Erhan Alpay, Sefirin Kızı dizisinde canlandırdığı Akın karakteriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Dizinin kötü adamı Alpay aslında performansa dayalı tiyatro oyunlarına gönül vermiş usta bir oyuncu. Akın rolüyle ise kötü adam karakterine yeni bir yorum getiren bir isim. Erhan Alpay canlandırdığı roldeki gibi kötü karakterlerin dişi ve oynaması çok keyifli roller olduğunu belirtiyor. “Seyirciye karşı görevim Akın’dan nefret etsinler diye elimden geleni yapmak” diyen Alpay, oyunculukta kötü karakterlerin akılda daha kalıcı olması konusuna ise şöyle bir yorum getiriyor; “Bir şeyi iyi yapıyor olmak karşılığını bulmak için yeterli. Başrol veya yan rol olmak, akılda kalan kötüyü oynamak mesele değil. Mesele o rolü nasıl en iyi şekilde hayata geçirdiğinle ilgili…”
Sefirin Kızı dizisinde yine dikkat çekici bir roldesin bu deneyimi sen nasıl anlatırsın nasıl gidiyor?
Her rolün benim için ayrı bir yeri oldu bu zamana kadar. Ama şuan oynadığım karakter diğerlerinden çok farklı. Ters köşe bir karakter oynuyorum . Burada oynadığım ve canlandırdığım karakter sosyopat ve kötü. Dolayısıyla bir oyuncu için kötü karakteri iyi çıkartabilmek başka bir keyif ve deneyim. Bu deneyimi tadıyor olmak benim için çok özel.
Akın hayatındaki diğer karakterlere göre nasıl bir yer ediniyor kariyerinde?
Daha önce tiyatro sahnesinde kötü bir karakter canlandırdım ama televizyonda benim için böyle bir karakter ilk oluyor. Bu durum beni olumlu anlamda etkiledi çünkü bu tarz karakterler dişli karakterlerdir. Bunları bir oyuncu olarak oynamak çok keyiflidir.
Akın özelinde gelen tepkiler nasıl? Seni en çok şaşırtan yorumlar geri dönüşler hangileri oldu ?
Bu soruya canlandırdığım karakter Akın olarak cevap verirsem olumlu ama Erhan olarak bakarsam tabii seyircinin öfkesi olumsuz… Ama olumsuz gelen bu tepkiler aslında karakteri doğru bir yerden verdiğimizi gösteriyor. Bu bir süreç ve uzun bir yol. Bu yolda hep daha iyisini nasıl yaparım diye çalışmam gerekiyor. Kötü bir karakteri oynamanın sonuçları elbette seyirciden yana ilk bakışta olumsuz olacaktı. Seyirci daha ne kadar kızar, öfkelenir akına bilmem ama benim Erhan Alpay olarak görevim Akın’dan daha da nefret etsinler diye üzerime düşeni yapmak. Kötüyü iyi oynayabilmek sektörel ve kariyer anlamında çok kıymetli. Umarım bunu başarabilirim.
Ekranda kötü karakterler sence daha mı kalıcı oluyor?
Bu tamamen aslında izleyenin seni konumlandırdığı yerle bağlı bir şey. Bence burada bir şeyi iyi yapıyor olmak karşılığını bulmak için yeterli. Başrol veya yan rol olmak, akılda kalan kötüyü oynamak mesele değil. Mesele o rolü nasıl en iyi şekilde hayata geçirdiğinle ilgili.
“Performansa yönelik tiyatro yapmayı seviyorum”
Tiyatroda performansa yönelik oyunlara daha sıcak bakıyorsun. Bunun özel bir nedeni var mı?
Performansa yönelik tiyatro yapmamın sebebi kendi arzu ve isteğimle ilgili bir şeydi. Klasik oyunları severim ama genelde benim tercihim değişik akrobatik hareketler yapabileceğin ve bu yolla derdini anlatabileceğin biçimdeki oyunlar oluyor. Dünyada buna vereceğim örneklerden biri Bertolt Brecht olur. Ben biraz aklın bedende buluşma halini tercih ettim. Çünkü bu şekil beni daha çok cezp etti. Hikayesi, girişi, gelişmesi ve sonucu olan bir şeyi bu şekilde seyirciyle kavuşturma hali beni daha çok mutlu ediyor. Çünkü bu şekilde kendimi daha doğru ifade ettiğimi düşünüyorum. Buna benzer oyunlar içinde de yer aldım. Mesela 2012’de Sabahattin Ali’nin cinayetini konu alan bir oyun olan Ağaç İrfan’da canlandırdığım Ali Ertekin karakteriyle ödül almıştım. O oyunda ışık gösterisi ve performatik oyunculuklarla sunduğumuz bir oyundu ve çok da beğenilmişti.
Enerjini ve bu dinçliğini nereden alıyorsun?
1,5 yaşında bir oğlum var. Onun keyfi ve heyecanını yaşıyoruz. Yaptığım işin de olumlu geri dönüşlerini alınca güzel şeyler yaşıyor ve yansıtıyorum.
Yer aldığın Babalar Günü reklamı büyük ses getirdi ve sen Twitter’da Trend Topic listesine girdin. Bu reklamın bu kadar ses getirmesine şaşırdın mı?
Performans olarak bu reklamı bu kadar içselleştireceğimi hiç düşünmüyordum. Aslında yer aldığım işlerde bu patlama yapar diye bir beklenti ve düşünce içine girmiyorum. Ama benim için çok manidar bir durum oldu çünkü kendim de gerçekte babalığı yeni tatmış ve yaşayan biriydim. Aslında daha önce böyle bir şey hiç yaşamamıştım ama bu iş bende şöyle bir hassasiyet yarattı. Yaşadığım bir duyguyu aktarabildim. Belki de bu reklam benim oğluma bir armağanım.
“Herkes mesleğinin en iyisini yapmak zorunda”
Oyunculuğu hangi prensipler doğrultusunda yapıyorsun?
Bu konuda çok ağdalı ve şaşalı sözcükler söylemek istemiyorum. Herkes mesleğinin en iyisini yapmak zorunda. Diğer mesleklere göre oyunculuk daha duygusal bir iş, genelleme yaparsak mekanik bir iş değil. Oyunculuk serüvenimde kat ettiğim her yolda daha çok güçlendim ve hep daha zoru için kendimi zorladım ve zorluyorum.
Neden oyuncu olmak istedin?
Her insanın bir derdi olduğunu düşünüyorum. Benim derdim de doğru insan olabilmek ve doğru şeyleri paylaşmak. İnsan kendini bu coğrafyada biraz geç keşfediyor. Bir dönem karikatür çizdiğim de oldu ki zaten lisede de yapı ressamlığı okudum. İçimde her zaman oynamak ve bir şeyleri göstermeye yönelik aksiyonlar yapmak vardı.
Kariyerinde planlı ilerleyenlerden misin?
Oyunculukta daha toy bir adamım daha çok şey göreceğim. Yer yer planlayarak geldiğim, yer yer şans eseri geldiğim yerler oldu. Bu konuda dürüst olacağım. İnsan bazen çok sıkıştığında bunu söyleyemez çünkü bu çok gizli bir şeydir. Ama ben bunu söyleme taraftarıyım. İnsan sıkışık olduğu dönemlerde bazı şeylere maddi manevi evet diyebiliyor. O an hayat onu gerektiriyor. Hayatımda böyle şeyler yaşadığım zamanlar oldu ama asla pişman olmadım. Sonuçta benim kararımdı. Bundan sonrasına gelince artık daha sağlıklı, daha dingin ve kariyer odaklı bir yolculuğun içindeyim.