Her yeni anne gibi siz de okumuşsunuzdur şu tarz öneriler; ''Emzirirken bebeğinle göz teması kur, ona gülümse, şarkı söyle (Dünyanın en bad sesine sahip olsan bile, ona güzel gelecektir.), onu sevdiğini dillendir, tatlı tatlı konuş onunla… ("Aaa ısırıyorsun ama! Canım acıyor, olmaz böyle!" falan deme.) Tatlı olacak; ses tonun da, kelimelerin de!''
O zaman emzirmeye başlamadan önce ne yapıyormuşuz? Şu dudaklara bir gülücük yerleştiriyoruz, ah yetmedi ninnilere başlıyoruz, biraz sevgi sözcükleri ilave ediyoruz... ‘‘Evraka! Şimdi emmeye başlayabilirsin, tüm ortam senin için hazır evlat!’’
Tam olarak öyle olmuyor işte! Kitap diliyle konuşmayı bıraktığımız ve hislerimizle hareket etmenin bebeğimiz için en iyi yöntem olduğunu çaktığımız gün, annelik sanatını keyifle icra edebileceğiz.
Şöyle ki; tıpkı bilirkişilerin dediği gibi, ninni söyledim, çocuk türküsü çığırdım, Alibabaaaa'nın demekten dilimde tüy bitti, bir türlü Mir'e emerken şarkı sevdiremedim. Bir yandan lıkırdatarak emer, bir yandan da eliyle ağzımı kapatırdı. (''Sus be kadın, bir huzur ver! Güzel güzel içiyoruz, başımı ütüleme.'' falan diyordu herhalde.) Sustuğum an huzurlu bir yüz ifadesiyle emmeye devam ederdi. Emzirmek dışında, o kadar çok gözlerinin içine bakarak onu sevdiğimi söylerdim ki; bir de emzirme sırasında sevgi cümleleri onu çok sıkardı, sessizlik isterdi. Gülümsemek mi? Zaten ona bakınca, otomatikman yüzüm gevşer, gözlerimin içi gülerdi. Çok tatlı emerdi. ''Sütüm az mı acaba?'' diye kendimi strese sokmadığım her emzirme keyif, ''Yok, yok az geldi.'' düşüncesiyle geçenler ise ızdıraptı; ''Doymadı.'' gözyaşlarıyla son bulurdu.
O yüzden, emzirme döneminde annelerin en büyük endişesi olan ‘‘Sütüm yetiyor mu?’’ korkusunu sıfırlamak için yapmamız gereken ilk şey; -meli, -malı diktatörlüğünü hayatımızdan çıkarmak! ‘‘Yok şöyle emzirmelisin, yok böyle yapmalısın…’’ Hepsine kulağını tıkayacaksın! Sen annesin, zaten hislerin/duyguların güzel, özel ve bilgili. Nasıl hissediyorsan, öyle davranacaksın!
Bir kere, her bebeğin birbirinden farklı olduğunu unutmamak gerekiyor ve kendi bebeğimizi bizden daha iyi kim tanıyabilir ki? Cevap çocuğumuzdaysa, soru anahtarı da bizde demektir! Ne anneannede, ne komşuda, ne de bilmemkim teyzede! O yüzden o kulaklar tıkanacak ele güne! ‘‘Ah bu yavru aç. Yok, yok bu çocuk doymadı. Ah senin sütün mü yetmiyor kızım vah vaaah?’’ lafları bir kulağından giriş yapacak, beyninde yer etmeden, diğer kulağından çıkıp gidecek. Unutma; bebeğinin içmek istediği kadar vücudun süt üretecek. Zaten sen sütün yeterli mi hissedersin ve tedbir alman gerekirse, ona göre beslenirsin. Kendini gözlemleyeceksin, bir süre sonra hangi gıda sana ne kadar süt yapıyor göreceksin. Senin memen, senin sütün, senin bünyen; kendine önce zaman ver, sonra güven!
Sakin ve bebeğinle yalnız olduğunuz bir yerde emzir. (Başkasına emzirme show'u yapmazsan daha bol süt üretirsin.) Rahat otur. (Sırtın, belin ağrımasın.) Yanına bir bardak su al. (Giden süt, gelen suyla süte dönüşsün ki; emzirirken kesin susarsın.) Ve saatin başucunda dursun. (Kaç dakika hangi memeyi emzirdiğini bil.)
Bu kısım biraz ‘yapmalısın’ noktasına gelebilir ama bu öneri çok doğru; göğsünü tut ve bebeğinin sadece göğüs ucunu değil, olabildiğince areolayı (memenin kahverengi kısmını) ağzına almasını sağla ki; göğüsün yara olmasın. Hem göğüs ucun küçükse bu yöntemle bebeğinin emmesi daha rahat olur.
Emerken uyuya kalırsa, uyandır. Kıy gitsin, sonra yine kolaylıkla uykuya dalacak. Yanağına parmağınla bastır, çenesini hareket ettir, olmuyor mu, ıslak mendille alnını sil. O devam eder emmeye, 2 dakikada doymadı çünkü. Biraz emsin yav, hem gıdasını alsın, hem senin bünyeye sinyal çaksın: "Anneeee, süt üret, burada büyümeye çalışıyoruz." desin. Ama bebeğinin mide kapasitesini kendininkiyle karıştırma! Onunki ufacık. Ay sonunda boyu, kilosu, kafa çapı büyümesi yolundaysa, bebeğin de mutluysa besleniyor demektir.
İki meme arasında gazını çıkartırsan, daha rahat emer. Ama Mir ara verdiğimizde hep ağlardı. Sonunda gazını çıkartmayı tercih ederdi mesela. O yüzden bebeğini dinle, gözlemle. Tüm cevapların her zaman onda olduğunu unutma. Ne büyükler, ne kitaplar, ne bir başkası; sadece bebeğine kulak ver!
Hah, tüm bunlara rağmen gerçekten sütün onun için az mı? Olabilir… Annelik sadece bebeğini emzirmekten ibaret olsaydı, hepimiz dünyanın en mutlu bireylerini yetiştirirdik. Doktor kontrolünde ek takviyeyle bebeğinin karnını doyurursun olur biter. Onun senden esas beklediği mideyi değil, ruhunu doyuracağın sevgi dolu kucaklar.
Her bebek ve onların ihtiyaçları farklı. Bir anne olarak yapmamız gereken, onların çıkmayan cümlelerine kulak vermek. Onlar konuşamadıkları için değil, biz dışardan gelen onca konuşmanın arasında, sadece onların sesine odaklanamadığımız için bebeklerimizi duyamıyoruz. Yoksa ne istediklerini, neyi-niçin ve ne zaman istediklerini çok güzel anlatıyorlar. Dinlemek yeter.
Instagram: www.instagram.com/bebekolduannedogdu
Facebook: www.facebook.com/bebekolduannedogdu