10.04.2015 - 16:39 | Son Güncellenme:
Genel olarak baş ve boyun kanseri olarak adlandırılan hastalığın dudak kanseri, ağız kanseri, dil kanseri, tükürük bezi kanseri, tiroid bezi kanseri, yutak kanseri, gırtlak kanseri, nazofarenks kanseri, üst yutak kanseri, burun boşluğu kanseri, paranazal sinüs kanseri, boyun kanseri, olmak üzere birçok bölgeyi kapsadığını ve baş-boyun kanserleri denilince akla gelen ilk hastalığın gırtlak kanseri olduğunu söyleyen Kulak, Burun ve Boğaz Bölümü'nden Prof. Dr. Harun Doğru, “Gırtlak kanserleri tüm kanserlerin yüzde iki ile beşini, baş-boyun kanserleri yüzde 45 ila 50'sini oluşturur" dedi.
Geçmeyen ses kısıklığı
Boyunda bulunan organların kanserleri olduğu gibi, vücudun başka yerindeki organların kanserlerinin yayılmasının da ilk boyuna olabildiğini belirten Prof. Dr. Harun Doğru, prostat, akciğer ve mide kanserinin ilk belirtisinin de boyunda olabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Doğru, “Boyunda halk arasında beze denilen, üç aydır devam eden bir şişlik varsa, gittikçe büyüyor ve de ağrısızsa o zaman kanserden şüphelenmek lazım. Ortalama üç ay beklemek gerekiyor. Bu tiroid kanseri için de geçerlidir. Bir aydır geçmeyen ses kısıklığı varsa mutlaka doktora gidilmesi gerekir. Tek taraflı işitme kaybı ve kulakta ağrı varsa kanserden şüphelenmek lazım" ifadelerini kullandı.
Tümörlerin yayılımı
Prof. Dr. Doğru, tümörlerin vücutta yayılmasının genelde lenf sistemi ile olduğunu kaydederek, “Vücudun lenf sisteminin üçte birinden fazlası boyunda bulunuyor. Bu yüzden bir akciğer tümörünün hatta böbrek tümörünün bile boyunda yayılımı sonucu bir kitle tümör oluşabilir. Ancak baş ve boyun kanserinin nedeni diğer kanser türlerinde de olduğu gibi tam olarak belli değildir. Tedavide de kanserli bölgeye göre farklı yöntemler izlenmektedir" diye konuştu.
Tütsülü et dudak kanseri sebebi
Gırtlak kanserinin toplumda en sık görülen baş ve boyun kanseri türü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Doğru, şunları söyledi: “Boyunda en sık lenf sisteminin yer aldığı yerde boyunda kitle olarak karşımıza çıkıyor. Bunun dışında boyunda bulunan üç çift büyük tükürük bezinde de tümör görülebiliyor. En sık konuşulan ve nazofarenks kanseri adı verilen tümörlerde, HPV virüsünün 16 numaralı tipinin daha çok etken olduğu biliniyor. Dudak kanserine ise, doğuda özellikle yaygın olan tütsülü et yemek gibi alışkanlıkların etkili olduğu düşünülüyor."
Kan tahlili teşhis koyucu olmayabilir
Hastanın şikayetinin analizinin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Doğru, “Hastanın aile hikayesi, sigara içip içmediği ve ilaç tedavisi sonunda ilacın faydasının olup olmadığı hakkında bilgi alınıyor. Eğer bir kitle varsa biyopsi için örnek alınıyor ve tanı konuluyor. Hastaya biyopsi, radyolojik tetkikler uygulanıyor, ilaçlı film çekiliyor. Tanı yöntemleri tümörün türüne göre değişkenlik gösteriyor. Kan tahlillerinin baş ve boyun tümörlerinde teşhis koydurucu değildir. Baş ve boyun kanserlerinde esas tedavi cerrahidir" dedi.
Yaşı ilerlemiş hasta tedavisi
Ağız, dil ve gırtlak tümörlerinde, boyundaki kitlelerde esas tedavinin cerrahi olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Doğru, “Kitle alındıktan sonra patolojik inceleme sonucuna göre, radyoterapi ya da kemoterapi ilave edilir. Ancak ameliyat yapabilmek için hastanın genel durumunun buna uygun olması gerekiyor. Yaşı ilerlemiş bir hastada ya da genel durumu bozuk bir hastaya cerrahi işlem yapılmayabiliyor. Bunun yerine hasta kemoterapiye ve radyo terapiye gönderiliyor" ifadelerini kullandı.
Sigaradan uzak durun
Geniş alana yayılan, radikal bir cerrahiden kurtulabilmenin tek yolunun ise erken tanı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Doğru şöyle devam etti: “Erken tanı konulduğunda daha fonksiyonel ameliyatlar yapılarak organı kurtarma amacına gidilebilir ancak tümör yayılmışsa öncelikli amaç hayat kurtarmaktır. Kansere karşı biyolojik ritmi, metabolizmayı bozan faktörlerden uzak durmak gerekiyor. Sigara kullanmamak, dengeli beslenmek ve aşırı güneşte kalmamak önemli. Aşırı kilo da vücudun bütün metabolizmasını değiştiriyor."
Korunma tedaviden önemli
Medikal Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakan Bozcuk ise Türkiye'de sigara içim alışkanlığı nedeniyle erkeklerde baş-boyun kanserlerinin en sık görülen kanser türlerinden olduğunu bildirdi. Tedavisi ve sonuçları açısından yüz güldürücü olmakla birlikte tedavi yan etkilerinin özelleşmiş merkezlerde takibi ve iyi yönetilmesinin zorunlu olduğunu da sözlerine ekleyen Prof.Dr. Bozcuk, “Korunma, tedaviden doğal olarak çok daha önemlidir. Cerrahinin ardından koruyucu ışın ve kemoterapi uygulamaları, cerrahi uygulanmayan seçilmiş vakalarda, kemoradyoterapi (birlikte uygulama) ya da kemoterapinin ardından radyoterapi uygulanan yöntemlerdendir" dedi.