Girişimcilik ekosisteminde aktif rol alan bir avukat olarak en sık duyduğum sorulardan biri "Bir şirket kurdum, ismini patentlememiz lazım." Bu soru, patentin ülkemizde ne denli yanlış bilindiğini ve hatta bilinmediğini gösteriyor. Girişimci olan gençlerin çoğu eğitimli olduğu halde marka tesciliyle patenti karıştırabiliyor.
Marka, bir ürün veya hizmeti diğerlerinden ayırmaya yarayan işaretin verdiği hukuki koruma olarak karşımıza çıkıyor (logolar, sloganlar gibi). Patent ise sanayiye uygulanabilir, yeni ve buluş niteliğinde olan formül veya ürünler için hukuki koruma mekanizması (örneğin ilaç formülü)... Her ikisi de tescile tabi ama farklılar.
Patente tabi ürünü veya formülü olan birçok girişimciyle çalışıyorum. Bunların çoğu sağlık, enerji ve biyoteknoloji sektöründeler. Bu noktada onlara çok fazla uyarı ve yönlendirme yapıyorum. Patentin üç şartı var. Yeni, sanayiye uygulanabilir ve buluş niteliğinde olması; bu sebeple formüllerini çevreleriyle paylaşmamaları gerekiyor.
Patent yukarıda da bahsettiğim gibi tescile tabi. Türk Patent ve Marka Kurumu (Türkpatent) bizim bu noktada tescil otoritemiz ve ben marka ve patent tescillerinde Gizem Dilan Özmen ile çalışıyorum. Gizem Dilan Özmen, merkezi Ankara'da bulunan Mundo Ip Patent'in kurucusu ve bu yazımda ondan da pratiğe dönük bilgiler aldım.
Gizem Dilan Özmen, patentte buluş basamağına dikkat çekiyor. Patentin üç kriterinden biri olan buluş niteliği yoksa, bu ürün, faydalı model denilen korumadan yararlanabiliyor: "Fikirler bir buluşun ortaya çıkması için başlangıç noktasıdır. Ancak soyut kavramlardır ve ürüne dönmeden patentle korunmaları mümkün değildir. Bir patent başvurusu yapabilmek için buluş niteliğinde bir ürün veya üretim yönteminin geliştirilmesi, teknik olarak ifade edilebilmesi gerekir. Elbette piyasada hiç olmayan, daha önce akıl edilmemiş bir ürün yaratmak zorunda değiliz. Mevcut bir ürünün teknik bir sorun içermesi halinde bu soruna bulduğumuz teknik bir çözüm de ürün üzerinde yapılan bir geliştirmedir ve bu geliştirme de patente konu olabilir. Ancak salt yeni bir fikri patentle korumanız mümkün değildir."
Diyelim ki bir ürün var ama Türkiye'de üretilmiyor. Biz üretime başlayacağız ve başkası da üretemesin istiyoruz. Patent ya da faydalı model bu noktada nasıl devreye giriyor? Gizem şuna dikkat çekiyor: "Bir ürünü siz üretmediyseniz, siz bulmadınız demektir. O halde bu ürün için ürünü kendiniz yapmışsınız gibi bir patent başvurusu yapamazsınız. Hatta ilgili ürünün ülkemizde satışta olmadığını bilseniz bile, bu ürün için buluş sahibinin ülkemizde patent başvurusunda bulunmadığını bilemeyebilirsiniz. Bu nedenle bir patent vekili ile görüşüp ürünün ülkemizde patentle korunuyor olup olmadığının kontrol ettirilmesi gerekmektedir. Buna faaliyet serbestliği raporu diyoruz. Yani bir başkasının ürünü için başvuruda bulunmayı bırakın, bu ürünü üretmeniz bile ihlale sebep olabilir. Ülkemizde korunan bir ürünü yasal yöntemlerle üretebilmenin tek yolu başvuru sahibi ile lisans anlaşması yapmak veya ilgili buluşu devralmaktır. Söz konusu ürün için ülkemizde herhangi bir patent başvurusu yapılmamış ise o zaman ürünü serbestçe üretebilirsiniz, ancak kendi tekelinize alamazsınız. Yani herkes ürünü serbestçe üretebilir."
Benim Milliyet TV videolarımda dikkat çektiğim, Benim Fikrim Benim Kararım isimli kitabımda da ele aldığım bir konu var: ürünlerin taklit edilmesi... Bu noktada Gizem Dilan Özmen de patent özelinde dikkat çektiği önemli noktaları paylaşıyor: "Kendi ürettiğiniz bir ürün veya üretim yöntemi için patent ve faydalı model başvurusunda bulunabilmeniz için buluşun piyasaya sunulması itibarıyla 1 yıl içinde Türkiye'de başvuru yapılması gerekmektedir. Buna 'hoşgörü süresi' denir. Maalesef bu süreyi geçirmeniz halinde buluşunuzun yeni olmadığı gerekçesiyle başvurunuz reddedilecektir. Bu süre ülkelere göre değişebilmektedir ve hatta bazı ülkelerde bu tarz bir hoşgörü süresi uygulaması bile yoktur. Uygulamanın olmadığı ülkelerde yenilik konusunda sorun yaşamamak için buluşu kamuya sunmadan önce patent ya da faydalı model başvurunuzu yapmanız gerekir."
Ayrıca, başvuruyla ilgili dikkat çekmemiz gereken önemli bir nokta da başvuru yapabilmek için buluşun aktif olarak üretilmesi veya satılması gibi bir şart aranmaması... Bununla birlikte Türkpatent nezdinde başvuru yaparken oluşturulan tarifname metnini değiştirmeniz mümkün değildir. Bu nedenle, buluşun en azından bir prototipinin yapılıp test edilmiş olması ve olası sorunların giderilmesi halinde başvurunun tüm değişiklikleri içerecek şekilde yapılması önem kazanmaktadır. Başka bir deyişle, önce başvuru yapar ve ardından üretim denemesi yaparsanız çıkabilecek sorunları ürün üzerinde düzeltebilirsiniz ancak başvuru tarifnamesinde sonradan ekleme veya değişiklik yapamazsınız, bu yüzden ürünün yeni özelliklerini koruyamamış olursunuz.
Değişen, dönüşen dünyada hayatımızın her alanında buluşlar var ve olacak. İhtiyacımız var. Bu buluşların hukuki koruma mekanizması olan patent hakkında Gizem Dilan Özmen'e katkıları için çok teşekkür ediyorum.
Av. Oğuz Kara
(kara@oguzkara.av.tr)