Bebek daha anne karnındayken bile onunla konuşmak, bebeği geliştiren bir eylemdir. Bebeklerin doğumdan sonraki süreçte; en gelişmiş duyuları, işitme duyusudur. Bu sebeple annenin şefkatli, yumuşak ses tonu bebeği sakinleştirmektedir. Bu süreçte bebek; anne, baba veya bakım verenin sesine duyarlı hale gelir. Bebekle konuşuldukça, bebek duyguları hissetmeye başlar. Françoise Dolto, 1978 yılında yapılan bir röportajında: ‘Bebekler, kalpten yapılan gerçek konuşmaları anlarlar.’ cümlesiyle, bu iletişimin önemini özetlemiştir.
Bebeklerle konuşurken; az, öz, anlaşılır, olumlu cümleler kurmak ve bunu beden diliyle desteklemek doğru olandır. Ses tonunuzun, alçak, yumuşak ve şefkatli olması bu etkileşimi olumlu kılacaktır.
Konuşma içerisinde şimdiki zaman kullanılmalıdır çünkü; çocuklarda zaman kavramı, iki yaşından sonra oluşmaktadır.
Bebeklere birçok şey anlatılabilir. Örneğin, bebeğinizin doğumu, onun nasıl heyecanla beklendiği, eşyaları, vücudunun bölümleri ya da aile bireyleri ve isimleri gibi.. Bu süreç, çocuğun işitsel dikkatini ve hafızasını güçlendirecektir.
Bebeğin yakın çevresiyle kurduğu ilişki, onun tüm hayatını etkilemektedir. Burada baba-çocuk ilişkisinin sağlıklı ve tatmin edici olabilmesi için, baba bebek doğduğu andan itibaren, bebekle iletişime geçerek bu süreçte aktif rol oynamalıdır.
Çocukla iletişim kurarken, konuşmanın yanında çocukla oynanan oyunlar, oyuncaklar, taklit oyunları, yapılan etkinlikler, rol yapma gibi süreçlerde oldukça önemlidir. Bunun yanında bebekler ses değişimlerinden de etkilendikleri için, tekerlemeler, farklı tonlamalar, çocuk şarkıları, bebek kitapları onlar için oldukça keyifli olmaktadır. Burada özellikle; ninni ve şarkılar anne ve bebek arasında güçlü birer iletişim aracıdır.
Bebeklerle doğru şekilde konuşmak, iletişim kurmak, onların psiko-duygusal gelişimine katkı sağlar. Bu etkileşimler, bebeğin özgüvenini ve benlik algısını da güçlendirmektedir. Unutulmamalıdır ki, bebeğe her anlatılan, onun beyin gelişimine katkı sağlar.
Uzm. Klinik Psk. Nilüfer KOCA