Bir otorite figürü, karşımıza aniden bir kuralla geldiğinde ilk yaptığımız şey; “Nedenmiş?” diye karşı çıkmak oluyor, değil mi? Eğer ki bizim mantığımıza uygun bir açıklaması varsa, çıkarımıza olmasa dahi o kurala uymayı tercih edebiliyoruz ama bize bir anlam ifade etmiyorsa sinirleniyor, bazen kuralları ihlal edip, karşı geliyoruz, bazen de o kurala mecburen boyun eğiyoruz ama başka bir yerden (gücümüzün yettiği noktada) öfkemizi çıkarabiliyoruz.
Mesela trafik kuralları hepimiz için gerekli. Eğer ki yeşil ve kırmızı ışık hayatımızda olmasaydı hem kaosun içinde bulurduk kendimizi, hem de kazalardan kurtulamazdık.
Çocuklara da ev kurallarını böyle açıklamak gerekiyor işte. “Ben bu kuralı koydum, sen de uygulayacaksın.” demekle, iki tip çocuk yaratabiliyoruz…
01- Ya susup boyun eğen ve ömrü boyunca okulda-işte-eşine bağımlı veya evde sustuğu için toplumdan sinirini çıkaracak, şiddete meyilli bir birey,
02- Veya daha çocukluktan, dediğimizi uygulamayıp, asilikleriyle ebeveynlerini zorlayan bir çocuk.
Kısaca, korku yönetimi her türlü karşımıza olumsuz sonuçlar doğuruyor: Özgüveni eksik bireyler yetiştirerek, ya silik (toplumda görünmeyi tercih etmeyen kişilikler) veya asi, (evdeki başı ezilmişliği belli olmasın diye, korkunun şişirdiği ego ile) her an sivrilen tipler.
Tamam gelecekte nasıl olacaksa olacak, sonuçta onu yaşamaya çok var, değil mi? Değil. Çocuğumuzun geleceğini de sağlıkla inşa etmeliyiz. Günümüzü kurtarırken, geleceğini de emniyete alabileceğimizi söylesem? Bir hamleyle, iki kazanç... Hangimiz istemeyiz ki?
-Öncelikle çocuğunuzu, “o çocuk ya/çocuk işte” diye görmeyi bırakmak gerekiyor çünkü o bir birey. Sizin kadar. Kendiyle ilgili de fikirleri var, yaşadığı ortamla ilgili de.
-Çocuğunuzun bireyliğini kabul ettikten sonra ikinci madde: Çocuğunuz size aitmiş gibi davranmak yerine, bir arkadaşınızı incitmemek için nasıl hassasiyet gösteriyorsanız öyle bir ilişki kurmanız gerekiyor ki; arkadaşınız sizin (muhtemelen) çocuğunuz gibi birinci çemberinizde değildir. Önce en yakınlarımıza nezaketli-şefkatli davranmamız gerektiğini unutabiliyoruz. Nasıl olsa elimizde mantığıyla, en sevdiklerimize en zorlu yüzümüzü gösterebiliyoruz. Oysa ne demişler, ‘‘Evdeki huzur, zenginlik budur.’’
-Tamam çocuk birey ve evet en çok onu sevdiğimiz için nezaketli, sabırlı, anlayışlı davranıyoruz. Peki üç? Saygı! Ona saygı duyun. Yetişkin birine duyduğunuz kadar büyük/eşit saygıyı hak ediyorlar. Karşılıklı saygı...
-Ve son olarak, en önemli madde koşulsuz sevgi. Eğersiz-amasız-çıkarsız-amaçsız. Evdeki vazoyu kırsa da, derslerinde sizin beklentinizi karşılayamasa da, iş yerinden kovulsa da, hiç haz etmediğiniz birini koluna takıp, gezse de tavırlarınızla/davranışlarınızla onu her haliyle sevdiğinizi söylemeniz ve göstermeniz onun iç huzuru için çok önemli. Biz çocuklarımız için seçimler yapamayız, biz onlara ancak yol gösterebiliriz. Tavsiye vermeden, olabileceklerin olumlu-olumsuz taraflarını anlatırız, gerisini ona bırakırız. Bize göre yanlış yolu seçerse ve bir şekilde üzülürse de o üzüntüyle nasıl başa çıkabileceğini, alternatiflerini gösterebiliriz.
Aklınızın bir köşesinden “o çocuk” düşüncesini sildiğiniz andan itibaren, çocukların ev kurallarına uyumlandığını görebilirsiniz çünkü artık siz onlara değer veriyorsunuz, onlar da size kendilerini fark ettirmeye çalışmak zorunda kalmıyorlardır.
Neler yapabilirsiniz?
01- Haftalık aile toplantıları. Bu toplantılar sizin önderliğinizde ve sizin koyduğunuz kurallar otoritesinde değil, herkesin fikir beyan edebileceği ve kuralı neden istediğine dair açıklamalarda bulunduğu bir toplantı olmalı. Aksi halde sizin hükümdarlığınız devam ediyor demektir ki; bizler sadece evi paylaşan, birbirlerini çok seven bireyleriz.
02- Haftalık ‘en mutlu olduğum an ve en üzüldüğüm an’ farkındalık kavanozları. O hafta evde yaşanılanlara dair sizi mutlu eden ve üzen anıları yazıp, :) gülücük, üzgün surat :( kavanozlarına atıp, onlar hakkında konuşmak. Neşeli anları çoğaltmak için ne yapabilirsiniz, birbirinizi üzmemek için nasıl çözümler bulabilirsiniz birlikte konuşmak. Bu konuşmalar nasihat veya tavsiyeden çok içinizdeki duyguları şeffaflıkla çocuğunuza anlatmak ve onun da duygularını anlamlandırmasına yardım etmek amacıyla yapılıyor.
03- Ev kurallarınızı belirleyen görsel çizelgeler hazırlanır, hatta bu görsellerde çocuklarınız yer alır ise daha eğlenceli olabilir. (Instagram hesabımda örnek görseli bulabilirsiniz) Evin gerekli yerlerine asılır. Mesela; tuvaletle ilgili bir çizelgeyse (tuvalete gir, sifonu çek, elini yıka, ışığı kapa) tuvaletlere asılır. Mutfakla ilgili kurallar mutfağa, odalarıyla ilgili kurallar odalarına gibi. Çocuk gördükçe, kurallar pekiştirir ve zihnine yer eder.
04- Evinizin rutin kurallarının çizelgesi. Mesela, gündüzleri ekran yoksa ve çocuğunuz gündüz çizgi film izlemek istiyorsa, önceden yaptığınız resimli (Klinik Psikolog Pınar Mermer, Pozitif Disiplin I eğitimlerinde güzel bir tablo örneği paylaşır.) veya yine kendisinin olduğu fotoğraflardan oluşan rutin tablosunu göstererek, çatışmaya girmeden “Seninle birlikte hazırladığımız, kurallara birlikte karar verdiğimiz, bu kuralların sebeplerini konuştuğumuz tabloya bak da gel bakalım, gündüzleri ipad dışında neler yapabilirmişsin, başka ne alternatiflerin varmış, arasından seçebilirsin.” gibi bir yaklaşımla daha sorunsuz halledebilirsiniz.
Elbette her zaman “peki” deyip, yoluna gitmeyecektir ama birlikte karar vermenin, önceden biliyor olmanın, hatta aslında kendi seçimini uyguluyor olmanın değerlilik hissini çocuğunuz yaşarken, yavaş yavaş geliştirdiği uyumlu tavırlarıyla da siz ferahlıyor olacaksınız. Zamanla... Sabırla... Emekle. Evdeki işleyişe en başından beri dahil olmanın gururuyla, sizin de sakince ve istikrarla karşısında durmanızla sular durulacak, kurallar tıkır tıkır işleyecek. Tabii yukarıdaki saygı, sevgi maddelerini atlamadığımız sürece çünkü nasıl ki “reklamın iyisi kötüsü olmaz” diye bir söz hayatımıza girmişse, ilginin de iyisi kötüsü olmaz çocuklara göre, yeter ki ilgi olsun ama ilmik ilmik işlenen kötü ebeveyn tutumları, onlar farkına varmazken istemedikleri (istemeyeceğiniz) bir kişiliğe, davranış kalıplarına hapseder çocuklarınızı. O yüzden bizler, ilginin sevgi yönüyle olanını verelim onlara.
https://www.instagram.com/melissonkaya/