Burak Satıbol, Ayhan Taş, Özlem Türay, Yiğit Arı ve Ayça Işıldar Ak’ın kurucusu oldukları Mahşer-i Cümbüş 18'inci yılını yine sahnede kutluyor. 16 Nisan’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde yapılacak gala gecesiyle izleyenlere unutamayacakları bir doğaçlama tiyatro deneyimi yaşatmaya hazırlanan Mahşer-i Cümbüş ekibi, "Gerekirse 120 sene daha Türkiye’de Mahşer-i Cümbüş ile doğaçlama tiyatro yapacağız” diyor.
Türk tiyatrosuna modern doğaçlama tiyatroyu armağan eden bir ekip Mahşer-i Cümbüş. Bundan 18 yıl önce temelleri atılan ve geçen bu zaman içinde yüzlerce oyunla binlerce tiyatro severe unutulmaz anlar yaşatan Mahşer-i Cümbüş 16 Nisan’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde hem yeni yaşını kutluyor hem de seyirciye yine unutamayacakları bir doğaçlama tiyatro deneyimi yaşatmaya hazırlanıyor. Mahşer-i Cümbüş kurucularından Burak Satıbol, Ayhan Taş, Özlem Türay, Ayça Işıldar Ak ve Yiğit Arı hem 18 yıldır hiç azalmadan devam eden heyecanlarını hem de bu kadar zaman nasıl bir arada kalmayı başardıklarını anlatıyor ve şöyle diyor;“Gördüğümüz ilgi ve sevgi bizim doğaçlama tiyatroya olan inancımızla birleşince 18 yıla ulaştık. Şimdi artık tek arzumuz yetiştireceğimiz gençlerle doğaçlama tiyatronun ateşini bir sonraki nesillere ulaştırabilmek ve Mahşer-i Cümbüş’ü daim kılmak. Bir 20 sene daha, gerekirse 120 sene daha Türkiye’de Mahşer-i Cümbüş’ün doğaçlama tiyatro yapmaya devam etmesini arzuluyoruz ve bunu yapacağız.”
Mahşer-i Cümbüş 18'inci yılını kutluyor. Bu durum size neler hissettiriyor?
Burak Satıbol: Türk tiyatrosuna modern doğaçlama tiyatroyu armağan etmiş bir ekip olarak 18 yılı kutlamak sonsuz mutluluk verici. Türkiye’de bir tiyatro topluluğunun çift haneli rakamları görmesi çok rastlanır bir durum değil. Bugüne kadar 2 bin 500’ün üzerinde tiyatro sporu, bine yakın Beyin Fırtınası oyun oynamışız. Onlarca öğrenci yetiştirmişiz ki bunların bir kısmı bugün bizimle beraber sahneye çıkıyorlar, artık profesyonel oldular. Türk televizyonunun ilk Doğaçlama Televizyon Şovu Anında Görüntü Şov yapmışız. Bütün bunlar seyircinin bize olan ilgisi ve sevgisi ile gerçekleşti. Bu ilgi ve sevgi bizim doğaçlama tiyatroya olan inancımızla birleşince 18 yıla ulaştık. Şimdi artık tek arzumuz yetiştireceğimiz gençlerle doğaçlama tiyatronun ateşini bir sonraki nesillere ulaştırabilmek ve Mahşer-i Cümbüş’ü daim kılmak.
Bu geçen yıllar şerefine nasıl bir kutlama yapmayı düşünüyorsunuz?
Burak S: Tabii ki 18. yılı için planladığımız en büyük etkinliği sahnede gerçekleştireceğiz. 16 Nisan Salı akşamı 20:30’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde seyircimizle buluşacağız. Bu özel gala gösterimizle 18. yılımızı kutlayacağız. O gece de pek çok ünlü dostumuzun yanı sıra eşimiz dostumuz sevdiklerimizle ve sevgilerimizle bir arada olacağız. Yani 18. yılı sahnede doğaçlama yaparak kutlayacağız.
Bir 20 sene daha devam eder mi bu ekip sizce?
Yiğit Arı: Biz,Mahşer-i Cümbüş tiyatro topluluğunun 20 sene daha sanat hayatına, tiyatro hayatına devam edebileceğini düşünüyoruz. Bunu sadece düşünmekle kalmıyoruz, önümüzdeki yıllarda uzun dönemde bizim yerimize sahneye çıkabilecek, oynayabilecek alt grupları yetiştirmeye başlıyoruz. Hatta şu anda hali hazırda bu kadar zamandır biriktirdiğimiz öğrencilerimiz içinden 3-4 tanesi bizimle beraber sahneye çıkıyor. Amacımız insan sayısını daha da fazlalaştırmak. Bir 20 sene daha, gerekirse 120 sene daha Türkiye’de Mahşer-i Cümbüş’ün doğaçlama tiyatro yapmaya devam etmesini arzuluyoruz ve bunu yapacağız.
Peki doğaçlama tiyatronun geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Daha mı parlak yoksa daha mı stabil seyredecek bir gelecek bekliyor?
Yiğit A: Doğaçlama tiyatronun geleceği ile ilgili ben açıkçası ümitli şeyler hissediyorum. Şu ana kadar Türkiye’nin dört bir tarafında doğaçlama tiyatro nicelik olarak çok yayıldı ama nitelik olarak biraz eksikliklerimiz var. Fakat bizim, sonraki yıllarda doğaçlama tiyatro daha da kaliteli bir şekilde yayılsın diye bazı düşüncelerimiz var. Mesela bir kitap yazmak, görsel hazırlamak, çeşitli alıştırmaları ve yöntemleri doğaçlama tiyatro severlerle buluşturmak istiyoruz. Bunu da hayata geçirdiğimiz taktirde, Türkiye’de doğaçlama tiyatronun ivmesinin daha da büyüyeceğini, daha iyi noktalara geleceğini düşünüyoruz.
"Herkes doğaçlama tiyatro yapabilir"
Kimler doğaçlama tiyatro yapabilir kimler yapamaz? Bu doğaçlama sonradan öğrenilebilir mi bir yetenek mi?
Ayça Işıldar Ak: Daha önce çocuk olmuş herkes doğaçlama tiyatro yapabilir. İzlediğiniz doğaçlama oyunları oynayabilmek için yaptığımız egzersizlerin büyük bir kısmı, çocuk oyunlarından kaynaklanıyor. O zamanki sorgusuzca kabulü, yaratıcılığı, mış gibi yapma kabiliyetini hatırlamak amaçlı egzersizler bizim oyunlarımıza şekil veriyor. Sonradan öğrenilebilir bir yetenek ama hakkıyla yapabilmek için o güne kadar ki tüm katı koşullanmalardan kurtulup bakış açısını esnekleştirmek gerekir.
Türkiye’de modern doğaçlama tiyatronun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş aynı zamanda amacına ulaşmış bir topluluk dersek doğru olur mu? Hangi amaçlarına, hedeflerine ulaştı, yeni hedefler koydu mu kendine?
Ayça A: Hedef olmadan olmaz, hedef yaptığımız işi dinamik tutar. Kurulduğumuzda en büyük hedefimiz, geleneklerimizde olsa da modern halini henüz kimsenin bilmediği bir doğaçlama tiyatro biçimini ülkeye tanıtmaktı. Televizyon ve turneler sayesinde bu hedefimize ulaştık. Ama farklı şehirlerde Hayalhane şubelerinin olması ve ekipçe bir film yapma hayallerimiz henüz gerçekleşmedi.
Bu kadar uzun süre sizi bir arada tutan, bugünlere taşıyan şey neydi? Nasıl başardınız dağılmamayı ve aksine giderek büyümeyi?
AyhanTaş: Ekibi kurduğumuzda özel tiyatro ekiplerinin kısa sürede birbirleriyle rekabet ederek, şişkin egolar yaratarak pek uzun süre yaşayamadıklarını gördük ve bizi birbirimize ve sanatımıza yaklaştıracak temrinler, alıştırmalar ve ortak kararla alınan kurallar koyduk, kimi yasaklarımız oldu. Hepimizin ortak kararı olan bu yasaklara da hepimiz uyduk. Birbirimize yaklaştıran özel çalışmalarımızı da yaptık ve sürdürülebilir bir tiyatro topluluğu olmayı başardık ve uzun yıllar da bu şekilde olacak. Buna dair bir sistem bir tüzük, kurumsal bir süreç oluştu. Kurumsallaştık da diyebiliriz. Akıl sağlığımız, beden sağlığımız yetene kadar sahnede olacağız ama aşağıdan da yetiştirerek bu kurumsal sürecin içerisine dahil ettiğimiz doğaçlamacılarımız var ve Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı sürece Mahşer-i Cümbüş uzun yıllar boyu devam edecek.
Türkiye genelinde en istikrarlı turneye çıkan ekiplerden de birisiniz. Bu tempo için motivasyonunuzu nereden alıyorsunuz?
Ayhan T: Yoğun tempodayız evet çok yoğun turne yapıyoruz. Türkiye genel olarak bizi televizyonda izledi ama bunu birebir, aktif bir şekilde oyunun içerisinde olarak izlemeleri, yeni bir türle canlı olarak tanışmaları bizi motive ediyor. Mesela ilk Bolu’ya gittik. Bolu’ya hiç turne yapmamıştık. Daha önce gitmediğimiz şehirlere gidiyoruz orada bize ulaşamayan insanlara ulaşıyoruz. Sanatımızı yüz yüze, göz göze birlikte yaşayarak üretmek bizim motivelerimizin en önemlisi. Diğer bir motivemiz de mesleğimizi, sanatımızı çok seviyoruz. Kendi tercihimiz olarak seçtiğimiz bir türün içinde yaşamayı seviyoruz. Burada var oluyoruz, var hissediyoruz kendimizi.
"Hayalimiz 18 yıllık birikimimizle Mahşer-i Cümbüş’ün filmini yapmak"
Mahşer-i Cümbüş'ün hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz? Kıymeti biliniyor mu sizce?
Özlem Türay: İnsanlar sizi televizyonda görmeyince, bu kadar uzun zaman birlikte olan bir ekibin doğal olarak yollarını ayırdığını düşünüyor. Zaten afişleri görüp oyuna gelenler de oyun sonrası “Ay siz ayrılmamışsınız, biz sizi dağıldı zannettik” demekten kendilerini alamıyor. Mahşeri-i Cümbüş gittiği turnelerde, söyleşilerde çok güzel karşılanıyor, biletlerimiz satışa çıktığı hafta tükeniyor. Sağ olsunlar Türkiye’nin her yerinde bizi seven, bizimle gülen ve bizi hiç yalnız bırakmayan seyircilerimiz mevcut. O kadar kalabalığı görmek hepimiz için gerçekten büyük mutluluk. Mahşer-i Cümbüş seyircisi bizi kalplerinde çok güzel bir yere koydu. Bu yüzden hak ettiği yerde olduğunu düşünüyoruz. Sadece Türkiye’de doğaçlama tiyatro hak ettiği yerde mi o tartışılır.
Bireysel olarak ya da ekip olarak yakın zaman planlarınız arasında neler var?
Özlem T: Bireysel olarak hepimizin bir sosyal hayatı ve uğraştığı işler var tabii. Kimimiz dublaj yapıyor, kimimiz de bazı okullarda drama öğretmenliği yapıyoruz. Vakit buldukça dizilerde de oynuyoruz. Doğaçlama tiyatro yapan bir ekip olarak bilgi, birikimimizi aktardığımız doğaçlamaya gönül vermiş ve bu uğurda zamanının çoğunu tiyatroya adayan öğrencilerimiz de var. Onlarla da bir gelecek planlıyoruz. Bir de kendi filmimizi çekmek var hepimizin ortak hayali. Mahşer-i Cümbüş bir sinema filmi çeksin istiyoruz. Beyaz perdede bu kadar zaman birlikte olan bir ekibin yaptığı işi izlemek hepimizin ortak hayali. Türk sinemasından bir düş geçsin istiyoruz. Yazım aşamasına küçük küçük başladık. Bakalım... insanların yüzüne kahkahayı yerleştiren 18 yıllık bir ekibin; bu kadar senenin birikimiyle çıkaracağı filmin aceleye gelmesini istemiyoruz. O yüzden ince eleyip sık dokuyoruz.