması. Yani dinlenecek, mola alacak vaktimizin kalmamış olması. Pandemi süresince evde kaldık ve belki bu molayı yarattık ancak eve kapanmak alıştığımız ev iş düzeninin başka bir şeye dönüşmesi hepimize aynı etkiyi yaratmadı.

Dün eskinin, yarın yeninin normali

İnsan her şeye uyum sağlayabilir yeter ki niyet etsin, istesin, sabır göstersin ve emek harcasın. Bu yüzden yeni eski yerine uzun süredir var olan ve kabul etmemiz gereken değişime uyum gösterme var.

Şimdi sorulacak güçlü sorularımız olmalı:

-Bu değişime uyum sağlamaya hazır mıyım? Niyetim ne?

-Zorunlu olarak yapacaklarım neler?

-Artık işe gitmem gerekiyorsa, neye ihtiyacım var?

-Kendimi ve çevremi nasıl hazırlamalıyım?

Haberin Devamı

-Son iki aydır olan düzenimi neyle değiştirmem gerekiyor?

-Bu beni memnun edecek mi? Etmeyecekse planım ne?

Bu soruların cevaplarının hepimiz için farklı olacağı şüphesiz. Dün eskinin, yarın yeninin normali olmaya devam edecek. O zaman ihtiyacım olan, bu değişimlerde benim iyi olma halimi destekleyecek bir reçetemin olması. Zinde olayım ki benim için hayat sürsün, esen kalayım ki içinden geçtiğim süreç ne olursa olsun ayağa kalkacak, hayatı fark edecek enerjim olsun. Bu bağlamda dört ana parçamın bakımını yapayım:

Beden

Bedenimin farkında olmak, bedenle bağlantıda olmak, beden enerjimi sürdürmek çok değerli değil mi?

En değerlilerim, uykum, hareket kabiliyetim, bedenimi tarlam olsa nasıl beslediğim nasıl suladığım, doğayla etkileşimim, nefes almam dinlenmem olabilir mi?

Pandemi tehdidiyle bedenimizi korumaya özen göstermiş onu baş tacı yapmış olabiliriz, bundan sonra neye ihtiyacı varı hep durup bir sormak ve onun bakımını yapmak desteklemek, gelebilecek yeni dalgalar için onu hazırlamak çok önemli. Unutmayalım bedenimizin hafızası var ve bu hafızada olumlu olduğu kadar onu zorlamış olan hatıraları da var bu yüzden onunla bağlantıda olmak ve bize hissettirdiği ihtiyaçlarına kulak vermek çok değerli. Çok hızlanırsak bize "Yoruldum, biraz mola ver" demesi, iyi uyuyamazsak baş ağrısı ile ikaz etmesi, çok zorlarsak da kısa süreliğine de olsa yatağa mahkûm etmesi bu sinyallerden bazıları sadece.

Haberin Devamı

Zihin

Zihnim bana lazım, zihin sağlığım nasıl? Düşüncelerimin farkında mıyım? Merak ve öğrenme heyecanı duyuyor muyum? Hafızam iyi mi? Odaklanabiliyor muyum? Zihnimin her türlü duruma adapte olması ancak içinde olan bitenin farkında olmamız ile mümkün. Yani düşüncelerimin farkında olmak, uçarı dikkatimin yolculuklarının farkında olmak ve hayatın gerçekten oluştuğu şimdiki zaman ve anlara odağımı tekrar davet edebilmek. Eğer aklımdan çoğunlukla gelecekle belirsizlikle, olası felaket senaryolarıyla ilgili düşünceler geçiyorsa bu zihin sağlığım için iyi değil. Zira endişe ve kaygıyı çok yükseltecek ve şimdi yapmam gerekenlere odaklanmamı engelleyecek ve beni zor duruma sokacak. Bu yüzden pratik etmem gereken zihnimin kontrol edebildiğim tek an olan şimdiki ana gelebilmesi. Şimdiki ana odaklanmak ile ilgili yapabileceğim pek çok pratik olsa da en değerlisi mindfulness. Bilerek, isteyerek, seçerek dikkati şimdiki ana getirmek ve bundan dolayı ortaya çıkan farkındalığın adı mindfulness. Konuyla ilgili bir sürü uygulama, kitap bulabilir ve herhangi bir yerinden başlayabilirsiniz.

Duygu

Duygularım mı bana sahip ben mi onlara? Bu dönem neler hissettim? Yeni normali duyunca duygularım nasıl değişiyor? Kaygı, üzüntü, öfke gibi beni zorlayan duygularım oldu mu? Onlarla başa çıkabildim mi? Sonuçları neler oldu? Duygu sağlığı için aslen dört ana adım var:

-Duyguyu tanımla: Şimdi sende hangi duygu var? Unutmayalım bütün duygular normal.

-Duyguyu yaşamaya izin ver: Seni zorlayan bir duygu da olsa, suçluluk duymadan duyguya seni görüyorum demek önemli.

-Duyguyu bedeninde nerede hissediyorsun, fark et!

-Duyguyla bütünleşme: Biz duygularımızdan ibaret değiliz. Ben kaygılı biriyim demek yerine şimdi kaygı duyuyorum demek.

Ruh

Bundan sonrası için hayat amacım, yapmak istediklerim net mi? Beni ben yapan değerlerimin farkında mıyım? Buna göre nelere hayatımda daha fazla yer vermek istiyorum? Sevgi, şefkat, nezaket benim için ne ifade ediyor? Topluma yararlı biri olmak adına neler yapabilirim? Etki alanımı nasıl genişletebilirim? Tüm bu soruların cevaplarını bulmak ve yola koyulmak beni ruhsal olarak zinde tutacaktır.

Kısaca, eski yeni yerine beni yolda tutacaklara sarılmalı ve onları sürdürmek adına çaba göstermeliyim. Yoksa kim bilebilir normalin tanımı nedir, nasıl değişir…

 

Sibel Yücesan

SiZe Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı