20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü yaklaşırken, bir iki hatırlatma yapmak istiyorum…
Çocuk hakları deyince, bir çocuğun eğitim görebilmesi, ihtiyacı olduğu an sağlık hizmetine erişebilmesi, fiziksel ve psikolojik desteğini alabilmesi, barınma alanının olabilmesi, engelli veya üstün çocukların toplumda rahatlıkla yaşayabilmesi anlamına geliyor ki; maalesef ülkemizde yüzdeye vurduğumuzda bu oran çok düşük. Türkiye sadece büyük şehirlerden ibaret değil ki; bu problem yapılanma olarak sadece Anadolu’nun sorunu olarak gözüküyor olsa da, ülkenin batısında zihinsel olarak almamız gereken çok yol var. Kaçırdığımız nokta; çocuklar da birey ve bir yetişkinin neye hakkı var diye düşünüyorsak, çocukları da öyle değerlendirmek gerekiyor.
İnternetin ve sosyal medyanın gücünü bu noktada hissedebiliyoruz. Medya sayesinde derneklerden haberdarız, sosyal medyanın gücüyle gün geçtikçe artan derneklere, insanların ulaşıp, destekleyebilme imkanı oluyor. Biz vicdanlı ve yardımsever bir toplumuz ama ilk adımı atmaya yeltenmeyiz, çekiniriz. Yol gösterici birileri olursa da elimizi taşın altına sokmayı, birlik olmayı biliriz. Bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken, araştıralım, bulalım, destekleyelim, teknolojiyi doğru yönde kullanalım.
Çocuk haklarıyla ilgili, özellikle de bir anne olarak beni kahreden diğer nokta ise çocuk istismarı. Tacizler, üstü kapanan ihmaller, çocuk yaşta evlilikler, eğitim almasına izin verilmeyen evlatlar ve hak ettiği cezayı almayan suçlular. Daha çok yol almamız gerekse de bilinçli ebeveynlerin artıyor olması, çocuklarını bu doğrultuda büyütüyor olmaları güzel bir gelişme. Haksızlıklara susmayan, tacizi kendi utancı olarak görmeyen, hakkını arayabilen, özgüveni yerinde, kendini gerçekten seven-onaylayan bireyler yetiştirmeyi başarabildiğimiz gün, bizi üzen olaylar yaşamayı, içimizi sıkan haberler okumayı da bırakabileceğiz. Bunu da ancak, bizim yetiştirdiğimiz sağlıklı ruhlar-bilinçli zihniyetin evlatlarında gözlemleyebileceğiz. Bir toplumun güzel çiçekler açmaya başlaması için yirmi yıl gerekirmiş ve bir toplumun değişmesi tek bir bireyden başlarmış. O yüzden kendimize dönüp, bakmalı, bilinçli olmalı, sevgi dolu bireyler yetiştirmeli ve onları özgüvenleri yerinde yetişkinler olarak topluma kazandırmalıyız.
Biz ebeveynler olarak ne yapabiliriz?
01- Kendini ifade edebilecek yaşa gelene kadar, arkadaşlarıyla ve hatta çok yakın aile büyükleriyle bile gözetiminiz altında oynaması sağlıklı olacaktır. (Zararın kimden geleceğini bilemezsiniz.)
02- Sizin söylediklerinizi kavrayabilecek yaşa geldiğinde, çocuğunuza, onu rahatsız eden hiçbir oyunda kalmak zorunda olmadığını açıklamanız gerekiyor. Kendinizden örnekler vererek, konuşmayı basitleştirebilirsiniz. Her zaman dediğimiz gibi; kısa cümleler kurarak, net olmanız gerekiyor.
03- Çocuğunuzu öperken, ona sarılırken izin alın ki; onun bedenine, o istemediği surette kimsenin dokunamayacağını öğrensin. Bu çok saçma gelse de, çocuğa bebekliğinden beri doğru bir mesaj vermek oluyor çünkü çocuğunuz sizin aynanız ve siz ondan izin alarak ona dokunursanız, başkası dokunduğunda rahatsız oluyorsa buna izin vermeyecek veya bunu sizinle paylaşacak bilinçte olacaktır.
04- Doğduğundan itibaren altını minimum sayıda kişi değiştirmeli. Bebeklikten itibaren vücuduna sayılı kişi dokunursa, vücudundaki özel bölgeleri sadece çok güvendiği kişiler görürse, ileride de vücudunu yabancıya açmak-göstermek istemeyecektir.
05- Ona vücudunda sadece onun görmesi-ellemesi gereken bölgeleri olduğunu açıkça öğretmek de gerekiyor. Denize girerken, spor salonunda soyunurken, evde üstünü değiştirirken ulu orta çıplak gezmemesi gerektiği anlatmalıdır.
Aile içi ve yabancı tacizi, tecavüz, cinayet, pedofili olayları her geçen gün artarak gündemimize geliyor. (Bu da teknolojinin bize sunduğu olumsuz taraf çünkü bilinsiz bir toplum gördüğünü taklit etmeye meyillidir.) Sağlıklı bireyler yetiştirelim, tacizcileri ortadan kaldıralım. İnsanlığı eğitelim. Kız çocuğu, erkek çocuğu demeden okula gönderelim çocukları. Okul çağında (çocuk yaşta) evlendirilmesine izin vermeyelim, baş kaldıralım, güçlü duralım. Toplumun bakış açısını değiştirelim. Düşünmeye-üretmeye açık zihinler yetiştirelim ki; 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü layıkıyla kutlayabildiğimiz yarınlara uyanalım.
Bunu da ancak eğitimle yapabiliriz. Okuyarak… 10-18 Kasım arası 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı var. Tüyap’ı ziyaret edin. Bol bol kitap edinin. Edinin ki; çocuğunuz okuyan ebeveynlerin evlatları olarak, okuma alışkanlığı edinsinler. Bu toplumu ancak eğitimle kalkındırabiliriz.
Ben de 14 Kasım Çarşamba günü, saat 13:00-14:00 arasında Tüyap İstanbul Kitap Fuarı’nda olacağım. A7 Kitap Yayıncılık’ın standında En Mahrem Hikayeme Hazırlık: DOĞUM kitabımı, okuyucularım için imzalayacağım. Gelin, tanışalım, hamilelik ve ebeveynlik üzerine sohbet edelim, keyifli vakit geçirelim.
https://www.facebook.com/bebekolduannedogdu/