Senem Teyze 90'lı yaşlarının baharında bir şekerimiz. Şebinkarahisar doğumlu, evlendikten sonra Kasımpaşa'ya taşınmış, İstanbul'da birçok semti dolaştıktan sonra Mecidiyeköy'ün yemyeşil olduğu dönemlerde bahçeli bir evde yaşamaya başlayan, eski mahalle kültürünü çok iyi bilen bir hanımefendi. Unutkanlık ona uğramamış. Hatta bir ara röportaj tersine döndü ve o bana sorular sormaya başladı :) Önce kocaman bir maşallah diyerek röportajımıza başlayalım.
Önce doğduğun yerden başlayalım Senem Teyzecim. Benim eşim de Şebinkarahisarlı, bize biraz anlatır mısın oraları?
Senin eşin Şebinkarahisar'ın neresinden acep?
Çok bilmiyorum ben Senem Teyze?
Hiç gitmedim mi?
Yok gitmedim ben. Eşim de orada doğmamış. Babası erken yaşta çıkmış Şebinkarahisar'dan
Benim eşim de öyleydi işte. 17 yaşında İstanbul'a gelmiş. Eskiden anaya babaya bakılırdı. Eşin gitti diye onun yanına gitmezdin. Ben onlarla yaşadım. Daha sonra İstanbul'a geldim. Geldiğimde 35 yaşındaydım Anaya babaya bakılmasa ben şimdi 36 yıldır nasıl oğlumun evinde kalırdım ki? Eşim vefat edince onlarla kalmaya başladım. 36 senedir oğul ekmeği yerim. Bana çok güzel bakıyorlar, onlarla çok mutluyum. Anaya babaya bakan, evladında bulur, Allah onların evlatlarını da böyle hayırlı etsin, ağızlarının tadını bozmasın. Benim kaynanam, kaynatam da çok iyilerdi, nur içinde yatsınlar. Evvelden hürmet vardı. Şimdi onlar yok. Ben 15 sene gelinlik tuttum.
Gelinlik tutmak ne demek?
Kaynatamın yanında konuşmazdım. Yedi yaşında bir evladımı kaybettim. O gün geldi dedi ki 'Kızım bi sen söyle, bi ben söyleyeyim'. Allah benim yaşadığım günü size göstermesin. Ama ben onlardan çok razıydım, çok iyi insanlardı.
Eskiden karısını istemeyen koca, kocasını istemeyen kadın yoktu. Şimdilerde böyle şeyler çıktı. Saygı vardı kızım saygı. Yoktu öyle şeyler. Şimdilerde evlatlar anayı babayı tanımıyorlar.
Neler yapardınız Şebinkarahisar'dayken?
O zamanlar ekerdik, biçerdik. Fırınımız vardı, fırın yakardık ekmeğimizi kendimiz yapardık. Büyük teknelerdi fırınlar. Eskiden hazır maya yoktu, biz kendimiz maya yapardık. Torbalarda peynirimizi, yoğurdumuzu yapardık. Var mı onların tadı gibi şimdi?
Yok kesinlikle. İstanbul'un eski halini anlatır mısın biraz Senem Teyzecim?
Ben geldim ki buzdolabı yok, şimdiki gibi hiçbir şey yok. Tel dolap kullanırdık. Zenginler gömme kazan kullanırlardı. Onun altına odun atarlardı. Çamaşırı orada yıkarlardı. Ekmeğin tanesi 25 kuruş, etin kilosu 2,5 liraydı. Ama hiç beton yoktu, hep toprak binaydı. Kasımpaşa'da ahşap evler vardı. Mahmutpaşa'da da oturdum, Yeşildere'de de oturdum.
Her yerinde oturmuşsun İstanbul'un ne güzel
Bi tek uçağa binmedim kızım. Eşim her yere de götürdü beni, Allah razı olsun. Uçağa binmedim ama olsun hiç pişman değilim.
Eski komşuluklar nasıldı Senem Teyze?
Her gün birine giderdik. Çocuklar birbiri ile oynarlardı, çok güzeldi. Şimdi benden başka kimse de kalmadı hayatta.
Evvelden böyle hazır elbiseler de yoktu. Terziye götürür diktirirdik. Erkekler de hazır elbise giymezdi. Kumaşını alıp götürüp diktirirdik.
Alışveriş için pazara giderdik. File ile giderdik. Fileyi kaldırdılar elbezi diktirdiler. Onunla giderdik. Bahçe de ektiklerimiz de vardı.
Taksim'in eski halini hatırlar mısın?
Tepebaşı'nı bilirim ben. Tramvaya binerdik. Kasımpaşa'dan binerdim Mecidiyeköy'de inerdim. Evvelden böyle araba yoktu. Karşıya geçerken kayığa binerdim. O zamanlar bir kadın tek başına taksiye binince Kuştepe'nin orada aşağıya yuvarlamışlar. Çok korkardım yalnız gitmeye. O yüzden yalnız binmezdim.
Elektrik yokken gazlı lambalar vardı. Benim kızım her gece bir lamba kırardı. Babası dedi ki böyle olmayacak, lüks lamba alalım.
Bakırcılar vardı. Kaplarımız hep bakırdı.
Şimdilerde herkes ameliyat oluyor, sen oldun mu hiç Senem Teyze?
Apandisit ameliyatı oldum, bir de yıllar evvel göğsümden ameliyat oldum. Şükür şimdi bir sıkıntım yok.
Sağlıklı yaşamak için neler yapmak lazım Senem Teyze?
Eskiden ne şeker hastalığı vardı, ne kanser vardı. Tifoya yakalananlar olurdu. Şimdi millet niye şekersiz içiyor çayı? Çünkü şimdi şeker hastalığı çıktı. Evvelden yoktu öyle bir hastalık. Terkos suyu içemiyoruz şimdi. Havada da hep pislikler var. İşte hep bu mahlukatlardan oluyor hastalıklar
Hamur işi yemesinler, ekmek yemesinler, pilav, makarna yemesinler. Çorba içsin ama hazır çorba yemesinler. Çayı demli içmesinler.