Beyaz Yakanın Zihinsel Zindelik Hikayesi
Sevgili Beyaz Yaka,
Evet yorgunuz. Çoğu sabah, bir pil olsak daha sabahtan şarj olmamız gerektiğini hissederek yataktan kalkıyoruz. O günün koşuşturmacasını, toplantılarını, ev, çocuk arkadaşlarla yapılacak programlarını düşününce “acaba yatağa geri dönsek mi?” duygusu ruhumuzu ve zihnimizi ele geçirmiyor mu? Peki, bu yorgunluk nereden? Hepimizin malumu bilgi çağındayız. Zihnimiz bugünlerde çok çalışıyor çünkü parayı o kazanıyor. Dünya üzerindeki bilginin %90’ının son 2-3 senede oluştuğunu bilerek zihnin ne kadar çok bilgi, veriye maruz kaldığını ve bunun daha da artacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Eskiye nazaran ortalama bir kişi olarak biz, 10 kişilik iş çıkartıyoruz zira artık sekreter, seyahat acentası gibi aracı olarak iş yapanlar sistem dışına itiliyor ve biz zihinsel olarak daha fazla emek harcamak zorunda kalıyoruz.
Bir de buna sosyal alanda ev, aile, çocuk sorumlulukları, hobilerimiz, dizilerimiz ve arkadaşlarımız eklenince kafamız oluyor bir kazan. İçinde bol malzeme, karıştır karıştır dur…
Burada teknolojiye hakkını vermemiz gerekiyor zira yeni çağ düzeninde teknoloji zihinsel zindeliğe hem destek hem köstek olabiliyor. Zengin ülkelerde bir kişinin günde ortalama 300’den fazla kez mobil telefonuna dokunduğunu biliyor musunuz? Her zaman ulaşılabilir, eş anda çok şeyi düşünüp çok şeyi yapabilir olmak, sürekli sosyal medyayı, iletişim kanallarını kontrol etmek, zihnimizin sürekli “on” yani açık konumda olmasını gerektiriyor ki , işleri önceliklendirmek, zihnimizde sürekli açık pek çok pencerenin olması sağlığımız açısından pek de hayra alamet değil.
Beden zindeliği deyince aklımıza bedeni daha çok çalıştırmak “entrainer” etmek geliyor. Zihin için ise bu tamamen geçerli değil. Zihnimiz aynen çapkın bir maymun gibi o daldan bu dala zıplarken, bazen geçmişe takılıyor ve pişmanlık , “ah keşke”ler, “tüh be”ler arasında geziniyor, bazen de gelecek kaygısı içinde kaybolup ürkütücü senaryolar çiziyor ve maalesef bunlar bizi daha iyi, daha sağlıklı, daha hazır hale getirmiyor.
Peki, zihnimizin zinde olması ne demek, sağlıklı bir zihne sahip olduğumuzu nasıl anlayabiliriz?
Eğer yaptığımız işe kolaylıkla odaklanabiliyorsak, problem çözme kapasitemiz yerinde ise, zihnimizin düşüncelerimizin çabuk farkına varabiliyor ve onu geçmiş ve gelecek cephesinden şimdiki zamana kolaylıkla çağırabiliyorsak, stresimizi yönetebiliyor, tepkilerimizi kontrol edebiliyorsak, iyi ve doğru kararlar aldığımızdan eminsek, yeniliklere zihinsel merakımız varsa zihinsel zindeliğimiz iyi demektir. Peki, günümüzde zihnimizin sürekli böyle olması mümkün mü? Bu soruya ancak bir gülümseme ile cevap verebileceğimiz çok açık. Ama iyi haber, çareler tükenmedi ve yapabileceklerimiz var.
Zihinsel zindelik için odağımızdaki organımız beyin ve beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebildiğini, zihin kapasitesinin artırılabilir olduğunu kanıtlayan sayısız araştırma var. Çok basit alışkanlıklarımızı farklılaştırarak beynimizi fazlasıyla güçlendirebilmemiz ve problem çözme kapasitemizi artırmamız mümkün. Bununla ilgili iş yerlerinde uygulayabileceğiniz ipuçlarını aşağıda sıralamaya çalıştım. Ancak günümüzde yorgun ve yoğun olan zihnimiz ciddi stres altındayken bu süreçleri yönetebilmek zihni sakinleştirmek ona kulak vermekle mümkün. Stresi doğuran en önemli faktör ise yoğun ajandalarımızdaki önceliklendirme eforu. Bu efor bizde endişe kaygı pişmanlık üzüntü uyku bozukluğu yaratıyor.
1. Zihnimizden günde 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçiyor. Bu düşünceler ne hakkındaysa, hayatımız da ona göre şekilleniyor. Olumsuz düşüncelere kaçmak olumluya odaklanmaktan daha kolay ve beyin bunu öğrenince bir sonraki sefer daha kolay olumsuza odaklanabiliyor. Bu yüzden kendinizi olumsuz düşünceler arasında bulduğumuz anları fark edip olumlu düşünceleri bilinçli olarak seçelim ve odaklanalım.
2. Tıp dünyasının artık açık ara kabul ettiği gibi meditasyon ve mindfulness pratiklerini öğrenmemiz ve hayatımıza katmamız çok önemli. Mesela, en az 5 -10 dakika nefesimize odaklanmak zihnimizi sakinleştiriyor. Meditasyonu gözümüzde büyütmeyelim, zihni basit olarak bir görüntüye odaklamak, pencereden gökyüzüne bakıp olan bitenin farkında kalmak gibi basit duraksamalar bile yeterli olabiliyor. Meditasyon sırasında zihnimiz hep bir yerlere kaçabilir düşünceler arasında gidip gelebilir. Bu son derece normal. Önemli olan zihin her kaçtığında tekrar tekrar zihni şimdiki ana ve nefese odaklayabilmektir.
3. Bol ve temiz oksijen ve iyi uyku beyin için çok önemli. Oksijensiz kaldığımızda ölümü gerçekleşen ilk organımız beyindir. Mümkünse sık sık odanın penceresini açarak kendimize ve iş arkadaşlarımıza oksijen hediye edebiliriz. Yok bu mümkün değilse muhakkak binadan dışarıya kısa bir mola için çıkmayı alışkanlık haline getirebiliriz.
4. Beyninize yeni düşünme yolları tanıtmayı deneyimlediniz mi? Mesela, ofisteki masanızın farklı bir alanını kullanarak çalışmak ve düşünceleri bilgisayara değil arada kalem kağıtla yazarak analiz etmek. Mesela, kahvenizi karıştırırken ya da diğer günlük basit işleri yaparken sürekli kullandığınız elinizi değil de diğer elinizi kullanmak gibi…
5. Her gün hayatımızın içinde kısa molalar yaratalım. Gözlerimizi kapatarak derin bir nefes alıp, kendimizi deniz kenarında düşleyebiliriz. Güneşin sıcaklığını hissedip, dalgaları dinler, havadaki deniz kokusunu içinize çekip, 10 dakikalık bir tatile çıkabiliriz. Bu bir meditasyon aslında. Beyin kandırılabilir, ne düşünürseniz hayal ederseniz beyin onu gerçek olarak yaşar.
6. Günümüzü planlayalım. Keşke yapmasaydım dediklerimiz, keşke yapsaydım dediklerimiz neler? Listeler stresimiz, bunlarla ilgili bir liste yapınca azalıyor. Bir sürü plan var, az zaman var. Güne, listemizde olan önemli üç madde ile başlayıp, bunları tamamladığımızda kendimizi tebrik edebiliriz.
7. Başkalarının bakış açısından olaylara bakmak zihinsel merak adına çok değerli.Bizim olaylara bir bakış açımız var, kendimize göre inandığımız, inanmadığımız, arkasında durduğumuz veya sorguladığımız pek çok konu var. Bizim için zorluk yaratan durumlarda durup bir soralım bu durum karşısında acaba iş arkadaşımız, müdürümüz aynı durumda ne düşünürdü, nasıl tepki verirdi diye? Onların gözünden olaylara bakıp farklı bakış açılarından duruma odaklanmak düşünce yapınızı saplandığı yerden çıkarıp size esneklik getirecektir.
8. Atalarımızın dediği gibi: 'Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur'. Fiziksel zindelik, zihinsel zindelik getirir. Ofis saatlerinde de bol bol hareket etmeye özen gösterelim. Asansör yerine merdivenleri kullanalım ve aktif hayatı seçelim. Hafta sonu sosyalleşmelerine hareketi katalım.
Sibel Yücesan
SiZe Bütünsel Yaklaşım Danışmanlık Kurucu Ortağı